{ Zeynep }

74 12 0
                                    

Serin bir rüzgâr yerde yatan Uzay'ı titretip gitmişti. Gözünü yavaş yavaş aralayan Uzay kendinde ayağa kalkacak gücü kuvveti bulamamıştı. Bir ıslık gibi ikinci kez gelip Uzay'a çarpan rüzgâr oldukça canını yakmıştı. Acıyla kıvranan Uzay yavaş yavaş ayağa kalkmış ve etrafını süzmeye başlamıştı. Fazlasıyla karanlık bir ormanda olmalıydı.

Etrafında sayısız ağaç vardı. Yerler oldukça ıslak ve çamurluydu.
Rüzgâr bir kez daha sert bir biçimde Uzay'ı sarmalamış ve sanki binlerce diken bir anda vücuduna saplanmıştı. Uzay acı içerisinde dizlerinin üzerine çökmüştü. İçinden yeter diye bağırmak gelse de sesini çıkaramıyor, sanki ağzı düğümlenmişçesine sadece olanları izliyordu. Son kez rüzgâr acı içerisinde kıvranan Uzay'a çarparak onu bayıltmıştı.

"Bilinci yerine geliyor."

"Hemen doktora haber verin."

Göz kapakları yavaşça aralanan Uzay önünde duran karanlık simaları seçmeye başlamıştı. Önünde gözü yaşlı annesi duruyordu. Ama babasının gözleri neden yaşlıydı ki. Babası çok güçlü bir insandı ve Uzay sadece dayak yedi diye ağlamazdı.

Peki ne olmuştu? Nasıl gelmişti buraya? Zihnini zorlamaya çalıştı ve olan biteni kare kare hatırlamaya başladı. En son yerde yatan Hamdi beye kadar. Kendini zorlayarak mırıldanmayı başardı.

"Hamdi amca, o iyimi?"

Annesi gözünü Uzay'ın üzerinden ayırmıyordu. Babası ise gözlerini kaçırdı ve ufak hastane odasındaki pencerenin önüne doğru yürüyerek dışarıyı izlemeye başladı.

Uzay için bunlar yeterli değildi, o cevap arıyordu. Her ne kadar alacağı cevaptan mutlu olmayacağını düşünse dahi Hamdi beye ne olduğunu öğrenmeliydi.

"Anne Hamdi amca nerede?"

Aylin hanımın gözleri dolmuştu. Ama konuşmaya pek niyeti yoktu.

"Dün cenazesini toprağa verdik."

Bu sözler Celal beyden başkasına ait değildi. Uzay sanki babası ona küfretmiş gibi suratına bakakalmıştı. Bu sırada içeriye iki polis ve bir doktor girmişti.

"Ben Uzay'ın kontrollerini yaparken polis beylerde ifadesini alacaklar. Siz bu sırada dışarıda bekleyin lütfen."

Aylin Hanım hiç beklemeden çıkışmıştı bile;

"Daha henüz uyandı. Nasıl hemen ifade vermesini istersiniz."

Celal bey daha fazla uzatmaya lüzum görmeden karısının kolundan tutup;

"Haydi Hanım zorluk çıkartmaya gerek yok. Bizim oyalandığımız her saniye katiller etrafta cirit atıyorlar."

Aylin hanımda diretmeye gerek görmemiş olacak ki kocasıyla beraber dışarıya çıkmaya razı olmuştu.

Doktor bazı testler uygularken polisler oyalanmadan Uzay'a neler olduğunu sormuşlardı.

Uzay başta tereddüt etse de sanki Hamdi beyin siması o an gözünün önüne gelmişti ve ona;

"Doğru olanı yap evlat," demişti.

Bu düşünceler arasında Uzay olan biteni Merih ve Özcan'ın onu çocukluğundan beri rahatsız ettiğini de ekleyerek tüm şeffaflığıyla anlatmıştı. Polisler teşekkür ettikten sonra dışarı çıkmışlardı.
Kapıda polisleri durduran Celal bey;

"Bir gelişme var mı? Ne anlattı," diye sormuştu.

"Birkaç isim verdi. Eğer herhangi bir gelişme olursa bilgilendirileceksiniz," diyerek uzaklaşmışlardı.

UZAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin