{ Pişmanlık?! }

38 14 0
                                    

Gece geç saatlere kadar yatağında hapse düştüğünü düşündü. Daha sonraları ufak titremeler başladı. Zeynep'in ölüm anını düşündüğü her saniye titremeleri arttı. Sıtma hastalığına yakalanmış bir hasta gibi saatlerce titredi. Gece su içmeye kalkan annesi onun bu halini görünce hemen Celal beyi kaldırdı.

Celal bey Uzay'ı kucağına aldığı gibi hemen arabasına koştu. Arka koltuğa annesiyle Uzay binmişti. Celal bey ise şoför koltuğuna oturmuştu. Trafik kurallarını hiçe sayarak aracı sürmeye başlamıştı Celal Bey.

Uzay'ın başı annesinin dizlerinin üzerindeydi. Soğuk terler döküyor ve sürekli sayıklıyordu.

"Üzgünüm, böyle olmasını istemezdim."

"Hayır ben masumum!"

"Affet beni Zeynep."

"Bu benim olduğu kadar onunda suçuydu."

"Lütfen beni onlara vermeyin anne."

Aylin Hanım endişe ile konuştu;

"Celal çocuğun durumu çok kötü, sürekli mırıldanıyor acele et."

"Tamam Hanım elimden geldiğince hızlı kullanıyorum zaten."

Bir trafik polisinin ikazı üzerine durmak zorunda kalmıştı Celal Bey. Polis aracın yanına yanaşıp;

"Neden bu kadar hızlı kullanıyorsunuz?" diye sormuştu.

"Kusura bakmayın, oğlum çok hasta. Onu hastaneye yetiştirmeye çalışıyoruz."

Polis arka koltukta yatmakta olan Uzay'ı inceledi. Daha sonra;

"Devam edin, ilerdeki araçlara anons geçeceğiz sizi durdurmasınlar. Emniyet şeridinden devam edin."

Celal bey başını sallayarak hızlı bir şekilde emniyet şeridine girdi. Saat gece yarısı 03.47 olmasına rağmen yollar araçlarla doluydu. Burası İstanbul şehriydi nede olsa!!

*

"Halen sayıklıyor mu?"

"Evet doktor bey."

"Sanırım iyileştikten sonra bir psikoloğa gitse iyi olacak. Hastalığının tek sebebi psikolojik. Kendine neyi dert edindiyse bundan kurtulmalı."

"Nasıl yani anlamadım?"

Araya giren Celal beydi.

"Buyurun odama geçelim Celal Bey, size orada her şeyi açıklayacağım."

Doktor önde Celal Bey arkada doktor beyin odasına girdiler. Doktor bey masasının arkasında ki sandalyeye oturarak Celal beye karşısında ki sandalyeyi gösterdi. Celal bey gösterilen yere oturduktan sonra doktor bey sözüne kaldığı yerden devam etti.

"Yani geçtiğimiz günlerde onda şok veya travma oluşturabilecek bir olay yaşadı mı?"

"Onun açısından etkisi nedir bilemiyorum, ama geçtiğimiz pazartesi günü sınıfından bir kız arkadaşı evinde ölü bulundu. Kızı son gören ve kızla son görünen kişi de Uzay olduğu için polisin baş şüphelisi oldu."

"Peki bu cinayeti işlemiş olduğuna siz inanıyor musunuz?"

"NE? Tabii ki hayır!"

"Bakın Celal Bey size Uzay'ın bu cinayeti işleyip işlemediğini sormuyorum. Bunu yapabilecek kapasiteye sahip olup olmadığını soruyorum."

"Doktor Bey, benim oğlum cesur biri değildir. Geçtiğimiz yaz telefonunu bile elinden döverek almışlardı. O karıncayı incitecek kadar bile cesur değildir. Bunu yapmış olması imkânsız!"

UZAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin