10. BÖLÜM

10K 452 158
                                    

Tanışma faslından sonra masaya oturuldu. Poyraz ise sürekli bana bakıyordu. Zaten beni ilk gördüğü an şaşkınlıktan sesli bir şekilde adımı söyleyince herkes anladı bizim tanıştığımızı. Siparişlerimizi de verdikten sonra sohbet ede ede yemeklerimizi beklemeye başladık. Poyraz'ın annesi Pınar teyze bana dönüp gülümseyerek;

"Sen nasılsın kızım?" diye sorunca, masada ki bütün gözler bana döndü. Ben de gerginliğimi saklamaya çalışarak, ona aynı şekilde gülümsemeyle karşılık verdim.

"İyiyim Pınar teyze. Sen?"

"Ben de iyiyim. Sen Poyraz'la aynı okuldasın dimi?"

"Evet." dedim gülümseyerek. Sonra Poyraz'ın babası Zafer amca da bana, "kızım özel değilse, sen neden kendi okuluna gitmiyorsun peki?. Yani Soydan Kolejine."

İşte benim gerginliğime sebep olan sorulardan bir tanesi. Ben ne cevap vereceğim şimdi. Hangi cevap onları tatmin eder kiii. Hâlâ bütün gözler bendeydi. Abim de benim bu gerginliğimi anlamış gibi;

"Güzelim onlardan saklamana gerek yok. Şey, bizim okulda Nehir'i rahatsız eden biri var da. Onun için yani. Şimdi onu okuldan attırabilirdik fakat Nehir bunu istemedi. Onun yerine kendisi başka bir okula gitmek istedi. E biz de sizin okula kaydını yaptırdık." dedi çok rahat bir şekilde. Ben bile gerçeği bilmesem, neredeyse inanırdım bu söylediğine yani.

Annem ve babam da hiç bir şey söylemediler. Poyraz'ın  anne ve babası da anlayışla kafalarını salladılar. İzleniyormuş hissine kapılıp masada göz gezdirdiğimde Poyraz'ın bana hayran bir şekilde baktığını gördüm. Ve o bakışlar da bir şey daha yakaladım. AŞK.

Resmen bana aşık aşık bakıyordu. Ben de ona gülümseyip, selam verir gibi başımı hafif bir şekilde aşağı eğdim. O da aynısını yaptı. O sırada da garson siparişlerimizi getirdi. Yalnız bu garson bana çok kötü bakıyor. Sanki benden etkilenmiş gibi. Bunu fark eden sadece bende değildim. Abim ve Poyraz'da farketti. Ve ikisi de garsona kaşları çatık, sinirli bir şekilde bakıyorlardı.

Önümüze yemeklerimizi koyarken bile hâlâ bana bakıyordu. Artık abim de dayanamamış olacak ki kolunu omzuma atıp;

"Çok bakma. Sonra o gözlerin yerinden çıkabilir." dedi tıslayarak. Poyraz'da garsona hâlâ sinirli bir şekilde bakıyordu. Fakat garson abimin lafıyla toz olmuştu bile. Poyraz'ın ailesiyle de bizim aile bu davranışı karşısında abimi tebrik ettiler. Zafer amca;

"Siz çok iyi anlaşıyorsunuz galiba." dedi abimle beni göstererek. Biz ise sadece gülümsemekle yetindik. Abimin kolu hâlâ omzumdaydı.

Yemeklerimizi yedik ve şimdi de hem  kahvelerimizi içiyoruz, hem de sohbet ediyoruz. Şu zamana kadar konunun benim çocukluğuma gelmesine ramak kaldığı zaman abim ve ben konuyu belli etmeden başka yerlere çekmeye çalıştık. Bu sayede de konu hiç benim eski halime gelmemiş oldu. Eve gidince abime bol bol teşekkürlerimi edeceğim.

Kısa bir süre sonra benim telefonum çalmaya başlayınca masadaki bütün gözler bana döndü. Ekrana baktığımda Alas'ın aradığını gördüm.

"Alo Alas."

Ben Alas ismini söylediğimde Poyraz'ın kaşları çatıldı birden. Ama telefonun diğer ucundan Alas'ın endişeli sesini duyunca dikkatimi ona verdim.

"Alo Nehir. Öykü, Öykü yine sinir krizi geçiriyor. Hemen gelmen lazım."

Ben bunları duyar duymaz ayağa kalkıp ağzımdan "neeee" nidası çıkması bir oldu. Masadakiler de birden endişeli bakışlarla bakmaya başladılar. Ben onları takmayıp hemen Alas'a;

İNTİKAM ÇİÇEĞİ (İNTİKAM SERİSİ 2) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin