29. BÖLÜM

7.6K 333 42
                                    

POYRAZ'IN AĞZINDAN

Öfkeli bir şekilde Can ve Nehir'in arkasından bakakaldım öylece. İnanamıyorum yaa, sevdiğim kızı gözümün önünde alıp götürdü o Can iti. Ve ben hiç bir şey yapamadım, çünkü Nehir bana çok kızgın.

Ama ben o kızı bilerek öpmemiştim ki. Hatta onu öpen de ben değildim zaten. O öpmüştü beni. Ben de tam onu iticektim ki Nehir gördü. Herşeyi yanlış anladı yaa. Üstelik bana Can'ı sevdiğini söyledi yaaa. Can'ı. Gözümün içine baka baka bana onu sevdiğini söyledi. Ama kesin bana olan sinirinden söylemiştir onu. Yoksa Nehir beni seviyor. Yani seviyordur dimi.

'Ahhh, lanet olsun.' diye bağırarak yanımda ki çöp kutusuna sayamadığım kadar tekme atmaya başladım.

Bahçedekiler de hâlâ bana bakıyordu. Bazıları korkarak, bazıları da şaşırarak.

"Ne bakıyorsunuz lan! Dönün önünüze!" Diye bağırdım. Onlarda anında önlerine döndüler.

Hemen arabaya binip çok hızlı bir şekilde sürmeye başladım nereye gideceğimi bilmeden.

Hayır, buna izin vermem. Nehir'in elimden kayıp gitmesine izin vermem, vermeyeceğim de. O benim olacak. Başkasının değil. O sadece benim.

En kısa zamanda o ikisini ayıracağım. Hem de en kısa zamanda. Nehir'i kaybetmeye göze alamam.

IRMAK NEHİR'DEN DEVAM

"Öykü yok."

Cem'in söylediğini idrak etmeye çalışıyordum önce. Ne, Öykü mü yok?!!

Benim yüz ifademin hâli nasıl bilmiyorum ama Tuna'da endişeli gözlerle bana bakıyordu. Hemen telefonu kapatır kapatmaz Tuna'ya döndüm tekrar.

"Güzelim ne oldu söylesene."

Biraz bekledikten sonra kekelememe engel olamayarak;

"Öy-Öykü, yo-yokmuş." diye konuştum ağlayarak. Ben bunun olacağını biliyordum işte. Bu işte kesin Pamir ve Ömer'in parmağı var. Tuna hemen yanıma gelip yavaşça gözyaşlarımı silmeye başladı.

"Tamam güzelim ağlama lütfen."

"B-ben ne-ne yapacağım şi-şimdi."

"Tamam birtanem, sakin olur musun önce."

Benim sakin olmadığımı, olamadığımı anlayan Tuna hemen benim elimden tutup, "hadi gidiyoruz." dedikten sonra beni de peşinden sürüklemeye başladı.

Hemen arabaya bindik ve Tuna hiç vakit kaybetmeden sürmeye başladı. Ben de o sırada Cem'i arayıp nerede olduğunu sorduğumda kendi evinde olduğunu öğrendim. Herkes oradaymış. Direct Tuna'ya dönüp;

"Cem'in evine gidiyoruz. Herkes oradaymış. Savaş'gil de dahil. Ben sana tarif edeceğim."

Derken bile sesimin sinirli çıkmasına engel olamamıştım. Bir türlü sakinleşemiyordum. Tuna'da hem arabayı sürerken, hem de beni sakinleştirmek için bir şeyler söylüyordu.

🌹🌹🌹🌹🌹

Araba benim tariflerim doğrultusunda Cem'in evinin önünde durdu. Salona onların yanına gittiğimizde gerçekten de herkes buradaydı. Bir kişi hariç. Pamir. Tabiki bu onların işiydi. Ama Poyraz'da buradaydı. Tuna'ya baktığımda onu öldürecekmiş gibi bakıyordu. Poyraz'da ona. Ve birden ayağa kalkıp Tuna'nın üstüne doğru yürürken;

"Ne işin var lan senin burada!" diye bağırdı.

Tuna'da aynı öfkeyle;

"Asıl senin ne işin var lan! Ben doğal olarak sevgilimin yanındayım da, sen?" dedi aynı zamanda da elini belime dolayıp beni kendine çekerken. Herkesin de bakışları Tuna'yla bana döndü. Hepsi de sevinmiş gibiydi. Poyraz hariç. Hemen hiddetle bana dönüp, "bana bunu yapmadığını söyle." demesi bir oldu. Ben ise onu takmıyordum bile. Ardından İdil;

İNTİKAM ÇİÇEĞİ (İNTİKAM SERİSİ 2) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin