14. BÖLÜM

9.3K 430 28
                                    

Yuh yaa, bizim misafirlerimiz Poyraz ve ailesi miydi yani. Offf.

Hemen abim ve babam yanıma gelip koluma bakmaya başladılar. Babam birden sinirli bir tonda;

"Noldu senin koluna!!" diye sordu. Abimin de ondan bir farkı yoktu. Poyraz ve ailesi de dikkatle bize bakıyorlardı.

"Eee, şeyy." diye bir şeyler gevelemeye başladım. Offf ne diyeceğim şimdi ben yaa. Doğruyu söylesem mi acaba. Ama yok olmaz, bu sefer de abim kendini suçlu hisseder. Sonuçta beni o arayıp söylemişti.

Abim de birden, "Ne güzelim, söylesene ne oldu?!!"

Bizimkilere 'beni kurtarın' bakışı attım. Ve Alas hemen konuşmaya başladı.

"Mert abi. Önemli bir şey değil aslında. Nehir'in başı dönüyordu. Bize de bir şey söylememekte kararlıydı. Biz de bayılıp yere düştüğünde anladık. Ama düştüğü yerde camlar da varmış. Düşerken de kolunu kesmiş camlar."

Ona şaşkınca bakmaya başladım. Pamir ve Öykü'de öyle. Oha. Daha saniye de nasıl uydurdu bunları yaa. Nasıl aklına geldi bunlar. Ama iyi bir yalan oldu bu. Babam ve abimi de inandırmak için kendime geldim ve onlara bakmaya başladım. Abim ve babam da "doğru mu?" diye sorunca ben de 'evet' anlamında kafamı salladım. Poyraz'da neden yalan söylediğimizi anlamak ister gibi bakıyordu bu sefer. Çünkü o olayı biliyor.

Ondan hemen gözlerimi çektim ve annesiyle babasına "hoşgeldiniz" dedim. Onlardan da aynı karşılığı alınca bende oturdum yanlarına. İkisi de bana kolum için, "geçmiş olsun." dediler. Onlara gülümseyerek teşekkür ettim. Onlar benim annem ve babamla konuşurken, Poyraz'da bana bakıyordu. Ben ise ondan başka her yere. Ama gözüme çok tatlı bir kız çocuğu değdi. Tam da bana bakıyordu o da. Ve çok güzel, çok tatlıydı. Ona gülümseyerek bakmaya başladım. O da bana gülümsemeye başladı ve yanıma doğru geldi. Tam önümde durup;

"Abla, senin adın ne?" diye sordu. İşte o an bütün gözler bize döndü.

"Benim iki ismim var tatlım. Irmak ve Nehir. Ama sen hangisini söylemek istersen onu söyleyebilirsin." dedim gülümseyerek.

"Hmmm. İkisi de çok güzelmiş. Ama herkes sana Nehir diyor. Ben Irmak demek istiyorum farklı olarak."

Herkeste kıkırdamaya başladı. Ben de ona, "tamam, o zaman sen bana Irmak dersin. Senin adın ne bakalım." o sırada da onu kucağıma almak için hareketlendiğimde Alas birden;

"Dur Nehir ne yapıyorsun. Kolun kanayacak şimdi. Acıyordur da zaten." dedi endişeli bir sesle.

"Tamam Alas sakin ol, bir şey olmaz."

Ve kıza geri döndüm. Poyraz'da sinirli bir şekilde Alas'a bakıyordu o sırada.

"Benim adım da Deniz."

"Senin adın da çok güzelmiş." dedim hafif tebessüm ederek. Bu arada diğerleri de bizi tebessümle izliyorlardı. Poyraz'ın annesi Pınar teyze, "Deniz seni sevdi Nehir. Yoksa o abisinden başka biriyle muhabbete girmezdi."

Deniz, Poyraz'ın kardeşiymiş demek.

Sonra onlar yine sohbetlerine devam ettiler. Ben de düşüncelere daldım yine. Cem'i tekrar düşünmeye başladım. Neden, neden bana yardım ettiğini. Üstelik ilk baş beni öldü olarak gösterdi. Ama bunun için de planımı bilmesi gerekiyordu. Sonra Öykü'ye ve bana nasıl baktığını düşündüm. Ne zaman Öykü'nün abisinin konusu açılsa vücudunun kaskatı kesildiğini, yüzünde tereddüte benzer bir bakış olduğunu. Sonra benim doğum lekemin nerede olduğunu ve şeklinin ne olduğunu. Bunları nereden biliyor olabilir.

İNTİKAM ÇİÇEĞİ (İNTİKAM SERİSİ 2) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin