20. BÖLÜM (PART 1)

8.5K 391 9
                                    

Arabamı holdingin otoparkına park ettikten sonra holdinge doğru ilerlemeye başladım. Okul çıkışı buraya abim ve babamla konuşmak için gelmeyi düşünmüştüm. Ve işte buradayım. Bazı sorularımın cevaplarını merak ediyorum ve bu cevaplar da abimle babam da olabilir ancak. Bütün çalışanlar beni görünce gülümseyerek selam vermeye başladılar. Ben de onlara sadece başımla selam veriyordum. Asansöre bindim ve abimin olduğu kata bastım. Babam da zaten büyük ihtimal oradadır.

Abimin odasının önünde durdum. Derin bir nefes alıp kapıyı tıklamadan açıp girdim. Odada başka kişilerinde olduğunu farkettim ama ben sadece abime odaklanmıştım. O da gülümseyerek ayağa kalkıp;

"Ooo prenses. Sen gelir miydin buraya yaa." onun dediğine gülüp alınmış bir tavırla, "gideyim istersen abi." dedim.

"Aaa, yok hiç olur mu öyle. Gel bakayım." kollarını açtı. Ben de hemen gülerek sarıldım abime.

Ayrıldıktan sonra odadakilere göz gezdirdim. Fakat Tuna'da buradaydı. Bir de küçük bir çocuk vardı. Tuna'nın simasına benziyordu. Sanırım kardeşi. Ve tekerlekli sandalyede oturuyordu. Yürüyemiyor olmalı. Ama çok tatlı. Ve, ve inanmıyorum Rıfat baba, onun ne işi var burada. Yurtdışındaydı. O da bana şaşkınca bakmaya başladı. Ama neden bu kadar şaşırdı ki. Tabi doğru yaa, o beni en son değişmeden önce gördü. Tanıyamadı herhalde. Ya da tanımışta olabilir. Çünkü birden gözleri parlamaya başladı.

"Nehir, bu sen misin?"

"Rıfat baba." dedim sevinçli bir sesle, ve hemen gidip sarıldım. Ama Tuna beni gördüğüne değil de, Rıfat babaya 'baba' diyip sarıldığıma şaşırdı.

"Çok değişmişsin. Dünya güzeli bir kız olmuşsun."

"Teşekkür ederim Rıfat baba."

Rıfat baba, babamın eski bir dostu. Ve benim de ona 'baba' diye hitap etmemi istediği için ona 'baba' diyorum. O da bir mafya. Hatta mafyaların başı. Ama Tuna'nın burada ne işi var yaa.

Odanın kapısı açılınca bakışlarımız oraya gitti. Ve gelen babamdı.

"Ooo Nehir hanım. Sen gelir miydin buraya yaaa."

Babama şaşkınca bakmaya başladım. Oha ama yaa, demin abimde aynı şeyi söylemişti. Tabi benim yüz ifademin hali nasıl oldu bilmiyorum ama, odadakiler gülmeye başladılar. Tuna bile.

"Baba sen de mi yaaa?"

"Başka kim ki. Anlamadım."

"E, ben daha odaya girer girmez abimde aynısını söyledi. Hiç mi gelmiyorum." babam da tek kaşını kaldırarak, "geliyor musun ki?" diye sordu. Ve ben hiç bir şey söyleyemedim tabiki. Hakikaten ben en son ne zaman gelmiştim buraya yaa.

"Tamam babacım. Siz kazandınız."

Ben böyle söyleyince yine gülmeye başladılar. Ben onları takmayıp Rıfat babaya döndüm.

"Sen ne zaman geldin?"

"Bu sabah. Zaten gelir gelmez de buraya geldim."

Anladım derecesine kafamı salladım.

"Sizi tanıştırayım. Bunlar benim oğullarım Can Tuna ve Caner."

Ben şaşkınca Rıfat babaya bakmaya başladım. Nasıl yaa, onun oğulları mı? Ama bu nasıl olur. Rıfat babanın benim abimle aynı yaşta bir kızı vardı. O da benim şaşkın yüz ifademe güldü ve, "çok şaşırdın dimi." dedi.

İNTİKAM ÇİÇEĞİ (İNTİKAM SERİSİ 2) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin