9. Bölüm

379 32 3
                                    

Odamda uzanmış tavanı izliyordum, son bir haftadır yaptığım gibi. Cantekinin anlattıklarını aklımdan çıkaramıyordum. Durmadan bir hafta önceki anlatıklarını düşünüp duruyordum. Malesef ki Seçkin beyin odaya gelmesiyle anlatması yarım kalmıştı ve bu bir hafta içinde de yanlız kalıp konuşma fırsatı yakalayamamıştık. Deli gibi anlatacaklarının devamını merak etmeden duramıyordum. Aynı zamanda Cantekinin hastalığı hakkında da düşünmeden duramıyordum. 'Çoklu kişilik bozukluğu' yazıyordu dosyasında ama iki hafta olmasına rağmen herhangi bir kişiliğine rasmalamıştım. Hatta iki üç kez kriz geçirmesi dışında gayet normaldi. Bi de kâbuslar görmesi vardı tabi. Bu konuyu Seçkin beyle konuşmayı aklımın bir köşesine not edip yataktan kalktım. Bir duş alıp kendime gelsem iyi olurdu.

Belime sardığım havluyla duştan çıkarken telefonumun sesini duydum. Komidinin üstüne bıraltığım telefonumun yanına gidip arayana baktım. Soner yazısını görünce telefonu açıp kulağıma götürdüm.

" Alo kardeşim nasılsın?  "
Arkadan gelen baya gürültülü müzik sesinden dolayı Sonerin sesini zor duydum.
"İyiym kardeşim sen nasılsın da bu gürültü ne, nerdesiniz siz ?"

Yavaş yavaş azalan müzik sesiyle daha sakin bir yere geçtiğini anladım.

" Alperenin ısrarlarına dayanamayıp bara geldik kardeşim. Sen de gel diye aradım. "

Gidip gitmemek arasında kalırken, biraz kafamın dağılmasının iyi olacağını düşünüp gitmeye karar verdim.

" Tamam kardeşim giyinip geliyorum sen konum atarsın bana. "

" Tamamdır. " dediğini duyduğumda telefonu kapatıp yatağa bıraktım.

Dolaba doğru gidip siyah kotumla, sarı polo yaka tişörtümü çıkartıp yatağın üstüne bıraktım. Elime aldığım başka bir havluyla saçlarımı kurulamaya başladım.

Giyinip saçlarıma da fön makinesiyle biraz şekil verdikten sonra telefonumla cüzdanımı alıp odadan çıktım. Salondan geçip dış kapıya gidip, ayakkabılarımı giydikten  sonra dış kapıyı da kilitleyip anahtarı cebime koydum.

Sonerin konum attığı adrese geldiğimde daha içeri girmeden bile müzik sesini duymaya başladım. Kapıya doğru yaklaşırken kapıdaki iki koruma benim geldiğimi görüp kapıyı açtılar. Açılan kapıyla müziğin gürültüsü daha da artarken içeri girdim. Yavaşça ilerlerken kalabalıkta bizimkileri aramaya başladım. Az ilerde , köşedeki masada oturan Alperenle Soneri gördüm. Yanlarına doğru ilerlerken yanlarındaki Ahmeti de gördüm. Yanlarına vardığımda hepsiyle selamlaşıp oturdum. Alperenin " Abi ne içersin " demesiyle kısaca
"Bira " dedim. Alperenin uzaklaşmasını izlerken barın en köşesindeki masaya takıldı gözüm. İki adam oturmuş konuşuyorlardı. İkisinin de elindeki çantalara gözüm takıl. Bir hafta önce Cantekinin anlattıkları kafamda canlanırken , kafamı sağa sola salladım. Her elinde çanta olan kişi o adam olacak değildi ya.

Yine de gözlerimi onlardan çekemeyip izlemeye devam ettim. Konuşmayı kısa kesip ellerindeki çantaları değiştirdiler. Kaşlarımı çatıp izlemeye devem ettiğimde arkası bana dönük olan adam çantayı hafif açtığında bizden çok uzakta olmadığı için az çok ben de içini görebildim. Seçebildiğim kadarıyla para vardı içinde. Kaşlarım daha da çatılırken tam karşısında oturan adam da çantasını açıp kontrol etti. Adamın yüzü bana dönük olduğu için o çantanın içini göremedim. Kafasıyla tamam işareti yaptığında , parayı alan adam hemen kalkıp hızlı bir şekilde oradan ayrıldı. Dışarı çıkarken yanımdan geçerken hafif te olsa yüzünü görebilmiştim. Tahminimce kırklı yaşlarındaydı. Aklıma gelenle gözlerim bir anda şokla açılırken, Cantekinin anlatığı adamın da kırklı yaşlarında olduğu geldi aklıma. Adam hiç sağına soluna bakmadan nerdeyse koşarcasına dışarı çıktı.

Karanlığa Bir Işık Yak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin