18. Bölüm ( Final )

357 27 3
                                    

8 Ay sonra

Etraftaki gürültülü müzikle birlikte elimdeki biradan hafif yudumlar alırken , gözlerimle etrafı tarıyordum. Artık alışkanlık halinde bardaki bütün insanların yüzlerini teker teker tararken , lavaboya gideceğim diye yanımdan ayrılan Cantekini bekliyordum.

Aylarca gezmediğimiz bar kalmamıştı. Haftanın nerdeyse 4 gecesini barlarda geçiriyorduk o adamadan bir iz bulalım diye. Cantekin o kadar zaman boyunca hiç bir ize rastlamamamızdan kaynaklı umutsuzluğa kapılırken , benim vaz geçmeye niyetim yoktu.

Artık arananlar listesinin daha altlarına düştüğümüz için , (en azından resimlerimizi uzun zamandır bir yerlerde görmüyorduk ) gece  vakti biraz olsun daha rahat hareket edebiliyorduk.

Etrafı tararken gözlerim bana gülümseyerek bakan kumral bir kızla kesişti. Bana attı imalı bakışları umursamayıp elimdeki bardağa dönüp bir yudum aldım. Bakışlarım elimdeki bardakta Cantekinin nerde kaldığını düşünürken , tam önümde duran siyah topuklu aykkabılarla bakışlarımı gelen kişinin yüzüne çıkardım. Karşımdaki kişinin , az önce bana gülümseyerek bakan kumral kız olduğunu gördüğümde , şaşkınlıkla kaşlarımı hafif kaldırıp ona baktım.

Cilveli bir şekilde gülerek dirseklerini masaya yaslayı başını hafif kulağıma yaklaştırarak "Gözlerinizle birilerini aradığınızı düşündüm , umarım o şanslı kişi ben olabilirim" dedi sesini duyurmak için hafif bağırarak.

Şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilemeden bir anda aramıza giren bir elle başımı sağıma çevirdim. Cantekin sinirli bir şekilde kızı uzaklaştırıp elini ellime kenetleyip imalı bir gülümsemeyle " Şansına küs , o şanslı kişi benim. " dedi bağırarak. Elimi tutmasıyla hızlanan kalbimle yüzümdeki gülümsemeye engel olamayarak ona baktım. Beni kıskanmış olmasının bu kadar hoşuma gideceğini düşünmemiştim , ama şu an o kadar mutlu hissediyordum ki , kahkahalarla gülebilirdim.

Aptal bir gülümsemeyle Cantekinin yüzüne bakarken , bir anda elimi çekmesiyle beni dışarıya doğru sürüklemeye başladı. İtiraz etmeden arkasından giderken , barın kapısından çıkıp kenardaki sokağa girip elimi bıraktı. Sinirli bir şekilde bana dönerken
" Ne işi vardı o kızın senin dibinde. " diye bağırdı bir anda.

Benim yüzümden  silinemeyen gülümsemeye bakarken daha da sinirlenip " Ne o , kızın tavrı çok hoşuna gitmiş gibi görüyor." Dedi , sanki onu onaylarsam beni hemen şurda boğabilirmiş gibi görünen yüz ifadesiyle. Açıkça söylemek gerekirse o şirin yüzün nasıl bu kadar korkunç görünebileceğini düşünürken az da olsa tırsmadım değil.

" Kızın tavrı değilde , senin beni kıskanmış olman hoşuma gitti diyelim. " dedim yüzümdeki gülümsemeyi eksik etmeden. Aramızdaki ilişkiye bir ad koymamıştık ya da bu konu hakkında konuşmamıştık. Konuşmamıza da gerek yoktu zaten her hateketimle ona olan hislerimi belli ederken , o da bana her zaman o uğruna ölebileceğim gözlerinden hissleri taşarcasına bakarken kelimelere dökmemize gerek yoktu.

" Sen niye o kızı uzaklaştırmadın? " dedi üzerime yürürken. Az önce beni kıskanmasıyla ilgili söylediğim şeye cevap vermedi.

" Uzaklaşmama fırsat kalmadan sen geldin zaten. " dedim ellerimle yüzünü avuçlarımın arasına alırken. " Ve asıl şanslı kişi benim , yanımda olduğun için. " gözlerinin içine bakarak söylediklerimle siniri buhar olup uçarken , yanakları hafif kızarmıştı.

Gözleri içindeki ormanda kaybolurken ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama yandaki ara sokaktan gelen acı dolu inleme sesiyle kendime gelirken şaşlınlıkla birbirimize baktık. Aynı sesi tekrar duyarken sesin geldiği yere doğru adımlamaya başladım. Ses ilerdeki ara sokaktan geliyordu. Saatin geç olmasından kaynaklı etrafın sakinliğiyle sesin bize ulaşmış olabileceğini düşünüp yavaşça yaklaşarak sokak lambasının ışığı olduğumuz tarafı aydınlatmamasından kaynaklı karanlık içinde kalırken ilerde arkası bize dönük bir adamla yerde karnını acı bir şekilde tutan başka bir adam gördüm.

Karanlığa Bir Işık Yak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin