Bir gün ressamlar kongresinin üyeleri kendi aralarında karar vermiş ve demişler ki, bir konu seçelim ve onun üzerinde herkes bir birinden habersiz bir resim eseri çizsin. Her beyinden bir fikir çıkmış. Karar vermekte bir birileriyle itişe kakışa girmişler. Aralarında olan genc ressam cam kenarına gelmiş ve söylemiş , gördüğünüz gibi hava yağmurlu, bizim resim temamızda yağmura ait olsun.
Kongre başkanının hoşuna giden bu fikri, diğer tüm ressamlarda yekdillikle kabul etmişler.
Aralarında genc bir bayan ressamda varmış ve o anda bu fikre bir farklı bakmış.
Aradan bir hayli zaman gecmiş. Tüm ressamlar kendi çizdiği resmleri kongrede bir birlerine göstermişler. Hepsi bir birinden güzel , hepsi şaşalı. Sade kalemle çizen kim, sulu boya ile yağmura dans ettiren kim.Bayan ve genc adamsa resimlerini sergilemiyorlardı. Resimlerin üzerilerini kumaş parça ile örtmüşlerdi. Arada bir hayli mesafe olsada bir birleri ile ara bir göz göze geliyorlardı.
Kongre başkanı geldi ve tüm resimleri görmek istediyini bildirdi. Tecrübeli ressamların resimlerini iyice izledikden sonra dedi, gencler siz neden kendi çizdiklerinizi göstermiyorsunuz?
Genc ressamlar kumaşı eserin üzerinden götürdü ve ne olsa gerek, her ikisi aynı sokağı çizmişler.
Fark neydi peki? Genc adam aynı sokağı bulut olmadan yağmurlu çizmişti, genç kadınsa aynı sokağı yağmur olmadan bulutlu çizmişti.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanrı gibi sev
Non-FictionBazen severiz ama Tanrı hep sevdi. Bazen küseriz, ama Tanrı asla. Bazen üzülürüz, hah işte peki o zaman?!