2. BÖLÜM

48 6 0
                                    

Var oluşum mutluluğuma engel. Kaçmak ya da yok olmak istesemde engel olan birileri var sanki. Oysa tek bir kurşuna bağlı... Kendimi bile mutlu edecek gücüm kalmadı. Aşık olmayı denesem?
Daha kelime anlamını sözlükten bakan ben, hah hiç sanmıyorum!

~

Gün kan renginden maviye dönerken alarmın o kulak tırmalayıcı sesiyle uyandım. Bügun 4 Şubattı. Elmar Kolejinin yankılanan zil sesi...
Okulumu aslında seviyordum çünkü orası benim için bir cennetti. Bu kadar dertli değilim normalde insan bir müddet sonra alışıyor yanlızlığa.
Zenginiz, dışarıdan bakıldığında çok mutlu gözüküyoruz. Sadece dışardan...

Hadi Polen geç kalacaksın!

Bu Nüroşumun sesi olmalıydı. Kapıyı yavaşça tıklatıp içeri girdi.

Sen uyanık mısın bakiyim? Kalk hadi bugün okul başlıyor.

Tüm negatif düşüncelerimi bir daha düşünmemeyi dileyerek rafa kaldırdım.

Tamam Nüroş geliyorum hemen.

Yanağına minik bir buse kondurduktan sonra yataktan kalkıp odamdaki banyoma girdim. Banyodan çıktığım da Nüroş çoktan aşağı inmişti. Kahvaltı mı yapıp yukarı tekrar odama çıktım.

Okulumuzun belirli bir forması yoktu bu yüzden çizgili çoraplar, siyah dar pantolon, bordo salaş tişörtümü giyip tişörtü pantolonun içine soktum ve üstüne de siyah bol sweatshirtimi giyip fermaurunu yarıya kadar çektim. Makyaj yapmazdım saçımı sadece taramakla bıraktım. Hah işte klasik Polen karşınızdaydı.

~

Yine aynı sol köşe en arkanın bir önünde Derin ve ben arkamızda Deniz ve Enes vardı.

Deniz mavi gözlü ve her kızın istediği erkeklerden biriydi. Okulda ki popülerliğini hiç bir zaman kaybetmemişti ve o okulun gözdesiydi.

Enes siyah gözlü ve gerçekten gamzeli bir çocuktu. Denizin aksine o daha sakin ve olgun du.Grubumuzun bir nevi toplayıcısı gibiydi.

Derin ise benim aksime siyah saçlara sahipti. Tek benzerligimiz göz rengimiz ve saç yapımız dı dalgalı. Derin benden 1 veya 2 santim kısaydı. 1.70 boyumla gerçekten mutluydum.

Dersinizi böldüm özür dilerim ama Barış hoca Polen Ulusoy' u çağırıyor.

Adımın geçtiğini duyunca direk kapının ordaki kişiye baktım.

Çıkabilirsin kızım

Hocanın dediğini yapıp sınıftan çıktım ve bir üst kattaki müdürün yani Barış hoca nın odasına gittim.

Buyrun hocam beni çağırmış sınız.

Hah gel kızım bir görev vereceğim sana.

Tam karşısına geçtim.

Okula bu dönem yeni öğrenciler geldi.

Evet hocam (iyide bundan bana ne)

Senden isteğim adını verdiğim öğrenciye okulu gezdirmen.

Ağzımı tam acmistim ki beni susturdu.

Itiraz istemiyorum Polen öğle tatilinde 12-A ya gidip 'Uzay Meriç Turan' adında ki ogrenciye tüm okulu gezdir!

Hocam ama...

Çıkabilirsin Polenciğim iyi dersler.

Neden bütün hocalar beni tanıyordu ki?
Öglen tatilinde ilk iş 7. Kattaki 12-A ya gidip hocanın istediği çocuğu alacaktım ki kapıda iki kızın konuşmasına kulak misafiri oldum.
Yeni gelen çocuk...

ZEHİR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin