3. BÖLÜM

23 4 0
                                    

Kuş cıvıltısı ile bilmem kaç yüzsentilyon kez Dünya ya gözlerimi açtım. Gözlerimi ovuştururken Uzayın dirseği ile tahtaya dayanarak elini başı arasına almış beni izlerken buldum. Gözlerimi ovuşturmayı kesip saatin kaç olduğunu sordum. Sadece bana odaklanmış bakarken 07:30 dedi.

Sen neden erken kalktın?

Bana oyle bakması utanmama sebep oluyordu...

Hiç uyumadım.

Ona anlamayan gözlerle bakarken yattığım yerde bağdaş kurdum.

Neden uyumadın?

Uyuyamadım!

Yeşil gözler bana bakmayı kesmedi. En sonunda aklıma direk okul gelince okula gitmemiz gerektiğini söyledim. Gözlerini devirerek bugün gitmesen olmaz mı? Dedi.
Bu fikir bana da hoş geliyor du ama gitmeyeceksem napıcaktık? Bunu sormak istemiyordum bu yüzden sadece gitmem gerek dedim.
Yattığı yerden kalkıp ağaç evin tahtadan duvarındaki raftan telefonunu aldı ve hiç birşey demeden merdivenlerden aşağı inmeye başladı. Gözlerimi devirip battaniyeyi yarım yamalak katlayıp bende aşağı indim.

İndiğimde biriyle telefon da konuşuyordu. Beni görünce bir anlık göz göze geldik ve ardından hemen gözlerimi kaçırdım. Tek hareketle arabanın kilidini açıp içeri bindi. Bende yanına geçtiğim de hala telefonla konuşuyordu.

Ona şuan müsait olmadığımı söyle!

...

Hayır Sultan teyze!

...

Tamam geliyorum. Sen sakın karışma!

Telefonu kapatıp yan taraftaki göze attı. Sinirli gözüküyordu. Ne olmuştu ki? Sultan kimdi? Ne söylemişti ona? Neye karışmayacak tı? Ona sormayı deneyebilirdim ama hayır bu sefer gerçekten sinirliydi ve ne yapacağını bilmiyordum ama sessizce de oturamazdım.

Sultan kim?

Kendime resmen hakim olamıyordum.. Arabayı çalıştırırken hiç beklemediğim an cevap verdi.

Evimizin yardımcısı.

Sanki sakin gibi cevap vermişti ama hala sinirliydi yeşil gözler zehir rengine dönmüştü. Ona neler olduğunu sormak istesem de buna cesaret edemedim. Kafamı koltuğa yaslayip yolu izlemeye başladım.
Beni kendi evimin önüne bırakıp iki üç saniye sonra gözden kayboldu. Onun için endişeleniyordum. Kafamdaki sorulardan hala kurtulamamışken eve girip üstümü değiştirip tekrar çıktım.

Gün boyu okul'da Uzayı göremedim. Ona ulaşmak istesem de ulaşamazdım çünkü ne numarası vardı ne de adresi... Belki onu tekrar gördüğümde gizlice telefonunu alıp numara mı kaydetmeliydim...

Okul çıkışı, çıkış kapısının önünde Derinle, Enes ve Denizi beklerken yanımıza okulumuzun en havalı, en gıcık olduğumuz, en egolu kızı yani Simge geldi.

Boyalı sarı saçlarını bize doğru savururken bak şu işe ahmaklarda buradaymış dedi. Fazla aldırış etmemeye çalışsam da bunu gerçekten yapamıyordum.

Simge hadi kızım o boyalı saçlarınıda al topukla!

Ağzımı tam açmış laf sokacaktım ki Denizin sesini duydum. Simge Denizin lafına karşılık birşey diyemedi.

ZEHİR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin