=Başlamamalı=

55 5 8
                                    

Sen şimdi görürsün....
Benim cebime not bırakmakk heehh..
Çok klasikk.

"Alo Burçin , hemen Mirzayı almaya gel şu sizin marketin ordayım...." dedim ve yüzüne kapadım.

Bu kız beni dövecek ama ne zaman Allah bilir .. 

Tatlı prensin önüne eğilip ;

"Beni iyi dinle Mirza , Burçin teyzen ile eve dönüyorsun sonra da bana yeni aldığımız şu villanın resmini çiziyorsun , sonra da biraz Sherlock ile oyna ben geleceğim tamam mı ama ev çok güzel olsun teyzecim." dedim oda heyecanla kafasını salladı.

O sırada by zürafa marketten çıktı.

Hahh ben sana göstericem şimdi...

"Heyy sen!
Ukala çok bilmiş tıp bozuntusu. 
Bekle!" dedim.

Bana döndü sırıtarak bize doğru gelmeye başladı. O sırada Burçin geldi. "Soru sorma ve Mirza ile eve dön kardeşim sonra konuşucaz. Beni de o zaman dövebilirsin ama önce bazılarına haddini bildirmem gerekiyor." dedim.

Şuan fazla sinirliydim ona karşı.

"Tamam Asyalı sakin ol! Hadi Mirza gidelim teyzem Asyalı çok sinirli." dedi ve gitti.
Bende ona dönüp başparmağımı ona uzattım. "Bana bak seni öldürürüm. Önce bana küstah küstah çocuksun de. Sonra  balkonda beni dikizle sabah al numaramı mesaj at. Şimdi de gelmiş çarpma numarası yap not koy cebime. Olum hayırdır sen! Ba...

"Susss! Allah aşkına sus! Bir sakin ol! Gel gidelim bir yerde sakince konuşalım. Burası ne sokak ortası eşkıyası gibi." dedi.

Haaa oldu bir de seninle gezeyim sabır Allah'ım

"Seninle bir ye..." derken sözümü kesti pardonn bağırdı.

"Yeterr! Bana bak Asyalı seni sırtıma alırım beni tekmeleyip imdat diye bağırsanda indirmem.. Şimdi kendi rızanla gelicek misin yoksa ben kendi yönetmimle seni götüreyim mi?" dedi.

Çüş öküz biraz daha bağır kimse başımıza toplanmadı. Of gitmezsem de bu adam beni net alır götürür o boyla kimsede alamaz beni elinden offf..  "20 dakika en fazla 20 dakika daha fazlası yok." dedim. Ve kube-i aşk'a gittik..

"Sakinseniz hanımefendi artık konuşabilir miyiz?" dedi ama o hala sakin değildi. Fazla mı saçmalamıştım. Öf ama ne yapayım.

"Ben sakinim , bak bence ne yapalım biliyor musun ? Sen bana o mesajı atmamış ol ben de kapatayım konuyu gitsin." dedim. Of bu daha da sinirlenmesine sebep oluyordu galiba.

"Bak Asya sadece bir kez olsun dinle konuşmadan sadece dinle. Lütfen!" dedi.

Durdum. Gözleri küçük bir çocuk gibi yalvarırcasına baktı. Yutkundum... Başımla onayladım. Söze devam etti.

"İtalya da büyüdüm. Buraya yazları geliriz. Üç kardeşiz. Babamın ailesi onu terk edip gitmiş. Oda İtalya'ya kaçmış. Sonra çok zor şartlarda evlenmişler annem ile. Tırnaklarını kazıya kazıya bir moda evi açmışlar ,  babam mezun değilmiş o zamanlar. Annem mezunmuş 2 yıllık ama moda konusunda çok iyi. Babam da mezun olduktan sonra küçük bir butik açmışlar kendilerine sonra git gide büyütmüşler. Türkiye'ye dönüp ortaklar bulmuşlar buraya yerleşmişler. Sonra Hamit amcalarla tanışmışlar güçlü dostlukları olmuş. Biz tabi yaz tatilinde geliyoruz sadece buraya orada büyüdük okul falan hep oradaydık.. Şimdi gelelim bana..

Durdu.. Sanki sözleri tıkandı. Nereden başlasa bir yerden batıracak gibi..

"Ben.. ben hiç aşık olmadım Asya taaki seni o otobüste  görene kadar. İlk önce dedim ki olmaz.. Sen burada ben İtalyada. Hem sen  kabul etmezdin. Söylesem bile etmezdin. Hala daha aynı fikirdesin ama ben o balkona çıkınca seni göremeyince deliriyo gibi oldum. İki gece ya iki gece... iki gece de sen beni kendine nasıl bağladın. Prusya mavisi gözlerin de kayboldum ben. Yönümü bulamıyorum nereye baksam sen. Sonra düşündüm. Buraya alabilirim dedim kaydımı senin için yaparım." derken susturdum onu.

OTOBÜS BİLETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin