Mafya Patron-15

29.6K 722 122
                                    

Hepinize merhaba arkadaşlar yeni bölüm geldi umarım beğenirsiniz. Dediğiniz gibi uzun bir bölüm oldu yorum ve oy bırakmayı unutmayın :))

Esila'dan

Sonunda işim bitmişti. Dosyanın kapağını kapatıp ayaklandım bugünden beri Kemal Bey'in verdiği işi yapmış oldukça yorulmuştum ama aynı zamanda bitirebilmiştim. Kemal Bey'in odasına doğru ilerledim Özlem her zamanki yerinde oturmuş bana delici bakışlar atıyordu. Bu salak kızın ne derdi vardı anlamış değilim ama umursayacak halim de yoktu. Mesainin bitimine 10 dakika vardı Kemal beye dosyayı verip eve gidecektim.

Kapıyı tıklatıp bu sefer 'gel' demesini bekledim. Sesini duyduğumda sakin adımlarla yanına gittim. Dosyayı önüne bırakıp konuşmaya başladım.
"Dosyayı tamamladım Kemal bey. Dediğiniz gibi her bir proje için kendi yorumumu yazdım." Dediğimde gülümseyerek onayladı.
"Tamam Esila işin bitti çıkabilirsin." Dediğinde bende onayladım. Tam kapıdan çıkacakken sesiyle durdum.
"Ozansoy holding... Orda ne kadar çalıştın?" diye sorunca bunu neden merak ettiğini anlamamıştım. Belki de işe alırken sormadığı soruları şimdi soracaktı.
"Yaklaşık 1 ay çalıştım Kemal bey" dediğimde sinsice gülüyordu ya da ben saçmalıyordum adam gayet gülümsüyordu işte.
"Neden ayrıldın peki işten?" Diye sorunca bir kaç saniye düşündüm. Ne diyecektim ki yaptığım çizimin üzerinde yiğitten habersiz oynama yaptım o da sinirlenip kovdu mu. Hayır bu olmazdı. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.
"Pek alışamadım oraya diyebilirim." Diye salladığımda gözlerini kısmış beni inceliyordu. Yalan söylediğimi mi düşünüyordu acaba? İyi de yalan değildi ki alışamamıştım işte.
"Yaklaşık bir ay çalıştığını söyledin. Alışabilmen için yeterli bir süre değil zaten neden biraz daha beklemedin yoksa yapmaman gereken bir şeyi yaptığın için kovuldun mu?" Dediğinde avuç içlerim terlemişti. Acaba neden çıktığımı biliyor muydu? Belki de Yiğitle arkadaştılar. İkisi de büyük iş adamlarıydı sonuçta. Daha fazla beklemeden konuşmaya başladım.
"Yapmam gereken bir şeyi yaptığım için kovuldum Kemal bey" deyip daha fazla beklemeden çıktım dışarı. Kendi odama gidip ceketimi ve çantamı aldım. Aşağı inip otoparka geçtim ve arabama atlayıp eve doğru sürdüm.

O sırada Lavin gelmişti aklıma tabi ya nasıl unutmuştum onu aramayı dün gece Cenk'le yemeğe gideceklerdi. Hemen telefonumu çıkarıp Lavinin numarasını aradım. Çok geçmeden açtı.
"Efendim kankacım" dediğinde sesi iyi geliyordu.
"Lavin balım napıyorsun" diye sordum.
"Evdeyim öyle annemle oturuyoruz"
"Tamam 1 saate bizde ol konuşacaklarımız var" deyip sırıttım. Oda gülümseyerek onayladı.
Telefonu kapatıp Sema'yı aradım. Ama açmamıştı duymadığını düşünerek tekrar aradım. Telefon kapanmak üzereyken açtı.
"Alo Sema nerdesin" diye telaşla konuştum.
"Evdeyim Esila ne oldu?" Diye bıkkınlıkla konuştuğunda şaşırmıştım. Ne olmuştu bu kıza böyle.
"Lavin bize gelecek sende gel diye aramıştım." biraz bekledikten sonra sesi duyuldu.
"Yorgunum Esila başka bir zaman" deyip telefonu yüzüme kapatmıştı. Gerçekten bir şey olmuştu bu kıza.

Sonunda evin önüne arabamı parkedip aşağı indim. Anahtarla kapıyı açıp ceketimi ve çantamı askılığa astım ve içeri geçtim. Mertte oturmuş telefonuna bakıyordu. Geldiğimi duyunca ayaklandı ve sarıldı. Hemen karşılık verip bir süre sonra geri çekildim.
"Nasıl geçti bakalım ilk günün" diye sorduğunda yalandan yüzümü buruşturup konuştum.
"Yorucu ama iyi" dediğimde gülümsedi ve burnumu sıktı.
"Hadi bakalım üzerini değiştir aşağı gel fındık faresi" dediğinde onaylayıp odama çıktım. Hızlıca duş alıp üzerime rahat bir şeyler giydim. Saçlarımı kurutmadan salıp taradım ve aşağı indim. Mert koltukta oturmuş televizyon izliyordu. Yanına gidip kolundan tuttum ve ayağa kaldırdım.
"Ne oldu fındık faresi" diye gülerek konuştu. Cevap vermeyip mutfağa götürdüm. Dolaptan malzemeleri çıkarıp tezgaha koydum hala ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışıyor gibiydi.
"Bakma öyle yanıma gel bana yardım et Lavin gelecek pasta yapacağız onun için" dediğimde gülümsedi.
"Hay hay efendim" deyip üzerine mutfak önlüğünü giydi. Oldukça şirin olmuştu. Bende kafama aşçı şapkası takıp güzel bir yaş pasta yapmak için malzemeleri ayarladım.
"Mert sen yumurta ve şekeri çırp ben de çikolata eriteyim" deyip yumurtaları önüne bıraktım. Dolaptan bir kap alıp yumurtaları içine fırlattı. Bildiğiniz fırlattı bu haline kahkaha atıp zorla konuştum.
"Ne yapıyorsun mert" dediğimde şaşkınca kabın içine bakıyordu.
"Ne bileyim ben fındık faresi yumurta kırdım işte" dediğinde kabın içinde ki yumurta kabuklarını aldım ve diğer yumurtaları kırdım. Şekeri de içine koyup çırpıcıyı eline verdim.
"Al bakalım beceriksiz" deyip gülümsedim. O da gülüp elimden aldı ve çırpmaya başladı. Bende çikolataları benmari usulü eritmeye başladım. Eriyince içine bir miktar tereyağı ekledim o da eridiğinde kenara aldım.
Mert ise hala çırpmaya devam ediyordu. Yanına gidip durdurdum.
"Yeterli bu kadar şimdi diğer malzemeleri ekleyeceğiz" dediğimde başıyla onayladı. Bende üst rafta ki kabartma tozunu almaya çalıştım. Niye bu kadar uzak yere koymuştum ki.
"İzin ver de ben alayım fındık faresi" dediğinde geri çekildim. O da rahatlıkla alıp karışımın içine döktü. Birden bana dönüp belimden tuttu ve tezgaha oturttu elime de kekin hamurunu verdi çırpıcıyı da diğer elime tutuşturunca konuşmaya başladı.
"Al bakalım fındık faresi güzelce çırp." Dediğinde sırıttım ve çırpmaya başladım.
"O zaman sende dolaptan çilekleri çıkar ve doğra üzerine süs yapacağız" dediğimde başıyla onayladı. Dolaptan çilekleri alıp tezgaha getirdi. Yandaki çekmeceden de bıçak alıp doğramaya başladı. Elimle bir tane alıp ağzıma attım. Kaşlarını çattığında dişlerimi gösterip sırıttım. O da sonrasında gülüp çilekleri doğramaya devam etti. Bende çırpmaya devam ediyordum. Mert arkamda ki dolaptan tabak almak için üzerime doğru eğildi bunu pek önemsemedim sonunda çırpma işim bittiğinde kafamı kaldırdım. O an dudaklarımda bir baskı hissettiğimde hemen kendimi geri çektim. Mert hala bana doğru eğilmiş tabağı almaya çalışıyordu. Bende birden kafamı kaldırınca dudaklarımız birbirine değmişti. Bununla birlikte Mert bakışlarını bana çevirdi. Ben ise utançtan yere indirmiş bakışlarımı öylece bekliyordum. Öyle utaniyordum ki anlatamam yanaklarım domatese dönmüş öylece yanıyordu. O sırada kapı çalınca binlerce kez dua ettim. Mert önümden çekilmiş kapıya doğru gitmişti. Bende tezgahtan inip kekin hamurunu kaba döktüm ve fırına soktum. O sırada içeri Lavin ve Cenk girdi hem de el ele. Dönüp ikisine de gülümsedim ve sarıldım. Birlikte geldiklerine göre her şey yolundaydı.
"Hoşgeldiniz çifte kumrular" dediğimde Lavin utanmıştı ama belli etmedi ve gülümsedi.
"Hoşbulduk" dedi ikisi de
"Hadi içeri geçelim" dediğimde ikiside onaylayıp içeri girdi. Mert ortalıkta gözükmüyordu. Daha fazla beni utandırmak istemiyordu herhalde. Lavin ve Cenk oturduğunda bende yanlarına oturdum ve sohbet etmeye başladık.

MAFYA PATRONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin