Hepinize merhaba arkadaşlar yeni bölümle birlikte geldim.. Medya da Esilacığım var.
İyi okumalarEsila'dan
Sabah her zamanki gibi alarmın sesiyle uyandım. Uyuşuk adımlarla banyoya gidip rutin işlerimi hallettim. Banyodan çıkıp odaya gittim. Dolabın kapağını açarak ne giyeceğime karar verdim. Beyaz bir tişört siyah bir jean ve kot ceket giydim. Makyaj masama oturarak hafif bir makyaj yaptım. Aşağı inip karnımı güzelce doyurmak için kahvaltı hazırladım. Tekrar bayılmak istemiyordum. dün yaşananlar aklıma gelince tekrar üzüldüm. O dediklerinin hiçbirini hak etmemiştim. Bundan sonra onu görmezden gelecek ve işime odaklanacaktım. Hızlıca kahvaltımı yapıp dışarı çıktım. Arabama atlayıp şirkete gittim. Asansöre binip 6. katın düğmesine bastım. Kapı tam kapanacakken bir el durdurdu. Asansöre binenin Yiğit olduğunu görünce ilk önce şaşırmış daha sonra umursamamaya çalışmıştım. Hemen yanımda yerini alıp bakışlarını üzerime dikti. Onu umursamayıp bakışlarımı yere indirdim. En sonunda asansörün kapısı açılınca hızlı adımlarla odama doğru ilerledim. Ancak içeri girmeden onun iğrenç sesini duydum.
"Esila. Odama gel" deyip bir şey dememe izin vermeden odasına girdi. Sabah sabah hiç çekmek istemiyordum onu ve söyleyeceği lafları. El mecbur gittim odasına kapıyı tiklatip 'gel' demesini beklemeden içeri girdim.
Döner sandalyesine oturmuş bana bakıyordu. Gözleri çok güzeldi. Kirli sakalı ona ayrı bir hava katıyordu. Biraz da ürkütücüydü. Ne düşünüyorum ben böyle ya banane adamın sakalından bıyığından.Hemen lafa girmek adına konuştum.
"Sizi dinliyorum" bakışlarım sertti. Onu hala affetmemiştim ve sinir doluydum. Bakışlarını bir süre daha üzerimde dolaştırdıktan sonra lafa girdi.
"Huzurevi çalışması için yarın son gün. Projeyi yarın Burhan'a teslim etmemiz gerekiyor. Umarım bitirmişsindir." Dediğinde bir süre düşündüm. İyi de henüz bitmemişti ki tamam çoğunu tamamlamıştım ama aklimdakine ulaşabilmesi için eklemem gerek şeyler vardı. Sıkıntıyla iç geçirdim.
"Henüz bitmedi fakat bugün bitirebilirim."dediğimde dikkatlice beni izliyordu. Bundan utanarak başımı öne eğdim. O sırada tok sesini duydum.
"Projeyi görmek istiyorum ayrıca tamamlayacağın yerleri birlikte hallederiz. Çizimini de al toplantı odasına git" dediğinde onaylamazca başımı salladım.
"Buna gerek yok ben tamamlarım" dedim sesim oldukça sert çıkmıştı.
"Sana fikrini soran olmadı. Ben ne diyorsam o olacak sana güvenmiyorum. Şimdi toplantı odasına git"dedi sesi oldukça sinirliydi. Kafamı sallayıp dışarı çıktım. Ve odama gittim. Bu adamı çözmek çok zordu. Birden bire sinirleniyor ve sonrasında bundan pişman oluyordu. Neyse diyerek elime masanın üzerinde duran çizim dosyami alarak toplantı odasına geçtim.Yiğit henüz gelmemişti. Büyük kağıdı önüme çıkarıp kalemlerimi de yanına koymuştum. O sırada kapı hızla açıldı ve içeri yiğit girdi. Yanıma bir sandalye çekip oturdu. Projeye dikkatle bakıyordu. Acaba beğenmemiş miydi ?
"Gayet başarılı. Tebrik ederim" dedi ona hayretle baktım az önce bağırıp çağıran o değilmiş gibi şimdi gelmiş uysal bir kedi yavrusuna dönmüştü. "Teşekkür ederim" dedim gayet mesafeli bir sesle. Oda bu durumu anlamış olacak ki uzatmadı ve eline bir kalem aldı.Yaklaşık 1 saattir çizim yapıyorduk. Ve proje tamamen bitmişti. Harika bir iş çıkarmıştım yani onunda yardımı olmuştu ama çoğunluk bana aitti.
Yanımda oturan adama döndüm ve
"İyi işti. Tebrikler" dedim oda bana döndü ve "Her zamanki gibi" diyerek göz kırptı. Ego yığını nolacak. Ben böyle çizimi incelerken duyduğum şeyle kalakaldım.
"Özür dilerim" anlamayarak ona baktım.
"Ne?" Diye bir ses çıktı ağzımdan.
"Dediklerim için yaptıklarım için özür dilerim kalbini kırdım." Dediğinde şoka girmiştim. Böyle bir şeyi kesinlikle beklemiyordum. "Önemli değildi deyip geçiştirmeyeceğim çünkü dediklerin gerçekten çok kalbimi kırdı." Diyerek bakışlarımı tekrar ona sabitledim.
"Farkındayım ama seni o halde görünce çok sinirlendim ve endişelendim" dediğinde ikinci kez şaşırmıştım ne diye endişeleniyordu ki. Alt tarafı bir çalışandım. "Neden endişelendiğini bilmiyorum ama yine de böyle sinirlenmemen gerek" dedim.
"Burada çalıştığın sürece benim himayem altındasın şirkette bayıldığın için de endişelenmem gayet normal " dediginde kendimi kötü hissetmiştim. Bende sandım ki beni düşünüyor. Ama adam beni değil şirketini düşünüyordu. Bu çok doğaldı gerçi böyle bir insan neden beni önemseyip endişelenecek ki saçmalıyordum işte. Cevap vermedim ve ayağa kalktım. Çizimi dosyaya koyup toplantı salonundan çıkmak için hareketlendiğimde bir el kolumu tuttu ve beni duvara yasladı ne olduğunu daha anlayamadan kulağıma yaklaştı ve "Beni çok korkuttun küçük. Bir daha böyle bir şey olmayacak" diye fısıldadı. Kokusuyla mayışmış öylece dediklerini dinliyordum. Şu an çok yakındık ve benim kalbim deli gibi atıyordu. Bir kaç santim geriledi ve tam dibimde durdu. Heyecandan dudaklarım kurumuştu. Dudaklarımı ıslattığımda bakışları oraya kaymıştı. Çok değişik şeyler hissediyor ve kalbim deli gibi atıyordu.
"Biraz sonra yapacağım şey için bana kızacaksın ama bunu şuan düşünmek istemiyorum" dedi ben daha ne dediğini anlamamışken dudaklarımda hissettiğim baskı ile gözlerim kocaman açılmıştı. Ne onu ittirebiliyor ne de hareket ediyordum sıcak dudakları tenimi yakıyordu. Gözlerim kendiliğinden bağımsız kapanmıştı. Kendimi sarhoş olmuş gibi hissediyordum kendime gelmem uzun sürse de onu ittirmeyi başarmıştım.
Aynı hızla tokatı suratına geçirmiştim.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun!?" Diye sinirle sordum başı yana kaymıştı gözlerini açıp bana baktığında sinirli olduğunu gördüm asıl sinirli olması gereken kişi bendim. Onu umursamayıp hızla toplantı salonundan çıktım. Odama girip çizimi masaya bıraktım. Hala sinirli bir oraya bir buraya gidip geliyordum. Nasıl ya nasıl beni öpebilirdi? Ondan gerçekten nefret ediyordum. Ceketimi alıp hızlı dışarı çıktım. Burda bir saniye daha duracak halim yoktu. Arabama binip eve gittim. Stres atmam gerekiyordu. Odama çıkıp spor kıyafetlerimi giydim. Saçımı da sıkıca topladım. Tekrar arabama binip dövüş salonuna gittim.Saatlerdir kum torbasını yumrukluyordum. Hala sinirim geçmemişti. Küstah ukala bencil ve şerefsizin tekiydi. Kum torbasına öyle sert yumruklar atıyordum ki elim kanamaya başlamıştı. Bunu umursamayıp devam ettim. Artık kan ter içinde kalınca bıraktım. Yanımdaki şişeden su içtim. Havluyada terimi sildikten sonra salondan çıktım ve arabama bindim. Hava çoktan kararmıştı. Eve gidip odama çıktım ve duşa girdim yarım saat sonra duştan çıktım ve üzerime şort-askılı giydim. Saçımı taradım ve aşağı indim. Telefonumu elime aldığımda 8 cevapsız arama olduğunu gördüm. 4ü Ahudan 2si Lavin'den ve ikiside Semadandı. Ahuyu es geçerek lavini aradım. Çünkü büyük ihtimalle neden şirketten çıktığımı soracaktı. Lavin 3. çalıştan sonra açtı. Sesi endişeli geliyordu.
"Alo Esila nerdesin sen "
"Evdeyim Lavin kusura bakma duymamışım."
"Bizde ulaşamayınca merak ettik" diye kısa bir açıklama yaptı.
"Semayla birlikte bana gelsenize laflarız buna ihtiyacım var" dedim sesim yorgun çıkıyordu. " Bir şey mi oldu Esila?" Diye merakla sordu Lavin.
"Gelince konuşuruz" diyerek telefonu kapattık.Yarım saatin sonunda zil çaldı. Açtığımda lavin ve sema karşımdaydı. Gülerek onlara sarıldım ve içeri geçtik.
3 tane kahve yapıp kızlara uzattım. Onlarda aldılar ve konuşmaya başladık.
"Ee anlat bakalım ne oldu?" Diye sordu Sema merakla. Bende başladım anlatmaya. En son Yiğitin beni öptüğünü söylediğimde ikisi aynı anda kahvelerini püskürtmüşlerdi. Bu hallerine kahkaha attım. "Nasıl yani gerçekten seni öptü mü?" Diye sordu Lavin. Kafamı salladım usulca. "peki sen ne yaptın ?" dedi sema.
"Ne yapacağım tokatı geçirdim suratina" dediğimde ikiside gülmemek için zor duruyorlardı. "İyi yapmışsın kankacım." Diye beni onayladı Lavin. "Bence de çok iyi yapmışsın " diyerek ona katıldı sema da. "Gerçi al birini vur ötekine. Bunların hepsi ayni" deyince Lavin anlamayan gözlerle ona baktım. " Nasıl yani?" Diye sorunca "Ben dün gece dışarı çıktım bir şeyler almaya anahtarı da evde unuttum içeri giremedim yani. Sonra Sema'yı aradım ama duymadı uyuyormuş zaten. Seni de aramadım işe gidiyorsun diye. Bir pansiyon bulmak için yolda yürürken serseriler çıktı önüme iğrençti gerçekten. Sonra sen barda kaybolduğunda yanımıza gelen çocuklardan biri geldi oraya adı Cenk. Beni kurtardı zor durumda olduğumu görünce de evine gittik. Sabah uyandığımda beni izliyordu manyak odaya girmiş " dediğinde gözlerim kocaman onu dinliyordum. Ve ağzımdan koca bir "oha" çıktı. "Ne yaşamışsın kızım sen böyle" diyerek sarıldım ona. "Merak etme kuzum gayet iyiyim"dedi gülerek. "Ee sonra noldu " diye sordum merakla.
"Beni izlediğini görünce bağırmaya başladım işte pis sapık falan sonra ayağa kalktım kapıya doğru ilerlerken ayağım halıya takıldı ve çocuğun üzerine düştüm" dedi başını öne eğerek. Kahkahamı salıverdim. "Gerçekten çocuğun üzerine mi düştün" dedim hala gülerken. O da kucağındaki yastığı kafama vurdu. "Ya yanlışlıkla oldu heralde sonra da evden çıkıp geldim zaten" dediğinde hala gülüyordum. Yastıkla tekrar kafama vurduğunda bu sefer bende alıp ona vurmuştum ve böylece bir yastık savaşının startını vermiş olduk.Yaklaşık yarım saattir müzik dinleyip yastık savaşı yapıyorduk. Artık üçümüz de de güç kalmayınca tüylerle kaplı yere attık kendimizi daha sonra ikisine de sarılarak bağırdım. "İYİ Kİ VARSINIZ!!!"
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYA PATRON
Dla nastolatkówMasum becerikli bir mimar Esila Keskin Acımasız sert duygusuz bir patron Yiğit Ozansoy