apple banni, rosékook

ten

|Göklerdeki yıldızları, ayaklarına indireceğim. Onları ister yollarına ser, ister parçala.|

***

j.tempestas: Kafeteryadaki insanlara, öldürecekmiş gibi bakmayı keser misin?

j.tempestas: Onların ne suçu var?

Rosepark: İçlerinden birisi sensen, bakmam gayet doğal değil mi?

j.tempestas: Beni öğrenmeye çalışman hoşuma gidiyor, bu iş baya keyifli.

j.tempestas: Bu adamı bul bakalım..

Rosepark: Cidden.

Rosepark: En çok yapmak istediğim şey, seni bulup şu lanet durumdan kurtulmak fakat insanların çoğunun elinde telefon var.

Rosepark: Hangisi sen olabilirsin ki?

j.tempestas: Dışarıdan komik gözüküyorsun.

j.tempestas: Kalabalığın içerisindeyiz ve sen şu ana kadar benimle göz göze bile gelmedin.

j.tempestas: Gerçeği yanlış tarafta arıyorsun.

Rosepark: Keşke o gün gitmene izin vermeseydim.

Rosepark: Her şey çok daha farklı olurdu.

j.tempestas: Nasıl olurdu Rosé?

j.tempestas: Anlatırsan eğer, öğrenebilirim?

Rosepark: Öğrenmene gerek yok.

j.tempestas: Benden bu kadar çok mu kurtulmak istiyorsun?

Rosepark: Evet.

Rosepark: O kadar çok.

j.tempestas: Net cevaplar veriyorsun.

j.tempestas: Duygularından, olacaklardan bu denli emin olman doğru değil.

j.tempestas: Neden kendini biraz olsun bana bırakmıyorsun?

j.tempestas: Benimle konuş, delice sevdiğin o kitaptan bahset, ne tür filmlerden hoşlandığını söyle.

j.tempestas: Seni ne kadar çok arzuladığımı bir kenara bırakıyorum ve bana kendini anlatmanı bekliyorum.

Rosepark: Bana olan yaklaşımın yeterince sinir bozucuyken, bu zor.

Rosepark: Hoşlandığım şeylerden bahsetmem için, gözümde önemli bir yerin olması gerek.

Rosepark: Sinir bozucu davranmaman, beni rahatsız etmemen.

Rosepark: Hiçbir şartıma uymuyorsun.