|Kalbimden bir kız geçti o gece, naif ve şehvet dolu. Bakışlarım teninde, dudaklarım cennetini öpebilmek için sınırdaydı. Avuç içlerim yandı, Ay beyazlığından vazgeçti. Gökyüzü kızıla vurdu, deniz ise son kez toprağa aşık oldu.|
***
j.tempestas: Neden buluşmak için tenha bir nehir kenarını seçtin?
j.tempestas: Ayrıca yanına geldiğimde beni görüp göremeyeceğini nasıl bilebilirim?
Rosepark: İlk zamanlarda ki gibi korkusuz değilsin sanırım.
Rosepark: Bunu yapabilmek için fırsatım vardı, hatırlatırım.
Rosepark: Ama yapmadım..
j.tempestas: Pekala
j.tempestas: Sadece tam olarak nerede beklediğini söylemelisin.
Rosepark: Büyük ceviz ağacının yanındayım korkak çocuk.
Rosepark: Ayrıca birazdan gözlerimi bağlayacağım, yani mesajına cevap veremem ve seni göremem.
j.tempestas: Bir de bana dersin.
j.tempestas: Fazlasıyla değişken ruh hallerin beni şaşırtıyor.
Rosepark: Hoşuma gitti.
Rosepark: Geliyorsun değil mi?
j.tempestas: Geldim bile, bu yüzden gözlerini bağlamalısın.
(13.45) görüldü ✔️✔️Genç kız, çaresizce araladı sırlarını oğlana. Yüreğinden gelen çığlıklar mahvedecek gibiydi. Kimseye bel bağlamamış benliği şimdi karşısında, hafifçe çiseleyen yağmurun getirdiği kişiye muhtaçtı. Eski bir bandanayla bağladığı gözlerinden süzülen bedbaht hüzünle, adeta acınası gözüktüğünü düşünüyordu. Kimsesi yoktu, bu alışılmış bir gerçekti. Yabancı oğlan her zaman yanındaydı ama onu da hayatında hiç görmemişti zaten. İyiki onunla konuşmayı kesmemişim diye de geçirdi içinden. Renksiz yıllarına, hareketlilik katmıştı. Yaklaştığını hissetmiş, paniğine sahiplik yapmıştı. Dizleri üzerine çöküşünün ardından hızla bedenine sarınan güçlü kolları ve boynuna gömülen soğuk yüzü sayesinde ürpermişti ama heyecanına engel olamamıştı. Hiçbir erkekte bunu hissetmemişti. Şaşkınlıkla havada kalan kolları, ayrılmasını bekledi. Neden öylece gelip ona sarılmıştı ki? Dışarıdan fazlaca kadar kötü mü gözüküyordu? O her zaman böyleydi, sadece belli etmeyi sevmiyordu. Evlatlık verildiği ailenin yanında hiçbir zaman mutlu değildi, arada sırada bu şekilde depresyona girebiliyordu.
"Aptal, bu halin ne böyle?" Kalın sesiyle ellerini omzuna sarmıştı. Ona hakaret mi etmişti? "Anlayamadım?"
Çıplak kollarına dolanan ellerindeki metali hissetmişti. Tahmin ettiği üzere, yüzükleri seviyordu. Saçları uzun, kokusu hoştu. Kavrayışı güven vermiş, genç kızı iyi hissettirmişti. "Gerçekten saçlarını kesmene izin vereceğimi mi düşündün? Ben böyle seviyorum ve kalmasını istiyorum. Üstelik yorgun gözüküyorsun, evde dinlenmeliydin."
Aslında genç için farketmezdi. Sadece Rosé, bu halini seviyordu. İstemediği bir şeyi yapmasına göz yumamazdı. Ama kız mest olmuş, yerinden kıpırdayamamıştı bile. Bilinmedik insan ilk defa onunla konuşmuştu. Sesini duymuş, kokusunu tekrardan almıştı. Neler oluyordu? Romantik bir film çekiminde değillerdi. Gerçek hayatta imkansız olacak olaylar içerisindeydiler. Amaçları belli miydi? Bilemezdik. Çünkü kız, bu sesi sanki önceden işitmiş gibiydi. "Sesini duymak tuhaf, Thyphon."
Hala boynuna sığınmış bekliyordu. Heybeti geniş, bedeni fazla yakınındaydı. Yağmur ise, şiddetlenecek, üzerlerine yapacaktı. "Sana göre her şey tuhaf değil mi zaten? Devamlı aynı kelimeyi söylemekten vazgeçmelisin."
Kıpır kıpır olması doğru muydu? İçi içine sığmıyordu oğlanın. Ona dokunabilmek harikaydı. Savunmasız bir kişiliğe bürünmesini sağlıyordu. Öfkesini yenmesini, hayat bulmasını kolaylaştırıyordu. Geçen gün yaşadığı geceden sonra, ikinci temasıydı. Her şeyin farklı olmasını, görünebilmeyi istiyordu. Daha güzel karşılaşmak, iltifatlar yağdırmak. Fakat imkansızdı artık. İsteği dışında şeyler yapmıştı. "Amacımızı unutuyor, samimi davranıyorsun. Uzaklaşman için seni tekmelemem gerekmiyor değil mi?"
Çanların sesini işitiyordu ikiside. Kalbini yarıp, ellerine verebilmek bile olanaklıydı o anda Thyphon. Kendi böyle tanıtmıştı, yanılmıyordu değil mi? Sanırım asıl aptal kendisiydi. "Artık bir amacımız yok. Sadece seni görmeye geldim, şimdiyse gidiyorum."
Sıcaklık kaybolmuştu. Kavrayışı yok olmuş, birbirlerinden uzaklaşmışlardı. Ne olup bitmişti, kestiremiyorlardı. Neden gelmişlerdi bir araya? Ya da neden vazgeçmişti güzel kadın? Genç adam saçlarını sevdiği için mi? "Git sende. Bugünlük istisna olarak, eve ulaştığını görmek için camına geleceğim. Perdeyi aralık bırakmayı unutma, olur mu?"
Koşuşunu duydu sonra. Gidişi ardından bıraktığı boşluğa düştü. Saatler geçti, vardığı evine gece çöktü. Uykuya dalmadan önce ise perde aralandı, yüzünde tebessümler birikti.
***
Ben iki dakika şu gife düşüp geliyorum :')
ŞİMDİ OKUDUĞUN
apple banni, rosékook
Fanfic"Bana ilk attığın mesajda, tanrı olduğunu söylemiş ve yasak elmaya dokunmamam gerektiği konusunda kesin bir uyarıda bulunmuştun. Ve ben biliyordum, yasak elma sendin. Ben sana kapılmıştım." [Jeon Jungkook, Park Chaeyoung.] ©️thecrucialx, 2019