4. ❝İlkler İz Bırakır.❞

66.4K 2.8K 1K
                                    

Keyifli okumalar ve iyi geceler<3

Haramiler, Mavi Duvar

Haramiler, Mavi Duvar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yiğit Ali Turan.

4. Bölüm: ❝İlkler İz Bırakır.❞

İnsan büyüdükçe mutsuzlaşırdı. Daha fazla şey öğrendikçe de hayal kurmaktan vazgeçerdi. Kafamın içinde çok yük taşıyordum ben. Nedenler, nasıllar... Ya öyle olursa ya böyle yaşarsam... Aslında gereksizdi çünkü günün sonunda benimle kalan yine bendim.

Şimdi Akyaka'da, hayatım caddenin başındaki ev, sonundaki kütüphane, arada kalan sahil düzleminde akıyordu. Kulağa sıkıcı geliyor olabilir, sıkıcıydı da belki ama farklıydı işte. Sorsalar, söyleyemem ne olduğunu.

"Hira," diye fısıldadı Irmak, gözleri telefonundaydı. "Çıksak mı ben çok sıkıldım. Beş saattir burada ders çalışıyoruz." Bir saniye için duraksadım, bakışlarım ciddi misin der gibi ona dönmüştü. "Yani tamam sen çalışıyorsun ama hiç mi sıkılmadın?"

Dirseklerimi masanın üzerine koyup ense kökümde birleştirdim, sayılar gözümün önünden gelip geçiyordu. "Sıkıldım."

"Yarın geldiğimizde yanıma yastık getireceğim." derken usulca başını kütletti. Tatlıca esnedi. Yastığın hayalini kuruyordu sanırım. "Saate bilmem kaç kez baktım. Şu an 17.42. Az önce de 17.38'di. Asırlar geçiyor gibi geliyor ama sadece dört dakika geçmiş."

Yavaşça güldüm. "Ders çalışırsan belki zaman daha hızlı geçer."

"Sıkıldım yahu!"

"Bağırma. Kütüphanedeyiz." dedim etrafıma bakarak. Bir anlığına bize dokunan gözleri hissettim, ikimizde gülümsemeye çalıştık ama ters bakışları yumuşamıyordu. Kolumu dürttü yavaşça. "Aman ne yaptık sanki. Bak hâlâ bakıyorlar." Irmakla kütüphaneye gelmek yanlış bir tercih olmuştu.

"Şu saat üç yönündeki çocukla sürekli göz göze geliyorum Hira," diye fısıldadı. Ya da öyle olduğunu zannediyordu çünkü fısıldamıyordu. "Esnerken yakalandı. Sevimli şey."

Şöyle bir kafamı çevirdiğimde geçen ki çocuğu gördüm. Bakıyordu ve saklamıyordu. Adı neydi sahi? Gökdeniz. Evet, Gökdeniz. Elindeki kahve bardağını salladı bize doğru. Sırıtıyordu, açık açık. Bakışları haylazdı. Dudaklarım yavaşça yukarı kavislendi.

"Gözümün önünde flörtleşiyorsun zilli!" diye heyecanla konuştuğunda yan taraftan bir kız ofladı. Haklıydı. Kütüphaneyi Kısmetse Olur evine çevirmiştik resmen. Kıza dönüp, "Sustum." dedi sessizce.

Boğazımdan kaçan gülme dürtüsüne engel olamadım. "Kovulmadan gidelim."

Beni korkutan bakışlarının devamında şu cümleler geldi: "Şu yakışıklı da bizimle gelsin mi ne olur?"

FREZYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin