11. Bölüm (Kopan Bağlar)

88 6 4
                                    

Poyraz aşağıdan gelen sesleri duyduğunda derin bir nefes aldı. Büyük ihtimal bir sürü soru sorup onu delirteceklerdi. Onları orda bırakıp gitmekte hata yaptığını biliyordu. Ama ne yapacağını bilmeden yapmak saçmaydı. Bu görmediğin yere ok atmak gibiydi. Nereye atacağın belliydi, ama neye denk geleceği belli değildi.

Elindeki fotoğrafları masanın üzerine bırakıp ayağa kalktı. Merdivenlerden inerken diğerlerinin sesini duyabiliyordu.

"Bizi öylece bırakıp gitmez. Mantıklı bir açıklaması vardır." diyordu Nazlı,

"Olsa bile bizi orada bırakıp gitmemeliydi." diye cevap verdi Tufan,

Poyraz toplantı odasına girdiğinde diğerlerinin yuvarlak masada yerlerini aldığını gördü. Hemen arkalarında da kurtlar vardı.

Ares'i gördüğünde ona tuhaf bir ifade ile baktığını farketti. O da onun kaçtığını mi farklı bir şey bulduğu için mi gittiğini merak ediyor olmalıydı.

Poyraz sandalyesine oturup herkesin üzerinde teker teker gözlerini gezdirdi.

Ares'ten farkları yoktu.

Kafa karışıklıkları gözlerinden belli oluyor, bir cevap bekliyorlardı.

Poyraz kimsenin konuşmayacağını anladığında yavaş yavaş konuşmaya başladı, "Özür dilerim, biliyorum hata yaptım ama yine olsa yine yaparım..." dedi,"Anlamanız gerek doğru düzgün bilmeden bir şey yapmak anlamsız. En azından ne yaptığımızı bilmeliyiz."

Dedi. Ellerini yumruk şeklide masaya koymuş ve çenesini yumruklarına yaslanmış olan Ada yavaşça, "En azından beraber Timur ile uğraştıktan sonra araştırsaydık. Bizi yalnız bırakmazdın o zaman." deye cevap verdi.

Sesi biraz mesafeliydi. Bunu onları tanımayan bir kişi bile söyleyebilirdi.

Ada bunları dedikten sonra içeri girdiğinden beri ona bakmayan Tufan," Eğer birimize bir şey olsaydı bu senin suçun olurdu biliyorsun değil mi. " dedi," O zaman seni teselli etmek için hiç bir şey yapamazdık. Çünkü düşündüklerin ve hissettiklerin gerçek olurdu."

Poyraz yere bakıp cevap vermediğinde bir iki dakika masaya sessizlik hakim oldu.

Tufan'ın haklı olduğunu biliyordu.

Ortamdaki sessizlikten rahatsız olan Ateş," Eee, bir şey bulabildin mi bari?"

Diye sordu. Poyraz yavaşça başını sallayıp," Hadi yukarı çıkalım size bir kaç şey anlatmam lazım." deyip ayaklandı ve merdivenlere doğru yürümeye başladı.

***

Yarım saat sonra Poyraz öğrendiği her şeyi onlara anlatmış ve haritaları inceliyorlardı.

Ateş, "Peki şurda yazan, 'silva' orman demekse bu ormanın haritası mı oluyor?" diye sordu.

Nazlı, "Sen çok akıllısın." diye mırıldanırken Poyraz, "Evet, bu duvardaki ormanın haritası, hemen yanındaki ise malikanenin. Ama diğerinin ne haritası olduğunu henüz çözemedim. O da bizim malikaneninkine çok benziyor."

Ada ormanın haritasını incelerken, "Burda da 'Argus' yazıyor Poyraz. O ne demek?" dedi.

"Malikane demekmiş"

Diye cevap verdi Poyraz. Ateş her zamanki gibi işi şakaya vurarak, "Biz bu gidişle Latince yi sökeriz bence." dedi ve hafifçe güldü.

ORMANIN FISILTISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin