Normal bir günün öğlen saatlerindeydik. Bahçe de güneşin altında oturuyordum.
Canımın çok sıkıldığını fark ettiğimde içeri girip evi araştırmaya karar verdim.
Evin içine girdim ve doğruca merdivenlere adımladım. Yukarı çıktığımda bizim kaldığımız odaları es geçip daha önce varlığını bile unuttuğum bir odaya girmeye karar verdim.
Kapı kolunu tutup aşağı çektiğimde kilitli olduğunu fark ettim. Biraz daha zorlayıp açılmadığına emin olduktan sonra derin bir of çekip kapıdan bir kaç adım uzaklaştım.
Ben de Poyraz'sam bu odaya girerdim.
Aklıma gelen fikirle direk Ada'nın odasına daldım. Yatağında oturmuş kitap okuyordu. Ben direk odaya dalınca korkup çığlık atmıştı.
"Öküz! Ne diye dalıyorsun odaya?!"
Ben cevap vermeden direk tokaların olduğu yere gittiğimde iyice kızmış olacak ki, "Kime diyorum... Ege!" onu sinirlendirmek hoşuma gidiyordu.
Aradığım şeyi bulduğumda koşarak Ada'nın yanına gidip yanağına bir öpücük kondurdum. Ardından tepki vermesine fırsat vermeden koşarak odadan çıktım.
Yeniden aynı kapının önüne geldiğimde elimdeki tel tokayı anahtar deliğine sokup çevirmeye başladım.
Bir kilit sesi geldiğinde sevinçle bağırıp kapıyı açtım ve yavaşça içeri adımladım.
Her yer kan kırmızısıyla bezenmişti. Sehpalar, çalışma masası, sandalyeler, kitaplıklar.
Odadaki tek farklı renkteki şeyler kitaplardı. Şaşkınca odayı süzerken masanın üzerindeki kırmızı defter dikkatimi çekti. Yavaşça masaya adımlayıp sandalyeye oturdum.
Defter ile bakışırken dayanamayıp elime aldım. Rengi daha açık bir kırmızıydı, yanında da aynı renk bir kilit vardı.
Yine bir kilit ile karşılaşmanın hüsranı ile defteri masaya koyup ayağa kalktım. Bir şeyin üzerine bastığımı hissedince ayağımı kaldırıp baktım.
Yerde kırmızı bir anahtar duruyordu.
Hemen yere eğilip elime aldım ve sandalyeye yeniden oturup defterin kilidini açtım.
Direk sayfalarını çevirdiğimde masaya birkaç tane fotoğraf düştü. Elime aldığımda bunların Ada ile benim fotoğraflarım olduğunu gördüm. Şaşkınlığım artarken arkalarında yazan yazıları gördüm.
17 Haziran 2008;
Daha bu yaşta içlerindeki güç kalıntıları fark edilebiliyor. Güç dağılımlarının hala belli olmaması bizi korkutsa da onlar bu savaşı bitirecekler bundan eminim.
23 Ağustos 2010;
Az çok kimin ne olduğunu tahmin etmeye başladık. Şu anda lider Ada gibi görünüyor ama her şey değişebilir. Büyük bir savaş yaklaşıyor. Bunu hissedebiliyorum.
8 Eylül 2012
Belki verdiğimiz en büyük savaşı verdik. Yeniden galip geldik. Ege ve Ada'yı vakit gelene kadar buraya getirmeme kararı aldık. Liderin hala Ada olduğunu düşünüyoruz. Ama dediğim gibi her şey değişebilir.
Bunun gibi daha pek çok not vardı. İlk başta liderin Ada olduğunu düşünmelerine hiç şaşırmamıştım.
Çünkü Ada istediği her şeyi alan bir çocuktu. Ama ne olmuştu da bu liderlik bana dönmüştü aklım almıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORMANIN FISILTISI
FantasíaOna bakarken bir anda bana doğru bir şey fırlatıp "Lider sensin." dedi ben de gözlerimi kocaman açıp "Ne! Hayır, ben lider olmak istediğimi söylemedim." dedim. O ise alayla "Zaten sana soran olmadı." dediğinde ise artık ne düşüneceğimi ve ne hissede...