"Felix? Sana zarar vermedi değil mi? Senin canını yakacak bir şey yapmadı, değil mi?"
"Jisung kes şöyle davranmayı. Onun için üzgün olduğunu biliyorum git ve ondan özür dile hadi."
"Lix-"
"Jisung. Baş başa kaldığımızda bana ağlayacaksın sonra. Hadi."
Changbin buna gerek olmadığını söyleyecekken Jisung hızla kollarını büyüğe sardı. Ellerini yavaşça küçüğün sırtına yerleştiren Changbin göz göze geldiği Felix'e gülümsedi hafifçe.
"Çok özür dilerim hyung. Seni dinlemeden öyle çıkışmamam lazımdı. Çok üzgünüm."
"Hey, Sungie. Sorun değil. En yakın arkadaşını en kötü halinde tek bıraktım anlıyorum seni. Üzgün olmana gerek yok, özür dilemene de gerek yok. Hiçbiriniz suçlu değilsiniz. Özür dilemesi gereken siz değilsiniz. Her şey benim suçum."
Jisung geri çekilip itiraz edecekken Changbin onu susturdu. "Her şey benim yüzümden oldu Jisung. Bunu herkes biliyor. Özür dilemesi gereken benim. Başka kimse değil."
🔹🔹🔹🔹🔹
Changbin Felix ile konuşalı, herkese her şeyi anlatalı iki hafta olmuştu. Odasından temel ihtiyaçlarını karşılamak dışında çıkmayan Changbin büyük olanı endişelendiriyordu.
"Changbin..? Artık çıkacak mısın odadan? Lütfen... Endişelendiriyorsun beni..." Chan küçüğün kapısının önündeyken konuştu sakince.
"Hyung, git. Tek bırak beni."
"Seni tek bırakmayacağımı biliyorsun Binnie. Yeter artık çık şuradan."
"Çıkmak istemiyorum."
"Neden Binnie? Felix ile aranı düzelttin işte neden çıkmak istemiyorsun?" Changbin odasının kapısını açıp önünde duran Chan'a kilitledi gözlerini.
"Çünkü yaşadığım şeyler yüzünden bana acımanızı istemiyorum hyung. Her şeyin sorumlusu benim, bana acımayın." Soğukça konuştuktan sonra odasının kapısını geri kapattı Changbin.
"Felix'i arıyorum Changbin. Beni dinlemiyorsun ama onu dinlersin."
"Arama! Çıkıyorum tamam. Ama sakın. Sakın bana üzgün olduğunu söyleme ya da acıyormuş gibi bakma." Odasından çıkarak salona geçti Changbin hızlıca.
"Bin. Sana acımadığımı biliyorsun. Sen hepimizden daha güçlüsün. Ben sadece-" Chan, Changbin'in bakışını görünce susmak zorunda kalmıştı. Ellerini teslim olurcasına kaldırdı konuşmaya başlamadan önce.
"Tamam. Özür dilemek yok. Bir daha demeyeceğim."
"Hyung?"
"Evet Binnie?"
"Herkesi buraya çağırır mısın?"
"Neden? Bize söylemediğin başka şeyler mi var yoksa?" Changbin'den tepki gelmeyince gülmeyi kesen Chan ciddi bir şekilde küçüğe döndü.
Bir süre bakıştıktan sonra Changbin'in kahkaha atmasıyla rahatladı Chan.
"Güzelmiş ya bu. Sevdim ben bunu."
"Eğleniyor musun Binnie?" Kaşlarını çattı Chan hala gülen gence.
"Evet! Çok!" Yavaşça gülümsedi Chan küçük olanın gülmeye devam ettiğini görünce. Changbin'i böyle görmeyeli uzun zaman olmuştu.
"Konumuza dönelim. Neden herkesi çağırmamı istiyorsun?"
"Ah. Hep birlikte film izleyelim istiyorum."
"Uuu. Bizim Binnie Binnie Changbinnie'miz herkesle film mi izlemek istiyormuş."
"Hyung!"
"Tamam Binnie! Felix'e haber veririm ben."
"YA HYUNG!"
"Ne? Sanki Felix'i görmek için istemiyorsun. Aranızın düzelmeye başlamasına sevindim Binnie. Gerçekten."
"Ben de hyung. Ben de..."
"Taaamam bu kadar duygusallık yeter. Arıyorum çocukları akşama gelirler." Chan'ın ona verdiği cevaba gülmeden duramadı Changbin.
"Söyle pizza da getirsinler!" Chan odadan çıkarken arkasından bağırdı Changbin. Gülümsemeye devam ederken derin bir nefes vererek arkasına yaslandı. Her şey güzel olacaktı.
🔹🔹🔹🔹🔹
"Hyung! Jisung hyung önüme geçip duruyor!"
"Jisung! Jeongin'i rahat bırak! MINHO KEDİNİ HYUNJIN'DEN UZAK TUT TANRIM!"
Changbin kocaman gülümseyerek Chan ve Woojin'in yaşanan kaosu durdurmaya çalışmasını izliyordu. Jisung, Jeongin'i bırakarak Changbin'in yanına oturduğunda Felix filmi seçiyordu.
Chan Felix'e mesaj attığında Felix Woojin'i de çağıracağını ve Woojin'in kendisiyle birlikte bir kaç kişiyi daha getireceğini söylemişti. Chan bunu kabul ederken böyle bir kaos yaşanacağını tahmin bile etmemişti.
Yanında oturan Changbin'i dürttü Jisung yavaşça. "Hyung. Onu bir daha üzmeyeceksin değil mi?" Jisung'un sorusuyla gözlerini sarışından çekip yanında oturan gence döndü.
"Hayır. Asla. Ama eğer olur da üzersem... Beni bir daha onun yanına yaklaştırmayın olur mu? Ne yaparsam yapayım uzak tutun beni ondan." Jisung cevap veremeden televizyondan filmin başladığını haber veren ses geldi.
Changbin filme, düşüncelerine, o kadar çok odaklanmıştı ki Jisung'un Felix odadan çıkınca yerini değiştirdiğini, Felix'in geri gelince yer bulamadığı için ve Changbin'in yanına oturmak istemediği için -Changbin'in düşüncesi buydu- yere oturduğunu uzunca bir süre sonra fark etmişti.
Sarışının yerde oturduğunu görünce sessizce yerinden kalkıp odadan ayrıldı. Arkadaş olacaklarını söylemişlerdi ama küçük olan hazır hissetmiyorsa Changbin onu zorlayamazdı.
Uzunca bir süre yatağında uzanarak düşüncelerinde kaybolan Changbin evin saçma bir şekilde sessiz olduğunu hissedince salona gitti yavaşça.
Bütün arkadaşlarının uyuduğunu ve filmin oynamaya devam ettiğini görünce gülmeden edemedi. Filmi kapatıp yavaşça kendisi çıktıktan sonra kanepeye yerleşen küçüğe yaklaştı.
Küçüğün uyanmayacağından emin olduktan sonra hafifçe onu kanepeden kaldırıp yatağına götürdü ve yatağına yatırdı Changbin. Hava sıcak olduğu için üstünü iyice örtmemeye karar vererek biraz saçıyla oynadı ve en üst katta oturmalarının avantajını kullanarak terasa çıktı.
Yıllardır terasta bulunan ve her anlarında orada olan eski, yıpranmış kanepeye uzandı. Yıldızlara bakarken Felix ile eskisi gibi olmalarını diledi Changbin. Derin bir uykuya çekilirken fark etmediği kayan yıldız Changbin'e istediğini verecek miydi?
SKZ'in comeback yapması şerefine yeni bölüm🎉🎉
Bir de nasıl ilerlediğine dair düşüncelerinizi yazarsanız sevinirim👉🏻👈🏻
Sizi seviyorum💕💕💕