"Lee Felix. Benimle evlenir misin?"
"N-ne? Ch-changbin hyung s-sen ciddi misin?" Felix ağlamasını durduramazken konuşmaya çalışmıştı.
"Ciddiyim bebeğim. Seni bir daha bırakmak istemiyorum. Benden uzak kalmana dayanamıyorum. Bu kadar yıl boyunca sadece seni sevdim ben Felix. Bundan sonra da seni sevmek istiyorum. Ne diyorsun?"
"Aman tanrım, hyung... Evet... Evet." Changbin kutudaki yüzüğü çıkartarak Felix'in parmağına taktığında Felix hala ağlıyordu.
"Hey... Ağlama. Neden ağlıyorsun ki?"
"H-hyung. Rüya değil bu değil mi?"
"Değil meleğim. Rüya değil." Felix kollarını hızla Changbin'in boynuna sarıp ağlamaya devam etmişti. Kendini durduramıyordu. Changbin hafifçe Felix'in boynunu öpüp küçüğün sırtını okşamaya başladı.
"Yeni aklıma geldi!" Felix hızla gözlerini silerek geri çekildiğinde Changbin neye uğradını şaşırdı. "Ben burayı rüyamda gördüm! Geldiğimizden beri tanıdık geliyordu ama çıkartamamıştım. Senin odanda kaldığım geceyi hatırlıyorsun değil mi? Bana sarılmıştın? Ben o gün de kabus gördüm ama sonu diğerleri gibi bitmedi. Sonunda seninle burada duruyorduk. Az önceki gibi!"
Changbin kahkaha atarak karşısında duran küçüğe tekrar sarıldı ve saçını okşamaya başladı."Ama şimdi onların hepsi geçti bebeğim. Artık yeni bir hayatımız olacak. Anlaştık mı?"
"Anlaştık hyung."
"Gel şimdi. Sana göstermem gereken bir şey daha var." Felix'in elini tutup onu peşinden sürüklemeye başladı Changbin.
"Hyung nereye?"
"Süpriz dedim!"
Bir süre yürüdükten sonra Changbin'in aniden durup önüne geçmesiyle afalladı Felix. "Felix... Seni gerçekten seviyorum, seninle bir ömür geçirmek istiyorum ama diğerlerini de bırakmak istemiyorum. Bu yüzden kararı sana bırakmak istedim. İstersen diğerleriyle birlikte kalırız. İztemezsen de..." Konuşmaya devam etmeden önce Felix'in önünden çekilip arkasındaki ahşap evi ortaya çıkarttı Changbin. "Birlikte sonsuza kadar bu evde yaşayabiliriz."
"Hyung..."
"Sana baskı yapmak istemiyorum. Ben sadece fazla kararsızım ve sen neyi istersen onu kabul edeceğim. Tamam mı?"
"Onlarla kalalım." Changbin kafası karışmış bir şekilde Felix'in gözlerine bakarken Felix, Changbin'in diğer elini de tutmuştu.
"Huh?"
"Diğerleriyle kalalım hyung. Baş başa kalmak istediğimizde buraya geliriz. Olur mu?"
"Sen nasıl istersen Lixie." Changbin gülümseyerek sevgilisinin gözlerine baktıktan sonra usulca alnını öpüp sarılmaya devam etti.
🔹🔹🔹🔹🔹
Sabah herkes uyurken eve girmişti Felix ve Changbin. Sessizce üst kata çıktıklarında Changbin Felix'in kulağına fısıldadı.
"Yüzüğü şimdi görmelerine izin vermeyelim tamam mı? Akşam söyleriz." Felix başını sallarken Changbin tekrar alnını öpüp odasına girmişti.
Felix kendi odasına girdiğinde Jeongin'in onu yatağında kollarını göğsünde kavuşturmuş bir şekilde beklediğini görmeyi düşünmemişti.