Selam yaralı kafa Potter,
Quidditch maçında kolyeyi taktığını gördüm, inan maçı bakanın loncasında izlemişim ya da hiç izlememişim benim için hiç bir önemi yoktu. Ayrıca gerçekten sanki böyle bir şey hiç yaşanmamış gibi yine birbirimize laf atmalarımız ve babamın yine s*k*m sonik konuşmaları vs olması beni çok rahatlattı. Bu yüzden teşekkür etmek istedim. Aslında öyle ki şu an Dumbledore'un Ateş Kadehi zımbırtısıyla ilgili hiç bir şey umrumda değil.
- Seni Seven Malfoy
*
Harry bir yandan Dumbledore'u dinlemeye çalışırken bir yandan da nedensizce Draco'yu gözlemiyordu. Küçük kolye kazağının altında saklanmış bir şekilde dururken Harry onu neden takıyordu bilmiyordu. Sonuçta Draco hala onlara hava atmaya çalışan şımarık zübbe bir çocuktu. Yine de Harry nedensizce kendisini kolyeyle daha iyi hissediyordu.
Onu düşüncelerinden ayıran büyük salona dans ederek giren kızlar ve oğlanlar olmuştu.
"Harry sen iyi misin?" dedi Ron dalgın arkadaşına doğru. Harry sadece kafasını sallamakla yetindi.
*
Harry Dumbledore'un odasından çıktığında kendini aptal gibi hissediyordu. Kadehe ismini kendisini koymamıştı kaldı ki zaten istese de koyamazdı çünkü reşit değildi. Ancak hiç kimse en yakın arkadaşları bile kendisine inanmıyordu ki kendisini Cedric'e karşı da mahçup hissetmeye çoktan başlamıştı.
Gryffindor yatakhanesine doğru yürürken bir anda bir odanın içine doğru çekildi. Direkt asasına davrandığı sırada karşısında mavi gri karışımı gözleri gördü.
"Amacın ne Malfoy?" dedi asasını geri yerine koyarken.
"Asıl senin amacın ne Potter?! Daha dördüncü sınıfta kendi ismini ateş kadehine atmakta ne demek?!" Harry kaşlarını çattı.
"İster inan ister inanma ama kadehe ismimi ben atmadım Malfoy!"
"Bakan ne dedi?" dedi Draco daha sakin bir sesle.
"Yarışmaya katılmak zorunda olduğumu" Draco sinirle yerde duran sandalyeye bir tekme attı. Harry hafifçe geri gitti.
"Ölmemeye çalış" diyerek çıktı odadan Draco. Harry tüm bu olan bitene anlam veremiyordu. Bu çocuk neyin peşindeydi ve ne yapmaya çalışıyordu? O da sandalyeye sinirle bir kez vurdu ve odadan çıktı.
*
Harry, Hagrid'en öğrendiği bilgiyi Cedric'e söylemek için bahçeye çıkan koridorda yürürken herkesin kendisini aşağılayan rozetler taktığını görüyordu ve herkes onunla alay ediyordu. Yine de bunu önemsememeye çalıştı.
"Biraz konuşabilir miyiz?" dedi arkadaşının kucağına yatan Cedric'e doğru. Cedric ise doğrulup onunla birlikte biraz yürüdü.
"İlk görevimiz, ejderhalar"
Bu sırada Draco nedensizce gelen kıskançlık akımıyla bir ağaca çıkmış ve onları oradan izliyordu. Hatta Cedric gitmeden önce Harry'e eğilip bir şeyler söylediğinde Draco kendisinin Gryffindor kırmızısı olduğuna yemin edebilirdi.
Bir süre daha onu izlemeye devam etti, Ron'la kavga ettiğini gördükten sonra onun kendisine sataşarak biraz rahatlayacağını düşünmüştü.
"Neden gerginsin Potter? Babamla bahse girdik. Turnuvada on dakika dayanabilir dedim" Draco ağaçtan aşağıya atlamıştı.
"Babama göre ancak beş dakika dayanabilirmişsin" diyip güldü Draco ancak Harry kendisine doğru sinirle gelerek kendisini göğüsünden itti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
How Do You Love Someone? || Drarry
Fanfic*Tamamlandı* Ben herkesin ve ne yazık ki senin tanıdığın Draco değilim Harry, belki de en çok bunu bilmeni isterdim. Biraz günlük biraz zaman akışı.... BU HİKAYE MPREG, AÇIKLAMA YAPMAKTAN YORULDUM!