1 Hafta Sonra
Harry, Cedric öldüğünden beri yani iki gündür Draco'yu görmezden geliyordu ve bu olayın patlaması iki misafir okulunda uğurlama gününde oldu.
"Bu kadar yeter" dedi Draco sesli bir şekilde asasını kaldırarak Harry ile kendisini içine alan bir sessizlik duvarı inşa etti. Herkes onları görebiliyor ama duyamıyordu .
"Neler oluyor?" dedi sakin kalmaya çalışarak.
"Sadece artık seninle görüşmek istemiyorum" Draco derince yutkunmak zorunda kaldı.
"Ama neden?" Harry hiddetle ona doğru döndü.
"Çünkü senin baban bir ölüm yiyen! Senin babanın inandığı kişi benim tüm ailemi öldürdü! Beni öldürmek içinde elinden geleni yapıyor! Sen, babana hiç bir zaman karşı gelemeyen sen bir kaç yıl sonra baban seni de kendisi gibi yapmak istediğinde ne yapacaksın Draco Malfoy?! Ben söyleyeyim! Karşımda durup benim ölmem için elinden geleni yapan pisliklerden biri olacaksın!" Harry bağırmaktan nefes nefese kaldığında Draco da artık ona güzel bakışlarla bakmıyordu. Etraftakiler ise konuştuklarını duyamasa da ikisini izliyordu.
"Öyle mi sanıyorsun gerçekten?! Sen sevgiyi bu kadar basite indirgemişsen bu senin problemin Potter benim değil! Evet babamın ne olduğunu ve ideallerini biliyorum ve evet babama karşı gelemiyorum çünkü benim seçme şansım yok! Ama ben sana zarar gelmemesi için elimden geleni yaptım hep! Sana Dobby'i gönderenin kim olduğunu sanıyorsun?! Babam mı annem mi?! Babamın neler yapacağını biliyordum! Bu yüzden sırf zarar görme diye sana Dobby'i gönderdim, seni okuldan uzak tutabilir belki diye?! Ne yazık ki tutamadı! Seni Diagon Yolu'nda ki kitapçı da gördüğüm zamanı hatırlıyor musun?! Bir kitabın sayfasını yırtıyordum ve hatta sen bana cinayet işliyormuşum gibi bakıyordun?! Hermione taşlaştığı zaman o sayfayı onun eline ben koydum ki neyle karşı karşıya olduğunu bil ve ona göre hareket et!" Draco derin bir nefes aldığında Harry çoktan söylediği her şey ve düşündükleri için pişman olmuştu.
"Bundan bir hafta önce bir şeyleri yaşadığımızda güven problemlerini aşabileceğimize inanmıştım ama her neyse kime ne anlatıyorsam gerçi değil mi? Ben zaten Lucius Malfoy'un oğluyum" Draco aniden perdeyi kaldırıp bahçeden binaya doğru koşmaya başladı. Ağladığını kimsenin görmesini istemezdi.
Draco hızla önce binasına ardından odasına girerken Harry'i onun peşinden gitmekten alıkoyan Crabbe olmuştu.
"Ne konuştunuz bilmiyorum ama dışarıdan bakılınca bile çok şiddetli bir kavga olduğu açıktı. Bırak biraz düşünsün" Harry bunu onaylamak zorunda kalmıştı.
*
"Draco"
"Git başımdan Harry" Harry derin bir nefes aldı trene binmeden önce onun kolundan tutup kendisine doğru çevirmişti.
"Lütfen sadece dinle tamam mı?" Draco herhangi bir şey demese de ya da mimik oynatmasa bile en azından yürümeye devam etmemişti.
"Ben, söylediğim her şey için özür dilerim. Büyük aptallık ettim bunu biliyorum. Lütfen sende beni anlamaya çalış, ben hiç iyi değildim ve saçmaladım sadece." bir nefes alıp omuzlarını düşürdü Harry.
"Yaz tatiline giriyoruz. Üç ay konuşamayacağız, en azından ben sana ulaşamayacağım. Beni affetmesen bile son kez sarılmama izin verir misin?" Draco yutkundu, Harry karşısında bu kadar savunmasız dururken ona hayır demek zordu.
"Lütfen" dedi Harry, Draco cevap vermemişti çünkü.
"Gel buraya aptal" dedi Draco ve sevgilisini kendine doğru çekerek ona sıkı sıkı sarıldı.
"Teşekkür ederim" diye fısıldadı Harry.
"Seni affediyorum Potter ancak lütfen bir dahaki sefere karşında kim olursa olsun onun sadece akrabam olduğunu ben olmadığımı unutma" Harry sadece kafasını sallayıp sevdiğinden ayrıldı. Draco onun elinden tutarak bindi trene.
"Sanırım tüm kompartmanlar dolu" dedi.
"Bizimkinin dolu olduğunu sanmıyorum" diyerek gülümsedi Harry ve iki kompartman sonrasını gösterdi.
"Beni isteyecek-"
"Draco neden sadece yürümüyorsun bebeğim?" Draco bir iç çekti ve yürümeye devam etti ancak kompartmanın önüne geldiğinde Harry sevgilisinin yüzünün şekilden şekle girdiğini gördü.
"Ne oldu?" dedi geride kalan Harry.
"Pekala sana güzel bir şaka yapacağım" Harry kaşlarını kaldırdı.
"Şu an Crabbe, Goyle, Pansy, Blaise, Ron ve Hermione bana bakıyor" Harry bavulu kenara çekerek küçük camdan içeri baktı.
"Neler olduğu hakkında bir fikrin var mı?" dedi içerideki herkes kendi en yakın olduğu kişiyle sohbet ediyordu.
"Tek tahminim ikimizi öldürmek için plan yapıyor olmaları" Harry gözlerini devirdi.
"Farkında mısın bilmiyorum ama dört Slytherin iki Gryffindor öğrencisi aynı kompartman da oturmuş sohbet ediyor. Bu pek mümkün bir durum değil" Harry tam ağzını açacakken Draco devam etti.
"Biz sadece birer istisnayız" diyerek kapıyı açtığında herkesin kendilerine bakmasını sağladı. Sağ tarafta sırasıyla Ron, Hermione, Pansy ve Blaise oturuyordu. Sol tarafta cam tarafı boş bırakılmıştı ve Goyle ile Crabbe oturuyordu.
"Sonunda geldiniz" dedi Ron o ikisi kendileri için bırakılan yere geçerken.
"Öyle ki bir ara birbirinizi yemekten treni kaçırdığınızı bile düşündük" dedi Pansy ancak alttan çok güzel bir tekme yedi.
"Biraz uyumak ister misin? Sonuçta Dursley'lerin evine gideceksin ve yaz tatiline girmeden önce güzel bir uykuyu hak ediyorsun" Harry sadece kafasını salladı ve Draco kendini arkaya yasladıktan sonra onun omzuna doğru yattı.
"Draco" dedi sadece onun duyabileceğinden emin olarak. Herkes zaten kendi halinde takılıyordu.
"Efendim?" Harry biraz bekledi ve en sonunda cesaretini topladı.
"Seni seviyorum Draco Malfoy" Draco bunu hiç beklemediği için çok şaşırsa da kafasını bir kaç kez sağa sola sakladıktan sonra cevap verdi.
"Bende seni seviyorum Harry Malfoy"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
How Do You Love Someone? || Drarry
Fanfic*Tamamlandı* Ben herkesin ve ne yazık ki senin tanıdığın Draco değilim Harry, belki de en çok bunu bilmeni isterdim. Biraz günlük biraz zaman akışı.... BU HİKAYE MPREG, AÇIKLAMA YAPMAKTAN YORULDUM!