"Gönül, şunu da götür sofraya kızım." salatayı elime alıyorum ve içeri götürüyorum. Akşam yemeği için bugün ben de mutfakta aktifim. Artık yemek yapmak için de annem beni mutfağa sokuyor, yemek yapmayı öğrenmem gerekiyor çünkü.
Hep birlikte yemek yemek için sofraya oturuyoruz ve yemek yiyoruz. Yemek sırasında babam komik bir şeyler anlatıyor ve hepimiz gülüyoruz. Konu bir şekilde bana geliyor, "E,sen ne yapmayı düşünüyorsun kızım?" diye bir soru yöneltiyor babam bana.
Suyumdan birkaç yudum içiyorum.
"Kpss sınavı sonuçları açıklansın da, ona göre bakacağım." diyorum.
"Sınav ne zaman açıklanacaktı, sen sınava girmemiş miydin?" Bu konuda konuşmak beni daraltıyor artık,"2016 ortaöğretim Kpss sınavına girmiştim, önlisans mezunu olduğum için o artık geçersiz. Zaten iki sene geçerliliği oluyordu" diyorum, "Bu sene önlisans Kpss sınavına girdim, sonuçlar 29 Kasım açıklanıyor baba." Suyumdan içiyorum sonra. "Hele bi' açıklansın bakalım" diyor annem. "Ne zaman tercih yapacaksınız peki?" diye soruyor babam.
"Puanlar açıklanınca" diyorum gülerek. "Bilmiyorum."
Babam da gülüyor ve kardeşim Ebrar'a derslerinin nasıl olduğunu soruyor.
***
Takvimler 30 Kasım'ı gösteriyor sevgili okur. İple çektiğim o gün, dün gelmiş ve yaşanmıştı nihayet. 97 gibi yüksek bir puan almıştım KPSS'den. Dürüst olmak gerekirse; ben bu kadar yüksek puan alacağımı beklemiyordum. Benim tahminim 87 puan civarıydı ama 97 puan gelince de ailecek sevinçten havalara uçmuştuk!
Ebrar sümüklüsü "Oley be! Ablam da para kazanacak artık!" demişti. Gözlerinden çıkan para emojisini sadece ben değil, sevgili babacığım da görmüştü. Ebrar sevinçliydi çünkü kendisine yeni bir para kaynağı daha bulduğunu sanıyordu ama bilmiyordu ki ablası ona değil para, zırnık bile koklatmayacaktı.
Yatağımda uzanmış, tavana bakarak tercih listesi oluşturuyorum kendime. Bu sefer tecrübeliyim sevgili okur. Tercihlerimin hepsine doğuyu yazmayacağım. Aynı hatayı ikinci kez tekrarlamak benim yapacağım bir şey değil.
"Gönül!" annem bana sesleniyor arkadaşlar. Odama gelip çağırmadığına göre, benim ona gitmem gerekiyor. "Efendim anne?" diye bende anneme bağırıyorum belki önemli bir şey değildir ve gitmeme gerek yoktur. Annem cevap vermiyor yine her zamanki gibi. Yatağımın yanındaki klasik,ev kızı terliklerimi (açık mor renginde, üzeri kalpli) giyiyorum ve içeriye gidiyorum. Annem salonda değil, adımlarımı mutfağa yöneltiyorum ve annemi kek çırparken buluyorum.
"Efendim anne?" diyorum. Annem "Geldin mi çocuğum?" diyor. Bu konuda anneme bir şey demek istemiyorum, annem her zaman geldiğimi görmesine rağmen yine de sanki varlığımı teyit etmek istiyor. Aman, neyse işte.
"Marketten maya al da gel çocuğum. Babana demeyi unutmuşum, sabah aldıracaktım." Maya mı? "Misafir mi gelecek anne?" diyorum. "Kız, bugün Rukiye Abla'da sohbet var ya! Giderken elimiz boş gitmeyelim diye poğaça yapayım dedim. Rahmetli anneannemi gördüm dün gece. Çok severdi, hayrına yapıp götüreyim dedim." Kek harcının içine unu ekleyip karıştırıyor annem.
Annem öylece bomboş ayakta dikildiğimi görünce "Hadi annem, bir koşu markete gidip de gel!" diyor. "Ebrar nerede?" diye soruyorum anneme. Annem sanki tuhaf bir şey demişim gibi "Okulda." diyor. "Okulda mı?" diye mırıldanıyorum. Annem "Kızım bugün cuma günü ya hani, kız okula gitti işte!" diyor. "Günleri mi şaşırdın evladım. Hadi oyalanma da git al gel şu mayayı! Saat ikide sohbet. Anca yapar, pişiririz poğaçayı." diyor ve elindeki spatulayı sallayarak git işareti yapıyor. Duvardaki saate bakıyorum, saat 11.57. "Tamam, gidiyorum." diyorum ve "Başka eksik bir şey var mı?" diye anneme soruyorum. "Yok" diyor annem. "Hava soğuk, montunu giymeyi unutma!" diyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönül Kuşum
Romance🐦🕊️ Bu kitap, bendeniz Gönül Kuşum'a ithafen yazılmıştır. Eğer hayatımın bir parçası olmak isterseniz, sayfaları çevirmek için buyurun efendim.