6- Sarışınsa Aptaldır

173 10 0
                                    

Yılın ilk karı nihayet yağdı sevgili okur. Yatağımın içinde büzüşmüş bir şekilde camdan dışarıyı izlerken paylaşıyorum bunu sizinle. Havalar iyice soğudu. İnsanın yatağından çıkası gelmiyor. Öğrenciyken kışın bu havada okula gidesim gelmezdi, hele uyanıp da sıcacık yataktan kalkmak var ya! Can veriyormuşum gibi hissederdim. 

"Annem çağırıyor seni abla. Anneme bakacakmışsın bi'."

Ebrar'ın neden bugün okulda olmadığını soracak olursanız eğer, yoğun kar yağışı nedeniyle yolların kapanması yüzünden, eğitime iki günlük ara verildi. Şanslı velet.  

"Tamam."

Ayağıma geçirdiğim ev kızı terliğimi sürüye sürüye içeriye gidiyorum. Annemi televizyon izlerken buluyorum, " Gel kızım Gönül, şu tabağı Neriman teyzene götürüver." isyan edecek oluyorum, "Ebrar götürsün, bu havada hiçbir yere gidemem." diyorum.

Annem sabır çekerek havaya bakıyor, ardından bana dönüyor; " Ebrar götüremez, ders çalışıyor kız. Hadi kızım, götür şunu. Bir kere de itiraz edip, söylenmeden yap!"

Üstüme iyilik sağlık! Tövbe estağfurullah. "Anne ne söylüyorsun sen? Ne zaman itiraz ettim ya?!" esefle başımı iki yana sallıyorum ve masanın üstünden tabağı bir hışımla alıyorum. 

Söylenmeymiş!

Ne zaman söylendiğimi gördün?!

Ayağıma dışarı terliğini giydiğim gibi soluğu Neriman teyzede alıyorum. "Annem size kek gönderdi." diyorum. Neriman teyze teşekkür edip beni içeri davet ediyor, teşekkür edip eve geri dönmem gerektiğini söylüyorum. "Annene selam söyle kızım." diyor Neriman teyze. "Başüstüne, Aleykümselam." deyip eve geri döneceğim zaman Neriman teyze, "Dur tabağınızı boşaltıp da vereyim." diyor. Gerek olmadığını, sonra verebileceğini söylüyorum ama beni dinlemiyor ve içeri davet ediyor.

Birlikte mutfağa gidiyoruz, sandalyeye oturuyorum. Neriman teyze raftan aldığı beyaz porselen bir tabağın içine havuçlu kekleri boşaltıyor. "Benim de görümcem gelecek bugün bir ara. Serkan'ın annesi."  Bilhassa Serkan'ı vurgulaması gözümden kaçmıyor. Ben bir şey demeyince devam ediyor, "Deli Çiçek ve Hayri'nin boşalttıkları daireyi bizimkiler satın aldı. Serkan'a aldık daha doğrusu." Bana bakıyor, "Serkan aldı yani." Eee, ne yapayım yani?

"Hastaneye burası daha yakın ya, Serkan için zor oluyordu öyle eve gitmesi. Zaten baba evi Muğla'da, burada üniversite okurken tuttuğu evde kalıyordu çocuğum. Sözleşmesi de bitmiş, bende kalıyordu birkaç gündür. Deli Hayri'ler de evi boşaltınca fırsat bu fırsat dedik. O yüzden burayı aldık, bana da yakın hem. Böylece annesinin de aklı kalmamış olacak."

"Hayırlı olsun." diyorum gülümseyerek. Sıkıntı basıyor beni, Neriman teyze beni daraltıyor. "Sağ ol kızım." deyip konuşmaya devam ediyor. Tabağı boşaltıp yıkamasına rağmen bana vermiyor ve Türk kahvesi yapıyor. Karşılıklı kahve içerken buluyorum kendimi.

Emanet oturduğumu görmemiş gibi davranmakta Neriman teyze, ben gitmekle ilgili bir şey söylemeye başladığım anda lafı çevirip, beni bu çiçekli mutfak sandalyesine çivilemiş durumunda. 

"Fincanını da kapat yavrum." diyor kahvemin bittiğini görünce.  Ben tam "Gerek yok, batıl batıl şeyler bunlar" diyorum ama beni dinlemeyip zorla bana kapattırıyor. Yerimde rahatsızlıkla kıpırdanıyorum, kapı çalınca bakmaya gidiyor Neriman teyze. Sonra beni içeriye, salona çağırıyor. Annem  beni aramaya geldiğini söylüyor ama bana hiç mi hiç inandırıcı gelmiyor. Neriman teyze ile bir olmuşlar, bana oyun oynuyorlar. Hey gidi hey! Yer miyim ben bu numaraları  sayın okur?!

YEMEM.

Nitekim yemiyorum da!

Ne kadar çok,  'Yok sana kısmet var.',  'Yok adında S harfi var.' diye sallasalar da, her seferinde başka bir şey söyleyerek onları geri püskürtüyorum. Siz giderken ben dönüyordum hanımlar!

Ne hikmetse Atanmış Paramedik Serkan'ın annesi, Neriman teyzenin görümcesi Çiğdem hanım da çıkageliyor.

Kendimi mutfakta herkese Türk kahvesi yaparken buluyorum, annelerin işi. Ebrar da geldiğinde herkes tam oluyor.

Tamam, Serkan gelmedi henüz. O da gelsin, tam olacak!

Kahveleri yapıp içeri gidiyorum ve herkese servis ediyorum. Annemle Çiğdem teyze sohbet ediyorlar.

Ne tesadüf, ikisinin de yaşları birbirine yakın çocukları var(!)

Kocaları işyerinden yakın arkadaş! 

Şaka yapıyorsun, üstelik komşu oldular!

Ne çok da ortak noktamız varmış böyle!!! 

Şuraya göz deviren bir Gönül Kuşum çizelim efendim. 

Hadi çok şaşıracağınız bir şey daha söyleyeyim; Serkan'la aynı meslek yüksekokulunda, aynı katta ama farklı sınıflarda okulu okumuşuz. Sadece bir sene birlikte okumuşuz ama. Serkan son sınıfmış, yani ikinci sınıfken; benim ilk senemmiş. Ama bu süreçte illaki de birbirimizi görmüşüzdür canım.(!)

Ha bu arada, Serkan da buraya geldi ve kadro tamamlandı.

Bir kek mevzusu nelere kadir aman Ya Rabbbi!

Ben tesadüfe inanmam; tevafuğa inanırım ama annemlerin yaptıkları tamamen planlı. Bu düştüğüm durumdan epey rahatsız olduğum için, annemden  anahtarı alıp Ebrar'la eve dönüyoruz erkenden. Annem otursun dursun.

***

"Annem seni evlendirecek." diyor Ebrar.

"Farkındayım, ama ben istemiyorum." diyorum.

"Olsun, annem seni evlendirecek." ters ters Ebrar'a bakıyorum, "Çok istiyorsan sen evlen." diyorum Ebrar'a.

"Ben daha küçüğüm, ama annem seni evlendirecek." Ebrar'ın ısrarla aynı şeyleri söylemesi canımı sıkıyor, duymak istemiyorum.

"Ölmek mi istiyorsun Ebrar?" diyorum soğukkanlılıkla.

"Hayır, ama annem se-" yastığı fırlatıyorum ." Anladım sus be." 

Zaten izlemekten bir şey anlamadığım televizyonun başından kalkıp odama gidiyorum. Kendimi kandırılmış hissediyorum. Anneme kırgınım. Böyle ucuz numaralar yapması beni çok üzüyor, kendimi kandırılmış ve aşağılanmış hissediyorum.

Hadi elalem yapar yakıştırır da sen niye onlara uyuyorsun? Benim kızım küçük, daha evlenmeyi düşünmüyor diyemiyor musun? Beni hiç mi tanımıyorsun?

Buruk bir şekilde yatağıma yatıyorum ve arkamı kapıya dönerek yorganı başımın üstüne çekiyorum.

***

Babam eve geldiğinde akşam yemeğini yiyoruz sessizce. Annemle konuşmuyorum, babam da farkında oluyor ama bir şey demiyor.

"Ebrar sofrayı topla." diyor annem. Ben de Ebrar'a yardım etmek için harekete geçiyorum ama annem tarafından engelleniyorum, "Sen de mutfağa gel, Türk kahvesi yapalım." diyor. Bu annemin dilinde 'Seninle konuşacağız küçük hanım' demek. Anneme çok kırgınım, şuan konuşmak istediğimi de sanmıyorum. Bu yüzden, "Ben yatıyorum o zaman. Size iyi geceler." diyorum. 

Pijamalarımı giyiyorum ve erkenden yatıp uyku moduna giriyorum. Anneme küsmüştüm. Bütün bu huysuzluğum bu yüzdendi. Ve ben birine küsmüşsem, erkenden uyurdum ama bu sefer uyuyamıyorum ve yatağın içinde dönüp duruyorum.

Konuşmak bu kadar zor mu?

Serkan'la görüşmek isteyip istemediğimi sormak, bu kadar zor mu? Ne yani, böyle Ali Cengiz oyunları çevirdiklerinde anlamayacak mıyım ben? Bu kadar salak mıyım? Beni böyle mi görüyorlar gerçekten? Dışarıdan bakılınca saf salak mı görünüyorum?  Sarışınsa aptaldır mantığımı güdüyorlar?

Yazıklar olsun.

Anneme çok kırılmıştım.

27.05.2020

Gönül KuşumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin