Ölüm Bir Başlangıçtır...

241 10 0
                                    

Çok güzel bir yerde bırakmıştım. Şimdi kaldığım yerden devam etmeye geldim, bakalım Alp nasıl ölmemiş?

"En kara gecenin de sabahı olur." William Shakespeare

    Alp kapanın önünde bir bana bir Mete'ye bakıyordu. "Sevgilim derken," dedi Alp Mete'ye bakarken. "Evet sevgilim. Ne oldu kıskandın mı kayınço?" dedi Mete gülerek. Kıkırdadığım sırada Alp boğazını temizledi, daha içeri girmemiştik. Alp'i kolundan tutup içeri çektim. "Geç otur. İçeride bana nasıl ölmediğini neden öldü dediklerini ve beni bu zamana kadar neden aramadığını konuşacağız." deyip koluna çimdik attım. Mete o sırada mutfaktan elinde tepsiyle salona geldi. *Sen ne ara gidip kahve yaptın ya yerim seni* İç sesimle büyük bir kavganın ardından konuşmak için ağzımı açtım. "Alp sen nasıl ölmedin, bana senin öldüğünü söylediler." dedim. Alp mahçup bir bakış attıktan sonra söze girdi. "Abla ben de senin gibi özelim. Ben bir büyücüyüm. Annem, babam ve senden gizli bana hamileyken de büyü yaptırmış aynı kadına. Sonra bende büyücü olarak doğmuşum ben doğduğum zamandan beri istediğim büyüyü yapabiliyorum. Normal de büyücüler öğrenerek büyü yaparlar ama ben düşündüğüm sürece yapabiliyorum. Ben büyü yaparak kurtuldum sana da öldüğümü söylemelerinin sebebi ise gerçekten ölmüş olmamdı. Ben..ben daha üç dört gün önce mezardan çıktım. Yani dirildim gibi bir şey. Ben büyücüyüm tamam büyü yaparak kurtardım kendimi ama sen sen nasıl kurtuldun abla." dediğinde Mete de bende ağzımız bir karış açık Alp'e bakıyorduk. "Alp. Alp sen ne diyorsun nasıl ya." dedim. "Bak başından her şeyi anlatacağım ama şimdi sana soracağım soruyu cevaplaman lazım. Alp sen bizi nasıl buldun?" dedi Mete. "Önce anlatın sonra sorularınızı seve seve cevaplarım enişte." deyip gülümsedi. Ben ve Mete birbirimize bakıp gülümsedik. Mete bana kaş göz yapınca anlatmaya başlamam gerektiğini anladım.

    Bütün olayları, arkadaşlarımı anlattıktan sonra Alp Mete'nin sorularını cevapladı. "Alp gel ben sana bir oda veriyim." dediğim de şaşkın gözlerle bana baktı. "Abla bir odayı derken. Nasıl yani bütün odalar da yatak var mı?" dediğinde kafamı salladım. O da ne kadar anlamasa da kafasını salladı. Alp'i odasına yerleştirdikten sonra Mete'nin yanına, yatak odasına gittim. Üstümü değiştirirken, "Mete, sence Alp buraya uyum sağlayabilir mi? Sonuçta bir, bir buçuk yıl gibi bir süre boyunca toprak altın da kalmış. Tamam çok değil ama Antalya da yaşıyorduk biz. Kalkmış mezardan çıktığı gibi beni aramış ve İzmir'e gelmiş. Sence yapabilir mi?" dedim. Yatağa yanına uzanıp sıkı sıkı sarıldım. "Hadi uyu düşünme!" deyip benim gibi sıkı sıkı sarıldı bana.

    Sabah aşağıdan gelen gülüşme sesleri ile uyandım. Telefonumu elime alıp saate baktığımda saatin ona geldiğini görünce hızlı bir şekilde aşağı inmeye başladım. Ben aşağı indikçe konuşma sesleri de netleşmeye başladı. Konuşanlar Mete ve Alp'ti. "Alp kafanı kırdırtma bana. Anka uyanacak şimdi anırma." dediğinde sessizce kıkırdadım. Mutfak kapısında olmama rağmen ikisi de birbirlerine laf atmaya çalıştığı için beni görmemişlerdi. İki yakışıklı mutfakta sizin için kahvaltı hazırlıyor ne yaparsınız, ben ölüyorum. "Uyansa ne olur bu kadar korkma ablamdan." dedi. "Alp ablandan korkmalısın, çünkü ben çok korkuyorum. Bir bakışıyla dağları devirir o. Kadınım benim." dediğinde "Adamım benim." diyerek içeri girdim. Alp bizim bu halimize kıkırdarken ben Mete'nin boynuna kollarımı doluyordum. "Siz çok tatlı olmuşsunuz. Allah ayırmasın ne deyim." dediğinde ikimiz de kahkaha attık.

    Alp, ben ve Mete beraber okula giderken ben Mete'nin ne ara Alp'in kaydını yaptırdığını merak ediyordum. Alp, Mete sayesinde bizim okulda dokuzuncu sınıf olarak okuyacaktı. Okulun bahçesine girdiğimizde bizim grup her zaman oturduğumuz çardakta oturuyordu. Bizi görünce el sallayan Hazar, Alp'in kolunu benim omzuma atmasıyla elini indirdi. Bütün grup bize garip garip bakıyordu. *Ya ben olsam ben de garip garip bakardım. Yanında sevgilin, diğer yanında elini omzuna atan yakışıklı bir çocuk.* Evet kabul yakışıklı ama o benim kardeşim, ayrıca bizden küçük. *Küçük küçük ama Mete'den biraz kısa hiç küçük gibi durmuyor.* Onu bende fark ettim, bu çocuk ölmüştü. Nasıl uzadı anlamıyorum. Evrim geçirmiş. *Bence de ama bu şimdi tartışılacak konu değil önüne bak.* İç sesimin uyarısıyla önüme baktığımda neredeyse çardağa yaklaşmıştık. Hazar, Mete'ye bakıp "Umarım mantıklı bir açıklaması vardır bunun." deyip kaş göz hareketleriyle bizi gösterdi. Mete bir omzuma bir de Alp'in koluna baktı. "İndir lan elini küçük." dedi Alp'e bakarak. Ben kahkaha atarken Mete, Alp'in eline vurdu. "Ya siz sabah evde böyle değildiniz. Bana kahvaltı hazırlarken iki kardeş gibiydiniz. Nereden çıktı bu?" deyip kahkaha atmaya devam ettim. "Bu sabah konusu kapandı." kulağıma eğilerek "Ben sana dün geceyi hatırlatıyor muyum?" dedi. Ben kızarırken Alp, Mete'nin koluna vurdu. "Neden utandırdın kızı? İstediğini almışsın işte." dediğinde ikisi de kahkaha attı. Parmak uçlarımda yükselip ikisinde kulağını tuttuğum gibi sıkıca kavradım. "Bir sen bizim yaptıklarımızın hepsini Alp' yetiştirecek misin?" dedim Mete'ye bakarak. "İki sen bizim yaptığımız her şeyi Mete'den dinleyecek misin?" dedim Alp' bakarak. İkisi de cevap vermeyince kulaklarını daha çok sıkıp, "Cevap." dedim. İkisi de aynı anda "Hayır yapmayacağız." dediğinde bütün grup kahkaha attı. kulaklarını bırakmam üzerine serbest kalan iki yakışıklıdan sevgili sıfatına sahip olanı ellerimi arkamdan tutup kıpırdamama engel oldu. Bu sırada Alp ellerini uzatıp beni gıdıklamak için harekete geçti, ama eline tekme atıp bacağına vurdum. Yere eğilmek zorunda kaldığında sırtına basıp Mete'nin kollarından kurtuldum. Mete'ye döndüğümde Alp yeni yeni kalkıyordu. Mete de grubun diğer üyeleri gibi bana dik dik bakarken. Alp 'işte benim ablam' der gibi bakıyordu. Alp Mete'ye bakıp "Bu kadar şaşırma enişte 'Sevgili Ablam' hep böyleydi." dedi, sevgili ablam kısmında tırnak işareti yaparak. Meriç "Sevgili ablam derken." dedi. "Bu benim öldüğünü sandığım kardeşim Alp" deyip, bütün olayı baştan sona attım.

    İlk derse geçtiğimiz de hoca bana takık olduğu için yerimi değiştirmişti. Teneffüste Mete'nin yanına yayılıp onun deyimiyle 'kanatlarının altına girdim'. İçeri Alp beraberinde bir kızla girince hepimiz şaşkın şaşkın Alp'e bakıyorduk. Mete "Hemen söylüyorsun nasıl bu kadar hızlı kız buldun. Ben okulun veliahtıyım, ama ablanı bu kadar hızlı kapamadım." dediğinde karnına dirseğimi geçirip hafifçe kıkırdadım. "Mete ben sen değilim canım. Bu Felicia bizim gibi özel biri ve gücüne inanamayacaksınız. Auraları görebiliyor. Biraz konuştum ve siz Çetinle konuşurken sizi yardım etmesi konusunda ikna ettim. Sorduğunuz sorulara yanlış cevap verirse yani yalan söylerse aurasının rengi değişiyor, ve Felicia bunu görebiliyor. Kısacası siz Çetin'le konuşurken aurasının rengine bakıp bizi işaret verecek." dediğinde hepimiz ağzı açık bir şekilde bir Alp'e bir de Felica'ya bakıyorduk. Aras "Peki tamam ama Çetin'i bizimle konuşmaya nasıl ikna edeceğiz." dedi. "O da çok kolay onu bana bırakın." dedi, ve arkasını döndü. O sırada Çetin sınıfa girdi. Alp, Çetin'in karşısına geçip elini uzatınca Çetin dona kaldı. "Sen... sen yaşıyorsun, ama nasıl?" dediğinde hepimiz pür dikkat Alp'e bakıyorduk. "Evet yaşıyorum. Şimdi sen de yaşadığına göre bizim sorduğumuz bütün sorulara cevap vereceksin dimi Çetin." dediğinde Çetin'in gözlerinin rengi değişti. "Evet tabi ki sizin sorduğunuz soruları cevaplarım." dediğinde hepimiz donakaldık. Çetin'in göz rengi eski halini alırken hepimiz Alp'e bakıyorduk. "Sorun hadi ne soracaksanız." deyip Çetini karışımıza oturttu. Mete ilk soruyu sormak için hazırlanmıştı ki arkadan bir ses geldi. "Mete, yanında ki kızın yakın akraban olduğunu ve bu yüzden yakın oturduğunu söyle. Beni aldatıyor olamazsın değil mi?" dediğinde bizim erkekler hariç herkes ağzı açık bir şekilde karşımızdaki harikulade kıza bakıyorlardı. Peki asıl konu bu muydu? Hayır. Bu kız kimdi, ve Mete'nin bu kızla ne alakası vardı? Tek konu buydu.

Acaba Mete'nin bu kızla alakası ne olabilir. ACABA BU KIZ KİM.

-Gitme sensiz yapamam, bir şey var seni bana beni sana bağlayan. Aşkım bensiz yapama, biri var senin için deli gibi ağlayan.-

"Güzellik bedenimizin bir eseri değil, ruhumuz dışa vurumudur." 

Zümrüdü ANKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin