"Huzuru koklasam Ege'de" Gripin
"Mete bu kız kim sana mı sormalıyım yoksa gidip kendi yöntemlerimle kıza mı sormalıyım?" dedim Mete'ye kötü bakışlar atarak. "O kız bana takık biri dört yıldır beni sevgilisi sanıyor." dediğin de büyük bir kahkaha attım. Herkes bana delirmişim gibi bakarken ben de artık ufaktan kafayı yediğimi düşünüyordum. Ayağa kalktığım gibi hızımı arttırıp kızın yanına gittim. Kız bir anda beni karşısında gördüğün de afalladı. Elimi uzatarak "Ben Anka, Mete'nin kız arkadaşıyım." dediğimde kız elini havaya kaldırıp yanağıma hafif sayılamayacak derecede hızlı bir tokat attı. Bizimkiler ayağa kalktığında elime oturmalarını işaret ettim. Tekrardan kıza dönerek kötü kadın sırıtışı yaptım. "Ah canım yediremedin galiba." dediğimde bu sefer saçımı çekerek "Sen ne diyorsun be Mete sadece benim." diye bağırdı. Bizimkilere bakıp "Siz sakın ama sakın karışmayın." dedim. "Anka ne yapmaya çalışıyorsun sen." dedi Mete. Ona bakıp göz kırptım. Amacımı tabi ki de kimse anlamamıştı. Çünkü benim amacım fazla Anka tarzı bir düşünce olduğu için benden başka kimsenin aklına gelemez. Planım kavgayı onun çıkartmasını sağlamak ama Anka yöntemleriyle. Saçlarımı kızın elinden kurtardıktan sonra adını bilmediğim ve merak etmediğim kıza dönerek. "Sen çok olmaya başladın kızım." dedim kahkaha atarak, iyice psikopata bağlamıştım. Kız bu sefer üstüme yürümeye başladı, ve ben de onun üstüne yürümeye başladım. İlk başta biraz duraksama yaşasa da üstüme gelmeye devam etti. İlk hamleyi onun yapmasını bekliyordum çünkü ben yaparsam kavgayı ben başlatmış olacaktım, ve bunu kimse istemezdi.
Kız elini kaldırıp tam bana vuracakken elini tutup "Bana bir daha vurmaya kalkma Azra." dediğimde kız gözlerini büyüterek bana baktı. "Sen... sen benim ismimi nereden biliyorsun." dediğinde hep yaptığım gibi büyük bir kahkaha attım. *Bu kızı daha önce görmüştüm. Mete'ye garip bir hayranlıkla baktığını gördüğümde küçük bir araştırma yapmıştım. İlk geldiğinde çıkaramadığım kızı yakından gördüğümde o olduğunu anladım. İsmini bilmeye gerek duymuyordum ama araştırma yaparken bulmuştum işte. Ayrıca Azra ismini hiç sevmem.* "Benim büyük güçlerim var." dedim ellerimi hareket ettirerek. Kız büyük bir kahkaha atıp "Sen ne saçmalıyorsun salak salak konuşup sinirimi bozma küçük." dedi. *Zümrüdü Anka'ya küçük dedi küçük.* Artık kafasını kırmak için bir sebebim. Bir büyü gücüne sahip olduğum, ve bu büyü gücünün çok işe yarar olduğunu daha geçen günler de fark ettim, ve bunu kullanmam gerektiğini düşünüyorum. Ellerimi açıp 'büyü' dedim, ve etraftaki büyü gücü olan bütün arkadaşlarımın büyü gücünü çekmeye başladım. Tabi onlar bunu fark etmiyorlardı. Herkes benim ne kadar saçmaladığımı düşünürken, Kayra'dan çektiğim elektrik gücüyle Hazar'ın kontrolünü birleştirip sınıfın içindeki ve koridordaki bütün güvenlik kameralarını etkisiz hale getirdikten sonra kapının kapalı olduğundan emin oldum. Kızın karşısına geçip kanatlarımı çıkardığım da kız bir anda beş altı adım geri kaçtı. "Sen... sen nasıl bir ucubesin böyle." dedikten sonra yalpalayarak sınıftan çıkmaya çalıştı. Tam kapının orada bayılıp kalmasaydı kapıdan çıkabilirdi. Bu sırada Mete benim yanıma gelip normale dönmemi bekledi. Ben normale dönerken sinirli bir şekilde bana bakıyordu. "Şimdi bize bir açıklama yapıyorsun biz neden büyü güçlerimizi kullanamıyoruz." dediğinde ilk olarak kameraları eski haline getirdim ondan sonra ise bütün grubu yanıma topladım. O sırada kız ayılmıştı ve arkadaşları onu götürmeye gelmişti, hepsi kıza garip garip bakıyordu. Büyük ihtimalle anlattıklarına inanmadıkları için bu şekilde bakıyorlardı. Bütün grup etrafıma toplandığında belli bir sıra ile onları çember şeklinde dizdim, ortalarında ben duruyordum. Tam karşımda Mete. Mete'nin sağında Hazal, onun sağında Aras, onun sağında Sahra, onun sağında Rüzgar, onun sağında Damla, onun sağında Meriç, onun sağında Elana, onun sağında Yiğit, onun sağında Kayra, onun sağında ise Hazar duruyordu. Hazar'ın sağında zaten Mete vardı. *Ay altı üstü isim söyleyecektin ne kadar çok 'onun sağında' dedin ya* İç sesim söylenirken onu dinlememeye ve odaklanmaya çalışıyordum. İyice odaklandığım da ellerimi açıp içlerinden duman çıkmasını sağladım. Siyah bir duman aşağı doğru akarken büyü diye mırıldandım. Ellerimde ki duman ilk başta buz mavisi rengini alarak Mete'ye gitti. *Demek hepimizin bir rengi var, çok iyi* Ardından duman her defasında farklı renklere bürünerek hızlı bir şekilde çemberin içinde dolanıp sahiplerini buldu. Duman bittiğinde renkler şu şekildeydi; Mete BUZ MAVİSİ, Hazal KİRLİ BEYAZ, Aras TOPRAK KAHVESİ, Sahra GÜNEŞ SARISI, Rüzgar DUMAN GRİSİ, Damla KEHRİBAR RENGİ, Meriç ŞEHVET KIRMIZISI, Elana GÜL PEMBE, Yiğit GECE MAVİSİ, Kayra SU YEŞİLİ ve son olarak Hazar SÜTLÜ KAHVE.
Ben kendi rengimin ne olduğunu çok merak ederken, bizimkiler çoktan şaşkınlıklarını atmışlardı. "Acaba kendi rengimi nasıl öğrenebilirim." diye bir soru yönelttiğim de ilk Aras ağzını açtı. "İlk olarak nasıl bunu yaptığını bize söylemelisin." dedi Aras. "Etrafımda ki bütün büyü güçlerine odaklanıp 'büyü' diyorum." dediğimde herkes birbirine bakmaya başladı. Mete "O zaman sadece kendi büyü gücüne odaklan ve o şekilde 'büyü' de, belki de kendi büyünle ilgili bir şeyler yapabilirsin." dediğinde kendi büyü gücüme odaklanmaya başlamıştım bile. Bütün büyü gücüme odaklanmam yaklaşık iki dakikamı almış olsa bile başardığımda kendi büyü rengimi öğrenmiş oldum. Hepimiz çıkacak dumanın rengine bakarken benim dışımda her taraftan duman çıkmaya başlayınca bir problem olduğunu zan ettik. Etrafımız tamamen dumanla kaplandığında şu ana kadar görüp görebileceğimiz bütün renkler önümüze serildi. Bütün bu duman olayları bittiğinde kendimi çok bitik hissediyordum. Tam o sırada Meriç "Abi ben kendimi neden bu kadar dinç, enerjik ve güç dolu hissediyorum?" dedi. Benim gözlerim ufaktan kararmaya başlarken son olarak Mete'nin "Anka" diye bağırdığını duydum.
Okulun revirinde gözümü açtığım da ilk olarak Mete'yi gördüm. Endişeli bir şekilde bana bakıyordu. Büyük ihtimalle bayılmıştım, normal de olsa daha iyi olmam gerekiyordu ama kendimi hiç dinlenmiş gibi hissetmiyordum. Hata daha da kötüydüm. Bütün büyü gücüme odaklanmaya çalıştım, ama bir gariplik vardı. İçimde hiç büyü gücü kalmamıştı. Büyü güçlerimin tamamını başka insanların bedenin de hissediyordum. *Demek bütün olay buradaymış şimdi anlaşıldı. Ben büyü gücümün tamamını bizimkilere vermişim.* Bizimkilerin dikkatini çekmek için sesli bir şekilde 'büyü' dedim. Herkes bana bakarken olay başlamıştı. Herkesin içinde yavaş yavaş büyü gücümü çekiyordum. Sadece kendi büyü gücüme odaklandığım için fazlasını çekmemiştim. Büyü gücümü yeniden kazandığım da kendimi daha iyi hissediyordum. Herkes açıklama bekleyen bakışlar atıyordu bana doğru. "Bütün büyü gücümü yanlışlıkla size vermişim o yüzden bitik düşüp bayıldım." dediğimde herkes anlayan bakışlar atma homurtular çıkarmaya başladı.
Mete ile eve döndüğümüzde akşam olmak üzereydi. Saate baktığım da saatin yedi buçuk olduğunu gördüm. Hemen yemek hazırlamak için mutfağa gittim. Mutfakta Alp'i gördüğümde biraz şaşırsam da su almak için gelmiştir diye düşündüm. * Nasıl olsa benim kardeşim yemek yapamaz daha doğrusu yapmaz düşüncesi vardı aklımda.* Öyle değilmiş. Ne yaptığına baktığım da salata yaptığını görmemle ağzımın beş karış açılması bir oldu. "Se-sen yemek mi yapıyorsun?" dedim kendime geldiğimde. Tabi bu biraz uzun sürmüştü. "Evet abla fırında soslu tavuk var ocakta ki tencere de ise bol şehriyeli pilav tam sevdiğin gibi" deyip salata için marul kesmeye devam etti. Kendime geldiğimde yukarı çıkıp üstümü değiştirmeyi düşündüm. Odanın kapısı açtığım da Mete'yi böyle görmeyi beklememiştim. Elinde saçlarını kurutmak için bir havlu vardı. Biraz daha aşağı indiğimde sadece elinde değil belinde de havlu olduğunu gördüm. Tam arkamı dönüp koşarak odadan çıkacakken beni belimde yakalayıp sırtımı ıslak göğüsüne dayadı. "Mete bilmem farkında mısın, ama Alp aşağıda." dediğimde büyük bir kahkaha attı. "Ha yani aşağı da olmasa benimle ilgili haylaz planların olacak öyle mi?" dediğinde ağzım açık şekilde yüzüne bakmaya başlamıştım ondan böyle bir cevap beklemiyordum. Mete üstünü giydikten sonra içeri girip üzerimi değiştirdim. Aşağı indiğimde iki yakışıklı erkek beni masa da bekliyorlardı. 'Benim yakışıklılarım' dedim içimden. Yemek yedikten sonra uyumak için yukarı çıkmaya başladım. Bu gün fazlasıyla yorulmuştum. Sonuç olarak uykum gelmişti.
Siz hiç uyumak ve uyumamak arasında ki çizgide gezdiniz mi? Benim gezdiğim yer tam olarak orası. Uyumadan önce Mete odaya gelip yanıma kıvrılmıştı. Şimdi beraber uyuyorduk. Tam uykuya dalacağım sırada bir ses duydum. Bu ses bu Mete'nin sesiydi. "Seni çok seviyorum Zümrüdü Anka." dediğini duyduğumda uykuya daldım. Hayatım da geçireceğim en rahat ve huzurlu uykuyu geçireceğimi düşünüyordum.
Biraz beklettim biliyorum ama okul kapandı onun bunun kutlaması plan program derken biraz aksadı bölümler ama merak etmeyin bir kaç bölüm sonra düzenli bir şekilde bölüm gelmeye başlayacaktır. Emin olabilirsiniz. Önceki bölümlere bir göz gezdirdim ve neredeyse bütün bölümleri bir olayla ya da kötü bir durumla bitirdiğimi gördüm. Bu sefer güzel bir bölüm sonu olması istediğim için böyle bir şey yaptım. Diğer bölüm biraz gizemli geçecek baştan uyarmadı demeyin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüdü ANKA
Fiksi RemajaBen kim miyim? Ben Anka Doğan. Gerçek bir anka,ve bu da benim küllerimden yeniden doğuş hikayem...