Bar...

250 5 1
                                    

Bölüme William Shakespeare'nin en sevdiğim Sonesiyle başlamak istiyorum.

"Aslanın pençesini körlet, Zaman ejderi,
Doyur dünyayı kendi yavrusunun canıyla;  
Kaplanın çenesinden sök o keskin dişleri,
Alevlerden dirilen ankayı yak kanıyla;
İstersen kasırga ol, şen mevsimleri karart,
Rüzgâr kanatlı Zaman; yap aklına eseni,
İstersen dünyayı yık, güzel yüzleri sarart,
Ama en kalleş suçtan alıkoyarım seni:
Sevgilimin yüzünü saatlerinle oyma,
Köhne kalemin onu boğmamalı çizgiye;
Sakın sürüp giderken çirkin izini koyma
Sonraki insanlara güzellik kalsın diye.
Geçkin Zaman, yapsan da en şom kötülükleri,
Şiirimde sevgilim sonsuz yaşar dipdiri.          

William Shakespeare Sone 19"

    Mete'den 

    Anka bana ne dediğini şimdi anlamış gibi yüzü kızarırken, ben kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyordum. Tam ağzını açmış, bir şeyler söylemeye başlıyordu ki dışarıdan bağrış sesleri yükselmeye başladı. Anka ile birbirimize baktıktan sonra hızlı bir şekilde kapıya yöneldik. Dışarı çıktığımızda Bizim çocukların başka bir grup erkekle kavga ettiğini kızlarında onları durdurmaya çalıştığını gördük. Anka hemen Damla'nın yanına gitti. Anka "Damla neler oluyor burada?" dediğinde Damla bağırmayı bırakıp bize döndü. "Çocuklar bize sataşınca bizimkiler de karşılık verdi kavga başladı. Normal de olsa çok tınlamam bir tane de benim için vursunlar, ama Araslar dönüşmek üzere Meriç büyü gücünü zor kontrol ediyor." dediğinde bende bizimkilerin yanına gidip onları durdurmaya çalıştım. Meriç beni ittirip "Bırak abi bizim kızlarımıza sulanmak neymiş göstereyim şu gerzeklere." dedi. Dediğini duymam ve algılamam bir saniye sürmüştü. Bir saniye sonra bende kavganın içindeydim. Çocuğun tekine yumruk attığım gibi Anka arkamdan bağırmaya başladı, ama barda çalan şarkı ile iyice moda girmiştim kimseyi duymuyordum. Şarkı çalmaya devam ederken yakasını tuttuğum çocuk bayılmıştı. Başka birine geçerken bunların çoğalıp çoğalmadığını düşünmeden edemedim. Biz dövdükçe başkaları geliyormuş gibiydi. Fazlasıyla yorulmuş bir şekilde köşeye geçerken bizim çocukların da köşelere çekildiğini gördüm. Kavganın olduğu alana baktığımda Anka'yı görmeyi beklememiştim. Kızlar Anka'yı tutmaya çalışırken aynı zaman da bağırıyorlardı. Anka'ya bağırmaya başladığımda nasıl dövüştüğünü tam olarak görmeye çalışıyordum. Anka'yı gördüğüm gibi bağırmayı bıraktım. Anka karşıdan kendine doğru koşan iki adamı kollarından tutarak kendi etrafında döndü ve adamların kollarının birbirine dolanmasını sağlayıp ortalarına tekme attı. Arkasından gelen adamı görüp ona doğru döndüğünde biraz geç kalmıştı, adam Anka'nın elini tutup çevirdi ve sırtına dayadı. Anka hiç sıkıntı yokmuş sanki kavganın ortasında değilde kırda çiçekte arkadaşlarıyla şakalaşıyormuş gibi rahattı. Adamdan kurtulmak için arkasına doğru kafa attı, ama adam bunu bekliyor olacaktı ki kaçmayı başardı. Anka'nın önüne de başka biri gheçince olaya müdahale olmak için bizimkilerle aynı anda hareket etmiştik ki Anka bizden önce davrandı. Önüne geçen adamın kasıklarına sert bir tekme atıp eğilmesini sağladı, Adamın sırtına basıp diğer adamın arkasına geçti. Sadece kolunu kurtarmakla kalmamış diğer adamı da sıkıştırmıştı. Şimdi üstünlük Anka'daydı. Elinde olan adamın kulağına sert bir şekilde vurup bayılmasını sağlamıştı. Arkadan bir darbe yeyince yalpalamasına rağmen hızlıca doğrulup masa da bulduğu bir tepsiyi ilk bacaklarına, adam çökünce de kafasına geçirip bayılmasını sağladı. Arkasından gelen adamı son anda fark edip elinde ki tepsiyi ona fırlattı. Adam tepsiyi tutamayınca karnına bir darbe yedi. Anka dövüşmeye devam ettiği sırada ben de nasıl bu kadar iyi dövüştüğünü düşünüyordum. *Acaba yamuk yapsam beni de döver mi?* diye düşünmeden edemiyor insan tabi.

Zümrüdü ANKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin