Hem Dem,Her Dem

724 26 9
                                    

-Sabah-
Tahir, karakolda hazn ile melek'in durumunu konuşmak için Ali ile bir araya gelirler. Genco'nun en son yaptıklarına şahit olan Tahir ve Nefes kızları nenenin evinde yalnız bırakmak istemezler ve konağa getirirler. Bu esnada da Melek'in neden kaçtığı, genconun bugüne kadar yaptıkları vs her şeyi anlatılar ve artık onlarda Kaleliler'e sığınırlar. Ancak Ali de Tahir de endişelidir, kızları kurtarmanın kalıcı bir çözümünü aramak zorundadırlar.
-Tahir, sen şimdi aldın götürdün konağa bu kızları da, Sizinkiler ne diyecek bu işe?
-Bilmiyorum Devrem, bilmiyorum. Ama ne etseydik, öyle şeyler anlattılar ki.. Nefes de çok kötü oldu zaten dinleyince. Öylece kaderlerine bırakıp, evimize mi dönseydik.
-Ekipler yolda, akşam büyük operasyon var, birkaç güne kurtulacağız bu beladan da.
-İnşallah devrem. Kurtulacağız elbet.
-Tahir,sakın bir delilik yapmak yok. Bizde yeterince kahramanlık yapacak eleman var, sakın sivil halinle müdahale edeyip, kahramanlığa soyunma ona göre. Ne sen, ne de başka bir Kaleli bu meseleye karışmıyor.
-Tamam da tamam. Zaten Nefes çok korktu, bir de kendi canımın tehlikesiyle sınamam kızı. Merak etme. Ama sen tamam diyene kadar da, konakta kalacaklar. Şimdilik en güvenli yer orası.
-Sen bilirsin, baş ederiz evdekileri diyorsan.
-Anamın artık çıkmaz sesi bir şeye, abim de dersini aldı yeterince, merak etme sen.
-Nefes yengeye ettiklerini düşününce, pek emin olamadım ya... Ne günler çekti kız, en son minibüste biz Mustafa abiyle görmeye gidince....
-Ne?
-İşte ben Nefesi minibüste bulduğum gün ikna edemedim dönmeye.
-Onu biliyorum sonra zaten arkamdan çevirdiniz dümeni.
-Devrem yapma, başka yol mu bırakmıştın sanki.
-Hee, bırakmadım... Neyse konumuz o değil şimdi, abim de mi biliyordu Nefes'in kaldığı minibüsü?
-Ben ikna edemeyince, mustafa abiye anlattım olanları. Sabahında beraber tekrar geldik... Ama yoklardı, gitmişlerdi.
-EE, sonra?
-Sonrası biliyorsun zaten abi, sen onları bulunca bizde seni bulduk.
-Hadi sen polissin, zorla getirtemedin. Abim bildiği halde eve getiremedi, öyle mi?
-Tahir, delirme. Dedim ya yoktu, gitmişlerdi.
-Asıl sen delirme Ali. Nereye gidecekler sanki. İki adım aşağıda Nermin teyze var, hani şu torununu kurtardığımız... Orada kalmışlar. İki adım uzaklığında mı bulamadınız, yer iz bilmeyen kadını.
Tahir, daha önce de çok darbe almıştı ailesinden. Abisi bunun çok daha ağırlarını yaşatmıştı. Ama artık durulmuştu o sular, geride kalmıştı. Kaleli olduğundan beri Nefesi gelini bilmişti. O günden sonrada ne Nefes acısını belli etmişti ne de Mustafa canını sıkacak bir şey etmişti. Ama bu kadarı Tahir'e ağır geldi. Minibüse kadar yaklaşmışken, bir daha aramaması, orada bırakması karısı ile oğlunu.. Belki de gerçekten aileden görmemiş, kavga gürültü olmasın diye susuvermişti. Zaten ne zaman Mustafa'nın canına dokunulsa, Mustafa hep bir delilik eder, Nefesin canını bir şekilde yakardı. Tahir bunu duyduğunda üzülmüş ancak Nefesin de duyup üzülmemesi için sessiz kalmayı seçmişti. Şimdi eve gidip Nefesiyle ilgilenmeli, hem de kriz çıkmadan yeni mazlumlara sahip çıkmalıydı.
Tahir konağa dönene kadar hava kararmış, çoğu pencerenin ışıkları çoktan kapanmıştı, konağın içine arabayı park eder etmez konağın kapısı açıldı. Nefes uyuyamamış, Tahirin dönmesini beklemişti. Arabasının sesini duyunca da hemen dışarı çıkmıştı. Tahir arabadan inince koşarak boynuna atladı. Sımsıkı sarıldı, zor ve unutulması güç bir gün geçirmişlerdi. Kendi gibi zalimin eline düşmüş, kurtulmayı bekleyen binlerce insanın olduğunu biliyordu ama bu kadar yakından tanık olmak onu tekrar tekrar sarsmış, doktorun daha önce de dediği gibi hatırlatacak bir durum olunca korkuları yeniden uyanmıştı. Nefes bu zamana kadar, birçok şeyin üstesinden geldiyse de geride acısı kalan şeyler vardı. Ve onu en iyi anlayan, kalp sızısını en derinden duyan tek insana sarılmak ona yeni baharlar yeşertiyordu içinde. Bir süre böyle sımsıkı kaldılar. Tahir Nefesin iki yanağını ellerinin arasına aldı.Alnından öptü usulca, sızını çıkar, bana ver, der gibi. Önce Nefes bozdu sessizliği;
-Ali ne diyor, bir haber var mı?
-Yarın için hazırlık yapıyorlar. Bütün pis işlerini ortaya döküp, büyük bir operasyon yapacaklar. Bu beladan da kurtulacağız Allah'ın izniyle.
-İkisi de çok kötüydü...
-Nefesim,üzme artık canını. Hiçbir mazlumu bir zalimin eline bırakmayacağız, merak etme.
Nefes, usulca başını yere eğdi. Sessiz kaldı bir süre.
-Biliyorum.
-O zaman? Başka bir şey mi var? Nerdeler?
-Yiğit'in odasına çıkardım, uyuyorlar.
-Bu saatte?
Anlaşılan yine evdekiler bu iki mazlumun canını yakmış, Nefes de daha fazla üzülmesinler diye erkenden odaya çıkarmıştı. Tahir bunu anlayınca Nefesin elinden tutup, içeri girdi, bir hışımla.
Mutfakta ev ahalisi diken üstünde, sanki Tahir'in gelmesini bekliyorlardı.
-Selamün aleyküm.
Mustafa atladı söze.
-He selamün aleyküm ha? Aleyküm selam diyecem de o selamı alacak vaktin kalacak mı, he onu bilmiyorum işe...
-Abi, bir yavaş gel da.
-Ne dedi Ali? Ne zaman alacaklar bu kızları?
-Abi, delirdin herhalde. Sanki olanları bilmiyorsun, nasıl verelim kızları.
-Hee, ben delirdim ha Tahir? Oğlum zaten dört yandan kan bıçaklı olduk bu Tımar mıdur, Tamar mıdur ne belasıysa. Murat hâlâ dönmedi, gemiler adamın avucunda. Bizi bitirmesi tek lafına bakıyor lan adamın. Sen ne diye kızlarını kaçırıp, ha buraya getiriyorsun?

Bir Destan KaradenizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin