Nefes ile Tahir'in en son olaylı biten düğünlerinden sonra Kaleli ailesi için yeni bir heyecan vaktiydi. Onca şeye rağmen bir şekilde sular durulmuş Nazar ve Murat düğün gününe taşımayı başarabilmişlerdi içlerindeki sevdayı. Tahir'in de dediği gibi bir heves mi, taklit mi işte bu günden sonra anlaşılacaktı. Bu günler yaşanmadan bunun bilinmesi zaten çok zordu.
Her şey, herkes mükemmeldi. Tek bir kusur, bu anı bozacak tek bir düşmanları yoktu artık. Korkuyla aldıkları nefes sayıları tükenmişti artık. Zaten böyle bir günde korkuyla attıkları adımları hatırlayan birileri yoktu artık. Aylarca iyice tükenmiş olan Nefes ve Tahir'den başka...
Önce güzel cümlelerle kıyılan nikah, yüzlerden eksilmeyen tebessümler, bembeyaz gelinliğiyle Nazar, ağzı kulaklarında şaşkın damat Murat ve onların bu mutluluğuna tüm Sürmene'nin eşlik etmesi. Ardından gelen takı merasimi, birbirlerine öfkeyle bakan tek bir insanın olmaması... Etrafta oynayan küçük çocuk sesleri... Öyle huzurlu, öyle pürüzsüz...
Tahir abisinin yanında kucağında Yiğit ile bir köşede otururken Nefes de Asiye ile birlikte başka bir köşede gelin ve damat ile ilgileniyorlardı. Arkadan duygusal bir müzik çalmaya başladı. Gelin ve damadın dans için ortaya davet edilmesinin ardından bir sessizlik oluşmuştu. Şimdi tüm gözler sadece bu iki çiftin üzerindeydi.
Nefes büyük bir hayranlıkla olanları izlerken birden gözlerinden yaş gelmeye başladı. Eliyle narince sildi ve kendini tutmaya çalıştı. Gözlerindeki gözyaşlarının yerini, şimdi kendi düğün günü olanlara bırakmıştı. Önce Tahir ile el ele indikleri merdiven geldi aklına, sonra... sonra saatler atladı birden kendini Kaleli konakta buldu. Tahir'in kardeşinin başında ağladığı, kendinin oğluyla konakta bir başına kaldığı an geldi aklına. Bunu düşünmemeye çalıştı. Zira biraz daha düşünürse gözyaşlarına daha fazla hakim olamayıp dikkat çekmekten korkuyordu. Engel olamadı. Saniye Hanımın düğün günü söyledikleri bir bir dolanıyordu hafızasında. Oysa hepsini arkasında bıraktığına öyle emindi ki. Bırakamamıştı işte. Güçlüymüş gibi yapmıştı belki de .
Arka fonda Cemre Kamacıoğlu-Bırak Beni ezgisinin sözsüz melodisi çalıyordu sanki.
Nefes Tahir'in ona iyi ki sen diye başlayan sözlerini hatırlayıp, gülümsemeye çalıştı. Başaramadı, Saniye Hanım'ın iki eli yakasında şimdi sıra hangi oğlumda diye isyanları bastırıyordu sanki Tahir'in sesini. Sanki öyle kuvvetli bağırıyordu ki içinde, tüm Trabzon sadece Saniye hanımı dinliyor gibiydi. Oysa bunu Nefes'ten başka duyan yoktu.
Nefes arkasını döndü, dikkat çekmemek için yavaşça oradan uzaklaştı, kendini salonun arkasında, tüm Karadeniz'i ayaklarının altındaymış gibi hissettiren çardağın başına geldi. Tam bu esnada
Bırak Beni ezgisi sözlerine giriş yapmıştı sanki...
Kaç mevsim geçse de yarim, benim sevdam dinmeyecek
Karadeniz'e döndü ve tüm gözyaşlarını oraya dökmek ister gibi kendini bıraktı
Yaylara çıksak bile
Tutsan elimi sen yine...
Bu esnada Tahir de içeride bir an bakakalmıştı. Aklı dalmıştı sadece bir geçmişe. Nefesinin gelinlikler içinde horon teptiği an gelmişti aklına. Buruk ama sevimli bir tebessüm belirmişti yüzünde. Ve gözleri hemen Nefesini aramıştı. Kaç kere baktıysa da gözlerini ona ulaştıramamış içine bir ürperti gelmişti.
Oğluna kocaman bir öpücük kondurup kendi yerine onu oturtup Asiye'nin yanına geldi. Nefes'ini sordu ama gören yoktu. Tahir hızlıca dışarı çıktı, burada da yoktu. Son ihtimal salonun arkasına gidiverdi. Ve orada Karadeniz'e arkasını dönmüş, sanki tüm denizi içine barındırmış bir arılıkta duran karısını gördü. Önce derin bir nefes aldı, sonra merakla arkasına geçti. Nefes onun geldiğini anlamıştı, yüzünü dönmedi, önce gözyaşlarını saklamalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Destan Karadeniz
FanfictionNefes ile Tahir'in içimizde kalan her anı... Onların bizim içimizdeki masal dünyası... 💙