Nefes Zorlu

1.2K 29 3
                                    

Bir garip sessizlik... Bir acı yeryüzünde. Hangi dilde dokunsan keder şimdi yerde... Güneşin doğamadığı sabahlar olmasın diye. İnsan olsun diye, insan gibi doğanlar, mazlum acımasın diye. En çok da kanamasın diye. Eli nerede, kime ulaşacaksa ona kadar ulaşsın diye. Bir gökyüzü önünde, sanki aydınlık ama güneş saklı bugün. Bugün herkes suskun. Ölüm suskunluğu bugün...

Nefesin acısı taa içinde, kalbi derinlerde bir yerde.

Canı yangın, düşüncesi sessiz ama asla baş önde değil.

Dimdik, saklamadan kocası gibi, hep meydanda... Çünkü onun kocasına da bu yakışırdı. Ve Tahire yakışan, Nefese de yakışırdı.

Nefes ile Tahir'in yeni evlerindeki ilk geceleri. Hüzünlü çokça. Bir yandan konaktan kötü ayrılmaları, bir yandan afiş meselesi, bir yandan Melek... Nefes'e çok fazla gelmişti bu olanlar. Gecenin bir yarısı apar topar geldikleri evi de ev olarak görememişti bile daha. Ama arabayla bahçeye ilk girdiklerinde daha, bir koku duydu. Sanki çiçek bahçesi gibi, mis gibi korkuyordu. Etrafta çiçekler var mıydı henüz bilmiyordu ama bu ev buram buram huzur kokuyordu.

Osman hoca derdi ki, iki eve misk kokusundan başkası yaklaşmaz; bunlardan biri haramın hiçbir türlüsünün girmediği ev, diğeri de eşlerin birbirini Allah'ın emaneti olarak gördükleri bir ev.

Nefes bunu hatırladı, belki bu eve henüz haram girmemişti ama bugün emindi ki, bu evde mis gibi kokan şey, birbirlerine uzun bir yoldan sonra kavuşanların yuvası olmasıydı. Birbirlerine bunca zaman Allah'ın emaneti diye sahip çıkmalarıydı.

Yiğit çoktan arka koltukta uyuyakalmış, eve babasının kucağında girmişti. Tahir bir eliyle Yiğit'i omzuna almış, diğer elini Nefes'e uzatmış, ilk adımı hep birlikte atmak istemişti. Nefesin kıpır kıpır içi, heyecanlı titreyen eli, adım atarken Besmele çeken dili...

-Nefesim, Yiğit'in odasında bazı eksiklikler var, boya falan yapılacak, ona salonda yatak açalım.

-Tamam, nerede yastık falan?

-Şu sağdaki oda.

Usulca annesinin hazırladığı kanepeye yatırdı Tahir. Yiğit'in alnına kocaman bir öpücük kondurdu. Ardından Nefes oğlunun üzerini sıkıca kapattıktan sonra ayağa kalktı:

-Bizim odamız hangisi?

-Gel benimle.

Tahir, Nefes'i elinden tuttu. Salonun en uzak kapısına kadar götürdü. Çok odalı olmadığı belliydi ama en sondaki bu odanın kapısı diğerlerinden faklıydı. Diğerleri hafif mavi, bir tanesi koyu bir bordo renkli, kendi kapıları ise bembeyazdı. Kapının üzerinde işlemeli olduğu belli olan desenler vardı. Özeldi, farklıydı ama en çok da sadece ikisine aitti. Nefes gülümsedi. Tahir daha sıkı tuttu elinden Nefes'in, kapıyı açtı diğer eliyle. Işığa uzandı, Nefes az önceki hüznünü saklamaya çalışıp sadece bu anın heyecanını yaşamak istiyordu. Işık açılınca, büyüyen gözbebekleri daha büyük, daha masum açılmaya başladı. Oda az önce geçtikleri salon kadar büyüktü neredeyse. Tam karşısında iki yanında kelebek başlıklı ahşap bir yatak duruyordu. Dolabın önünde kocaman bir ayna, her şey beyaz, öyle ki masal gibi şimdi. Nefes, Tahir'e döndü:

-Her şey bembeyaz?

-Sen seversin.

-Sen mi seçtin?

-Beğenmedin mi?

-Ne zaman yaptın bunu?

-Beğenmediysen, değiştiririz istediğin ne varsa öyle döşeriz.

-Çok güzel.

-Ben... Özür dilerim.

-Niye?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 07, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bir Destan KaradenizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin