3.BÖLÜM

96 37 69
                                    

"Yeni bölüm karşınızda ,iyi okumalar💁"
     
   
          Bu zamana kadar insanların değer bilmez varlıklar olduğunu çevremde bulunanlar sayesinde fazlasıyla öğrenmiştim. Etrafımda değer bilmeyen ama herşeyin fiyatını bilenlerle yaşıyordum hâla.
    
Değerini bilmedikleri ,kıymetli olan şeyleri bu bazen sevdiğin bir insan olurken bazen de güzel hatıraların  sembolü olan bir eşya olur ,hep kaybedince öğrendiklerini aksi takdirde de hiçbir zaman düşüncelerinin arasından "değerli olana değer vermeliyiz" gibi  cümleleri kendilerine örnek alarak hareketlerine çeki düzen vermemişlerdir. Tabi istisnalar hariç. Ama ben değer bilirdim en azından bilekliğimin.

O bilekliği çocukken bana mavi gözlü dev adam ve güzeller güzeli eşi vermişti.Arada o zamanlarda  yaşadığım olaylar aklıma gelmiyor değildi.

  3.kişinin anlatımı
        (Geçmiş)
Küçük kız sonunda babasından hayalini kurduğu lunaparkta oyun oynamak için izin aldı. Tabi peşinde onu korumak için gelen koca bedenli adamlar ve "dikkat edin küçük hanım düşüceksiniz" diyerek arkasından koşuşturarak gelen dadılarla birlikte gelmek zorunda kalmıştı.

      Her ne kadar küçük kızı korumak için de olsa, yaptığı herşeye müdahale etmeleri ,küçük kızın canını sıkıyordu."nasıl peşimi bıyakıylay" diye kendi kendine düşünmeye başlamıştı. Koca bedenli adamların bir an arkasında, az ötede olduklarını gördü ,hemen önünde geçmekte olan bi çocuğun peşine takıldı.Hızlı adımlarla ilerlemeye başladı.

    Artık ayakları ağrımaya başladığı için birden durdu.Durduğu yere baktığında bir çok arabanın arasındaydı. Bir anda arkasından gelen yüksek sesten korkarak ellerini kulaklarına koyup sesi duymamaya çalıştı ,etrafında ona çekilmesini söyleyenleri de bu yüzden duyamamıştı.

      Ayaklarının yerden kesilirken korku çığlıkları atıp ağlamaya başlamıştı.
Bir elin şaçlarının arasında gezindiğini hissederken, birisi küçük kızın kulağına sakin olmasını,  eğer ağlamaya devam edersen sana pamuk şeker almam dediğini duydu.

Kız bir an hayatı boyunca yemediği ama yemek için herşeyi yapacak hâle getiren o gizli kelimeyi söylediklerini  duydu
"pamuk şeker".

Kafasını kaldırıp yanında oturan mavi gözlü dev adama baktı.Gözlerini kocaman açıp "geyçekten sen bana pamuk şekey mi alıcaksın" diyip meraklı bir şekilde vereceği cevabı beklemeye başladı.

Karşısında ki minik kızın heyecanlı halleri istemeden yüzünde tebessüm etmesini sağladı.

Bir kaç dakika sonra eşinin güzel yüzünü gördü ve  keşke böyle masum bir kız çocuğuna sahip olmayı herşeyden çok istedi.Ama güzel eşinin hastalığından dolayı bunun olamayacağını  biliyordu.

Aslan gibi bir oğlu vardı ve kendisine benziyordu.
Annesinin güzelliğini alan bir de kızı olsun iştemişti ama nasip olmamıştı.
   
Adamın güzel karısı yanlarına yaklaştığında  küçük kızı sonradan farketti . Kızın masum yüzüne ilk andan beri hayranlıkla bakıyordu. Minik kızla tanıştıktan sonra biraz sohbet ettiler .

Mavi gözlü adam babamın şirketinin adresini bulduğunu ve yanına götürceklerini  söyledi. Küçük kız üzülse de kafasını sallayıp onayladı.

Adamın karısı kızın üzüldüğünü görünce içi sızladı,bir zamanlar kızına niyetlenip aldığı değerli bilekliği çantasının iç tarafından çıkartıp kıza gösterdi.

Kız önünde sallanan bilekliği görünce gözlerinin içi parladı "bu çok güzel" dedi. Ve yanındaki kadına gözlerini dikti. Kadın" Bu senin olabilir mi ?bunu bizim için bileğinden hiç çıkartmasan olur mu?" Diye sorduğunda kız kadının ağladığını farketti ve " sen ağlama ben hep takayım.bak sen ağlaysan ben de ağlayım" kocasını işaret edip" Sonya bana pamuk şekey almaz." dediğin de karı koca birbirine bakıp kahkahalarla gülmeye başladı. Küçük kızı aralarına alıp sıkıca sarıldılar.

O günden beri sıklıkla görüşmeye başlamış . Her seferin de mavi gözlü adam ve eşi ellerinde iki pamuk şeker ile kızın yanına giderdi.

Onları çok özlüyordu.
Şu dünyada herşeyin çaresi var.Ama bir tek ölüm insanı çaresizlik ateşinde cayır cayır yakıyordu. Onlar öldüğü zaman ,çocukluğumun da öldüğünü iliklerime kadar hissetmiştim.

Şimdiki Zaman
(RÜYADAN)

Ben geçmişimle kendimden geçmişken. Her halde iyi günümdeyim diye düşünmeden edemedim. Babam konuşmasına tam anlamıyla başlayamamış iken kapının çalındığını ardından Firuze teyzenin dan diye içeri girmesi bir oldu.

Kesin bir şey oldu yoksa bu evin kurallarına büyük bir önem verirdi ve hiç bir zaman paldır küldür bir yere girmezdi.

Babamın yüzünde bile şaşkınlık ifadesi bezenmişken
"Firuze hanım ne bu hal ,ne oluyor böyle! evin kurallarını unutmaya mı başladınız?"  diye sert bir şekilde hesap sorduğundan olsa gerek, Firuze teyze gerilmiş bir adım geri atıp başını yere eğmişti

"Özür dilerim Alparslan bey, ama sizi bilgilendirmem gereken bi konu var .Alparslan be.." cümlesini bitirmesine izin vermeyen  babam  ne söyleyeceksen söyle gerilim yaratma, ve buna benzeyen sözlerini söylerken ben savunmamı nasıl yapsam diye düşünüyordum, ta ki Firuze teyzenin ağzından çıkan  cümle ile beynimde dönen KURTULDUM  düşüncesi ile yüzümde gizli bi gülümseme peydah oldu.Firuze teyzenin kurduğu cümle şuydu

"Efendim anneniz Türkan hanım geldi. Sizi salonda eşinizle birlikte bekliyorlar .Sizi çağırmamı istediler , kusura bakmayın." diyip sözlerini bitirmiş. Babam ise o arada eliyle yüzünü sıvazladı. Sonra bana bakıp

"Bu konu burda bitmedi küçük hanım ve Firuze hanım bir daha böyle bir şey yaşanmaması üzere şimdilik işinize dönebilirsiniz" derken ben de içimden zafer dansları yapıp başımı yere eğdim yoksa yüzümde her an bir gülümseme patlayabilirdi.

Merdivenlerden inerken Türkan sultanın "ben sana haber veriyorum izin istemiyorum " dediğini duydum. Ama konunun ne olduğunu anlamadım .Ben daha hoşgeldin bile diyemezken annemin
"Tatlım hazırlan akşam uçağın var,tatile gidiyorsun." diyip göz kıptığında Türkan sultanın benim tatil işini hallettiğini anladım.

Bu kadınlar şeytana pabucunu ters giydirmez tam tersine bu pabuç sana olmamış bizimle değilsin diyip dünyadan elerdi.  Ah anne sen çok fenasın 😏diye içimden geçirip şaşkınlıkla babama bakarken hâla nasıl izin verdiğini anlamamıştım.

(jeton yeni düştü)Tabi ya Türkan sultanı boşuna çağırmadı buraya, babama söz geçirebilmenin en büyük etkeni Türkan sultandı. Başından beri dilime pelesenk olmuş kurallar arasında ""büyük ne derse o'dur , saygı da kusur etmek affedilmez"" kuralı ailede kanun hükmündeydi ve bunu bilen kurnaz annem  hiç boş durmadan işe koyulmuş.

Ah bu kadınlardan korkulur, iyi ki erkek değilim yoksa halim haraptı. Annemi  ne zaman böyle görsem erkek milletine acırdım en çokta yakışıklı babama.

Eeee benim yerime de izin alındığına göreee
GELSİN GEZMELER ,GİTSİN TOZMALAR....

                                                                                          Bölüm sonu...
Yeni bölüme kadar kendinize  iyi bakın 🤗🙋👋

Zamansız AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin