BÖLÜM 3: PARTİ

4 1 0
                                    

  Duyduğum sesle yerimden kalktım. Dışarıda rüzgar vardı. Ses ise rüzgarın şiddetli sesiydi. Yerimden kalkarak camı kapatmaya gittim. Güneş doğmak üzereydi. Bir daha uyuyamayacağımı bildiğimden duşa girmeye karar verdim.

  Duştan çıkmış, James'in odasına gidiyordum ki kapıda karşılaştık.
"Günaydın. Bende seni uyandırmaya geliyordum." dedim.
"Sana da Elena. Aslında, bana biraz borç verebilir misin diyecektim."
Tek kaşımı kaldırıp baktım.
"James daha 2 gün önce harçlığını verdim zaten. O iğrenç şeyi almak için para istiyorsan vermiyorum."
James sıkılmış gibi bir tavırla suratıma baktı.
"Yeter! Hayatımdan ellerini çek Elena. Ben çocuk değilim. Parayı vereceksen ver vermeyeceksen ben bir yerden bulurum."
"Birincisi sen 15 yaşında bir çocuksun. Ayrıca ben para bulurum bir yerden de ne demek? Nerden bulacakmışsın?"
James göz devirerek merdivenleri inmeye başladı. Tam arkasından bağıracaktım ki kapıyı sertçe çarpıp gitti. Gözlerimin dolmasıyla kendimi banyoya attım. Tanrım, James ile baş etmek cidden zordu!

  Ne kadar gelmek istemesem de Lia'nın ısrarıyla okula gelmiştim. Kimseyle muhattap olmak istemediğimden direk sınıfa çıkıp dün yarıda bıraktığım bilimkurgu kitabıma döndüm.
  Kitap okurken yanımdaki hareketlilikle o tarafa döndüm. Billie'yi yanımda görmeyi beklerken bana tebessüm eden Stefan'la karşılaştım. Şaşkınlıktan pek samimi olmasa da bende bir tebessüm gönderdim.
"Ne okuyorsun?" dedi Stefan.
Bense okuduğum kitabı çoktan unutmuş Stefan'ı inceliyordum. Konuşmasıyla kafamı hızlıca sallayıp kitabı gösterdim.
"Bilimkurgu kitabı okuyorum. Vampir ve kurtadamların geçmişini anlatıyor. Sürükleyici bir kitap gerçekten."
Suratı birden beyazlarken hiçbir şey demedi. Sadece tebessüm edip gitti. Ne olduğunu anlayamasam da kitabıma geri döndüm. Nu arada Stefan'a dün için teşekkür etmeyi de aklıma kazımıştım.

"Selam tatlım." diyerek yanağıma öpücük konduran Billie'ye gülümsedim. Çok sıcakkanlı bir kızdı. Sarı kısa saçları ve kusursuz cildi ile çok güzeldi.
"Selam."
"Bugün bir parti düzenleniyormuş gidiyoruz değil mi?"
Parti mi? Ne partisiydi bu şimdi?
"Kim düzenliyor ki durduk yere?" diye sordum.
"Stefan düzenliyormuş. Herkes konuşuyor. Tüm okul davetliymiş. Biz de gidelim eğleniriz."
Stefan'la sabah konuşmamıza rağmen bana söylememişti. İstenmiyorum diye düşündüm. Ama ben Stefan'ın hiçbir şeyi değildim. Beni özel olarak davet etmesine gerek yoktu.
Düşüncelerimden sıyrılarak Billie'ye döndüm.
"Bilmiyorum Billie. Evdekilere bağlı. Gelmek isterim tabii ki." evdekilerin sorun yapacağını düşünmüyordum. Teyzem büyük ihtimalle evde bile olmazdı. James desen...
Aklıma James gelince biraz durgunlaşmıştım. O sırada ders zili çalınca sınıf yavaş yavaş toplanmaya başladı.

Neredeyse tüm gün kafamı sıraya koyup yattım. Son derse girmeden önce Stefan yanıma geldi.
"Elena, bir sorun mu var?"
"Hayır Stefan, N'aber?"
"İyiyim. Verdiğim partiyi duymuşsundur. Senin de gelmeni istiyorum."
"Ah, duydum. Tabii ki gelmeye çalışacağım Stefan. Parti neredeydi tam olarak?"
"Evimde olacak." diyerek yanımdan ayrıldı.
  Tekrar kafamı sıraya koymaya hazırlanırken Billie kaldırdı.
"Ne konuştunuz?"
"Partiye davet etti."
"Ne! Sen ciddi misin?"
"Evet ne var bunda Billie?"
"Bu çocuk kimseyle konuşmuyor okula geldiğinden beri. Tanışmak isteyenleri bile nazikçe kovmuş Elena. Sana karşı bir ilgisi olduğuna yemin edebilirim."
Billie'nin söyledikleriyle içimde bir şeyler oldu ama ona belli etmedim. Hafif tebessüm etmekle yetindim sadece.
"Yani, hoş çocuk." dememle Billie çığlığı kopardı.
"NEEE?! İNANMIYORUM SEN ONU BEĞENDİN!"
"Tamam Billie bağırma daha fazla." diyerek kafamı sıraya koydum.

  Eve geldiğimde kimse yoktu. Bugün James'i okulda da görmemiştim. Lily ile olduklarına şüphem yoktu Lily'i cidden sevmiyordum. Çok tuhaf bir kızdı. Nefes alışverişlerine birkaç kere dikkat etmiştim. Diğer insanlara göre daha sık ve derin nefesler alıyordu. Neden böyle olduğunu sorduğumda geçiştirip kaçmıştı.

Kendime kahvaltı tabağı gibi birşey hazırlayıp masaya oturdum. Biraz atıştırdıktan sonra odama geçip Billie'yi aradım.
"Efendim Elena?"
"Billie düşündüm de partiye gitmek için bize gelebilirsin. Bizde hazırlanıp geçeriz. Ne dersin?"
"10 dakikaya sizdeyim." diyerek kapattı. Ben de Billie'yi beklemeye başladım.

•••••

"İnanmıyorum Elena! Müthiş ötesi oldun. Stefan bayılacak." Stefan'ın adını duyduğumda biraz heyecanlansam da Billie'ye göz devirdim.
"Saçmalama Billie. Stefan için böyle hazırlanmadım. Kendime güzel görünmeyi sevdiğimi biliyorsun." dediğimde sırıtarak önüne döndü.
Boy aynasında kendimi incelediğimde cidden güzeldim. Vücuduma tam oturan siyah mini bir elbise giymiştim. Saçlarımı sıkı olmasa da topuz yapmıştım ve önden iki tutam saç bırakmıştım. Koyu göz makyajı yapmıştım ama dudaklarıma hafif parlatıcı sürmekle yetinmiştim. Siyah topuklu ayakkabılarımla boyumu da halletmiştim.
  Billie ise dar, toz pembe mini elbise giymişti. Açık bıraktığı kısa sarı saçlarıyla oldukça sevimliydi. Ve biz, şimdi partiye gitmeye hazırdık.
  Çağırdığımız taksi gelince bindik. Stefan'ın herkese attığı toplu mesajdaki adresi söyledik. 15 dakikalık bir yoldan sonra taksiciye ücretini verip arabadan indik. Nazik adımlarla bahçeye girdik. Etraf kaynıyordu. Oldukça eski ama bir o kadar da güzel evleri vardı. Biz direkt içeri geçmiştik. Stefan bizi gördüğünde konuştuğu kişileri bırakıp yanımıza geldi. Elimi nazikçe öperek konuştu.
"Çok güzel olmuşsun." utanarak tebessüm ettim.
"Teşekkürler, sen de oldukça yakışıklısın."
Billie'ye döndü. Onun da elini nazikçe öperek selam verdi.
"Geçip salonda oturmaya ne dersiniz? Size içecek bir şeyler getireyim."
Billie de ben de onayladık. Stefan'ı beklerken yanımıza gelen birkaç kişiyle sohbet ettik. Yarım saat geçmesine rağmen Stefan gelmemişti. Billie'ye söyleyerek kalktım ve Stefan'ı aramaya başladım. Alt kata indiğimde Stefan'ın sesini duydum. Biraz yaklaştığımda telefonda konuştuğunu anladım.
"Hayır Dawson, buraya gelmeyeceksin."
.....
"Hayır o Katherine değil. O masum."
.....
"Onu ısırmam Dawson. Elena'yı seviyorum."

Duyduklarımdan pek birşey anlamamıştım. Anladığım tek şey Stefan'ın beni sevdiğiydi. Orada olduğumu belirtmek için yanındaki kapıya yavaşça vurdum. Duyduklarımı belli etmeyecektim. Stefan bana döndüğünde telefondakini geçiştirip kapattı.
"Geldiğini görmedim."
"Ah evet. İçecek getirmek için gittin ama gelmeyince merak edip bakmak istedim."
Birkaç adım yaklaştı.
"Kardeşim aradı konuşmaya dalmışım özür dilerim. Gel alalım içecekleri." diyerek belimden nazikçe tuttu. Tanrım, çok nazikti! Sanırım Stefan'dan hoşlanıyordum.
  Stefan'la içecekleri alıp Billie'nin yanına gittik. İçeceklerimizi içip sohbet ettik. Saat geç olmaya başladığında Billie ve ben kalkmıştık.







BEN VAMPİRİM!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin