21 Kasım 2019 İzmir 11:00
Cengiz Doruk bagajdaki cesedi gizli bir yerde yakmış ve küllerini denize savurmuştu. Sonrada arabasına binmiş evine gelmişti.Cengiz mutlu bir şekilde dolaptan bir bira aldı. Üzerini çıkardı ve aktında sadece boxeri kaldı. Koltuğa oturdu ve birazsını yudumlamaya başladı.
Haberleri açtıktan sonra ciğerini dağlayan bir haberle karşılaştı.Cengiz Doruğun eşini öldüren hain polisler Ermenistana kaçtıktan sonra Ermenistan ordusuna katılmıştı.
Cengiz kumandanın düğmesine bastı ve televizyonu kapattı. Bağırarak bira şişesini duvara fırlattı. Koşarak odasına gitti. Dolaptan bir tane MP5 ve sayısızca mermi aldı. Üzerine bir takım elbise çekti. Silahını ve mermilerini aldıktan sonra odasından çıktı.
Cengiz salondan koridora hareketlenmişti ki kapı çaldı.
Cengiz MP5'i bir kenara bıraktı ve belinden tabancasını çıkardı. Gözünü kapı deliğine dayadı. Tabancasının tetiğini çekti ve yavaşça kapıyı açtı.
"Sen miysin Sıla yene? Geç bakalım."
Sıla gülümseyerek içeri girdi ve ayakkabılarını çıkarı.
Cengiz Sıla'ya baktığında çok şık giyindiğini fark etmişti.
Sıla, dizlerine kadar inen siyah, yuvarlak beyaz desenli bir elbise giymişti. Giydiği siyah elbise uzun boylu olduğunu gösteriyordu. Ela gözlerini Cengizin elindeki taabncayı süzmek için kullanıyordu.
Sıla ellerini kucağında birleştirdi ve birden gülümsedi.
"Ne o, başkasını bekler gibisin?"
Cengiz yüzünü somurtarak "evet, öyle." dedi.
"Bu gün bana bir saldırdı. Öldürecekti ama kim olduğunu göremediğim bir kişi tek kurşunla hayatımı kurtardı. Bu yüzden şimdi önlemimi aldım."
Sıla Cengizin söyledikleriyle birlikte telaşlanmıştı. "Sen iyi misin?" diye sordu.
"Merak etme iyiyim."
Sıla hafif adımlarla salona geçti.
Cengiz salonda çıkardığı çamaşırlarını topladı ve "dağınıklık için üzgünüm." dedi.
"Önemli değil."
Cengiz salpna geri döndükten sonra koltuğa oturdu ve Sıla'ya baktı.
Sıla bacak bacak üstüne atmış ve onu izliyordu.
Cengiz meraklanarak "önemli bir şey mi oldu?" diye sordu.
Sıla bacağını indirdi ve öne doğru eğilerek dirseklerini bacağna yasladı.
"Devletimizin sana ihtiyacı var Cengiz."
"Ben bundan sonra Devlet için çalışmam."
Sıla sinirden güldü ve ayağa kalktı. Kaşlarını çattı ve "anlamıyorum." dedi.
"Neyi anlamıyorsun?"
"Senin devlete olan düşmanlığını. Eşini devlet öldürmedi. Devlet içindeki hainler öldürdü."
"Eşimin ölümünden Devlet sorumlu. Devlet içinde hainleri barındıramaz Sıla."
Sıla Cengize yaklaştı. İşaret parmağını göğsüne doğru vurdu.
"İşte sen Devlet için Devletin içindeki hainleri temizleyeceksin."
"Yani Ermenistana gideceğim öyle mi?"
Sıla gülümseyerek "aynen öyle." dedi.
"Ama yalnız gitmeyeceksin. Mehmet ve onun seçtiği vatan sevdalılarıyla birlikte olacaksın."
Cengiz başına sallayarak tebessüm etti ve "tamam." dedi.
"Peki ne zaman gideceğim."
Sıla "Yarın öğleden sonra." dedi ve salondan çıktı. Cengiz onu takip ederken çantasından uçak bileti çıkardı ve Cengize verdi.
"Ben çıkıyorum. Kısmet olursa sonra görüşürüz."
Cengiz "tamam, görüşürüz." dedi ve kapıyı açtı. Sıla dışarı çıktı ve kapıyı kapattı. Üzerini çıkarıp dolaba astı. MP5'i tekrar dolaba koydu ve birasını alıp salona geçti. Bir şişe içtikten sonra akşama randevusu olduğunu hatırladı ve devam etmedi. Eve bir çeki düzen verdi. Sonrada hazırlanacağı vakite kadar film izledi.
21 Kasım 2019 Ankara 12:00
Rıfat Gülmez korumların eşliğinde arabaya bindi ve bastonunu boş koltuğa bıraktı."Nereye gidiyoruz efendim?"
"TRT binasına gidelim. Deniz Satırcı ile konuşacaklarım var."
Şöfor gülümsedi. "Tamamdır." dedi ve gaza bastı. Aynı anda bulutlar bütün öfkesini kusarcasına kükredi. Yağmur damlaları arabanın camlarına usul usul inmeye başladı.
Araç kısa sürede TRT binasına ulaştı. Bu kısa sürede bulutlar tüm öfkesini kusmuş ve yağmur dinmişti.
Rıfat bastonunu aldı ve araçtan indi. Korumalarının eşliğinde merdivenleri yavaş yavaş çıkrı. Müdürün odasına çıktı.
Müdür Rıfatı ayakta karşıladı. Elini sıktı ve gülümseyerek yer gösterdi.
Rıfat oturdu ve Müdüre baktı.
Müdür, uzun boylu ve zayıftı. Kalın çerçeveli gözlük takmış, kırmızı bir pantolon, kırmızı bir ceket ve beyaz bir gömlek giymişti.
Müdür tekrar gülümseyerek "ne içersiniz efendim?" diye sordu.
"Deniz Satırcı burada mı?"
"Evet çağırayım mı?"
Rıfat bastonunu bir kez yere vurdu ve gülümseyerek "ben de onu isteyecektim." dedi.
"Tamam. Hemen çağırıyorum efendim."
Rıfat gülümseyerek karşılık verdiğinde odaya şans eseri Deniz Satırcı girdi.
Deniz Satırcı güzel bir fiziğe sahip, otuzlu yaşlarındaydı. Sarı saçlarını açık bırakmış, sarı bir de etek gitmişti. Üzerine de bir kot gömlek giyişti.
Deniz Satırcı gülümseyerek beklemediği sürpriz misafire başıyla selam verdi. Oturulması işaret edilince oturdu ve "buyrun." dedi.
Rıfat tebessüm etti. "Önce bir bardak kahve içelim mi kızım?" diye sordu.
"Tabi ki efendim."
Müdür Rıfatın işaretini aldı ve üç fincan kahve söyledi.
Kahve kısa sürede geldikten sonra Rıfat Gülmez konuşmaya başladı.
💫BÖLÜM SONU💫
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatan Bekçileri (+18) (Ara Verildi)
AzioneOn vatan bekçisi vatanını korumak için birbirine yemin etmiş, milli istihbarat teşkilatına girmiş ve vatanın, milletin, ve de Devletin hizmetkarı olmaya kendini adamışlardır. Hayatları aksiyon ve heyecan ile geçmiştir. Siz de bu aksiyon ve heyecana...