25 Kasım 2019 Nevşehir 13:00
Sıla Doktor'un izin vermesiyle saçını topladı ve boneyi taktı. İçeriye girdi.Cengiz de Hemşireden bir bone aldı ve kafasına geçirdi. Sıladan sonra içeriye girdi.
Sıla gülümseyrek Ramazan'ın başucuna oturdu. Elini alnına götürdü. Sonra saçlarını okşadı. "Ramazanım!" dedi.
"Sen güçlüsündür. Hatta benim tanıdığım en güçlü insansındır. Haydi biraz daha sık dişini. Uyan artık. Bir uyanırsan gerisi kolay."
Sıla tekrar gülümsedi. İçi alev kavruluyordu. İçinde hâlâ kötü hisler barındırıyordu. Fakat umut da barındırıyordu. İçindekileri dökmek için önce bir kaç damla göz yaşı döktü. "Bak! İşte buradayım." dedi.
"Senin elini tutuyorum. Beni duyduğunu biliyorum. Beni üzmek istemediğini de biliyorum. Beni üzmemek için yaşayacaksın. Yaşayacaksın değil mi?"
Sıla iki elinin işaret ve orta parmaklarını birleştirerek gözünün altındaki yaşlarla yanağındaki yaşları sildi. Acı bir şekilde tebessüm etti.
Cengiz Sılanın yanında diz çöktü. Kolunu omzuna attı ve sol omzunu sıktı.
"Metin olnalısın Sıla. Ramazan seni böyle görmek istemez."
Sıla gülümseyerek ayağa kalktı ve "tamam." dedi.
"Ramazan sence ne zaman uyanır Cengiz?"
Cengiz de ayağa kalktı ve "en kısa zamanda." dedi.
"Benim kardaşım güçlüdür. En kısa zamanda uyancaktır."
Sıla "tamam." dedi ve rahatsız koltuğa oturdu.
Cengizin dediği gibi Ramazan kısa zamanda akşam saat dokuz'da uyandı.
Sıla sevinç çığlıkları arasında Ramazan'ın elini tuttu. Cengiz de gülümseyerek telefonunu çıkarttı. Oğuzhan'ı aradı ve müjdeli haberi verdi.
Oğuzhan gülümseyerek "çok şükür." dedi ve telefonu kapattı. Kahvesinden son bir yudum aldı. Çalışma masasından kalktı ve önündeki panjuru kaldırdı. Rıfat'ı aradı ve Ramazan'ın uyandığı müjdesini muzaffer bir komutan edasıyla sevinçle söyledi.
Rıfat gülümseyerek içi rahatlamış bir şekilde yatağa uzandı. Okuma gözlüğünü taktı ve başucu sehpasından Yazarı Sir Arthur Conan Doyle olan Sherlock Holmes Dörtlerin Yemini kitabını aldı ve ilk sayfasından okumaya başladı.
Uzun bir süre sonra ilk defa böyle rahat bir şekilde kendini kitabın zevkine veriyordu.
Cengiz de aynı zamanda Ramazana bakıyordu.
Ramazan da gülümseyerek Cengiz'e baktı. Gülümsemesini genişletti. "Sağol karındaşım!" dedi.
"Senin hakkın ödenmez."
Cengiz de gülümsedi ve Ramazan'ın yanı başına geçti. Diz çöktü. Elini sıktı.
"Asıl senin hakkın ödenmez dostum."
Cengiz tebessüm etti ve ayağa kalktı. Ramazan'ın tekrar elini sıktı.
"Sen artık uyu. Biraz dinlen."
Ramazan gülümseyerek başını salladı. Cengizin dışarıya çıkışını izledi ve Sıla'ya baktı.
Bu sefer Sıla Ramazan'ın yanı başına gidip diz çöktü. Elini iki eliyle birden tuttu ve öptü.
"Allahıma çok şükür ki seni bana, bize bağışladı."
Ramazan tekrar tebessüm etti. Biraz doğruldu. Yüzünü kendisine çekti ve dudaklarını öptü. İki elini birden ensesine bıraktı ve öpücüğü uzun bir süre devam ettirdi. Sonra tekrar tebessüm etti.
"Hadi sen dinlen biraz."
Sıla gülümseyerek "tamam." dedi ve Ramazan'ın dediğini yaptı. Boş bir oda'ya gitti ve yatağa uzandı. Gözlerini kapattı. Ramazan, Cengiz ve Gamze gibi o da uykuya daldı.
🕊BÖLÜM SONU🕊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatan Bekçileri (+18) (Ara Verildi)
AzioneOn vatan bekçisi vatanını korumak için birbirine yemin etmiş, milli istihbarat teşkilatına girmiş ve vatanın, milletin, ve de Devletin hizmetkarı olmaya kendini adamışlardır. Hayatları aksiyon ve heyecan ile geçmiştir. Siz de bu aksiyon ve heyecana...