TANITIM

320 21 16
                                    

Yürek ister sevmek. Mert seveceksin seviyorsan. Dünyayı karşına alacaksın onun için. Ya seveceksin adam gibi ya da hiç bulaşmayacaksın, karıştırmayacaksın aklını. Mirza mert seviyordu. Alırdı dünyayı karşısına. Ama şimdi sadece zarar verirdi bu aşk Ahu'ya. Onu bunun içine çekmek hem de hiç suçu günahı yokken... Masumken bu hikayede, onu günahlarına ortak etmek dahası önündeki mutlu hayat fırsatını almak elinden... Ama Mirza sanmıştı ki birlikte mutlu olacaklardı. Bilmeden bir düş kurmuştu, ikisine dair. Mutlu bir yuva hayali... Şimdi gerçekten de belli belirsiz bir hayaldi bu. Hatta hayalin silueti.
Boş, ıssız sokaklarda; boş, ıssız bir kafayla yürüyordu. Nereye gittiğini bilmeden. Zaten yol nereye çıkıyor bilmiyordu.
-Mirza

Uyumak istemiyorum. Uykum var. Saat sabahın 4ü. İçimde bir kördüğüm ve ben uyumak istemiyorum. Biraz daha hissetmek istiyorum bu acıyı. Belki şimdi yasını tutarsam sonraki güne acısız kalkarmışım gibi. Hayır, aslında acısını da seviyorum ben. Acısı bile bitsin istemiyorum. Yaşamak gibi geliyor artık bana bu, nefes almak gibi, kalbimin atması sanki o acıya bağlı gibi. Oysa o değil mi asıl nefesimi daraltan, kalbimi sızlatan. Seviyorum ben. İlk itirafım kendime, seviyorum. Elimde değil işte seviyorum. Ne yapabilirim ki adını her andığımda dilim dolaşıyorsa ve boğazımda bir düğüm oluyorsa, ne yapabilirim ki onu düşünmek yaşamak gibi geliyorsa, ben kimim ki bu yüreğime söz geçireyim. Seviyorum.
-Ahu

İliklerine kadar hissediyordu bunu, ateşli bir hastalıkla cebelleşir gibi titriyordu bedeni. Pişmandı. Hem de nasıl! Ölüm, bu olanları yaşanmamış kılsaydı eğer ölmeyi seçerdi. Korkuyordu başına geleceklerden. Nasıl da yenik düşmüştü hırsına ve nasıl da kararmıştı gözü. Ah nasıl, nasıl? Şimdi ne olacaktı? Kim ne yapacak, ne yapmalıydı? İçini lime lime ediyordu kaygısı. Kendine bile itiraf edemediği bir aşk mıydı bu? Aşkından mı yapmıştı, hırsından mı? Her ikisi de dedi kendi kendine. Hayatına zorla soktukları bu adam hayallerine de girmişti bir kere. Kaptırmıştı kendini bu hülyaya. Parmağına yüzüğü taktıklarından beri neyi düşlese o vardı içinde. Artık tutmak istediği o güzel evin bir köşesinde Mirza vardı, rüyalarında Mirza, elindeki kınada Mirza... kalbinde Mirza.
"Öyleyse", dedi kendine "bu aşka sahip çık Zülal. Ve sakın adını yerlere düşürme." Herkesin başını önüne eğdirmişti ama kendi başı dik gezmeliydi. Ailesine yaraşır davranmanın zamanıydı şimdi.
-Zülal

Hüzünlü bir şiir gibidir bazı aşklar. Her kelimesi yüreğini dağlar ama yine de vazgeçmezsin okumaktan. Ya da demezsin keşke yazmasaydı şair diye. Keşke aşık olmasaydım da demezsin. Kıyamazsın sevdana, içini paramparça etse de... çaresizlik seni tüketse de...

HAYAL-İ MUHALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin