BÖLÜM 5

109 9 2
                                    

NOT: Sevgili okurlar, her bölümü ilmek ilmek işleyerek büyük bir özenle yazıyoruz. Ancak oy, okunma sayısı gibi veriler beklediğimizin çok altında kalıyor. Yazıp köşede bulundurduğumuz bölümler de tükeniyor. Yeniden yazma motivasyonumuz için bize destek olun:) Totalde bin okunma olmadan 6. bölümü yayınlamayacağız. 

Pencereden gelen gün ışığı sanki sırf onu uyandırmak için tam göz kapaklarını hedef almıştı. Araladı gözlerini hafifçe. Başının ağrısı öyle kuvvetliydi ki tekrar kapandı gözleri. Uyanmış ama gözleri kapalı bir şekilde yatakta uzunca bir süre durdu. ' Bu sefer fazla kaçırdım ' dedi içinden. Başı o kadar şiddetli ağrıyordu ki kafasını kaldırmaya takati yoktu. Saatine bakmak için kolunu kaldırdı ama  kolunda yoktu. ' Nereye koydum ya bu saati ?' diye biraz panik biraz sinirle aranırken yerde olduğunu fark etti. Babasından hediye olduğu için asla çıkarmazdı kolundan. Bulamasa bütün oteli toplar odaya aratırdı. Öyle önemliydi bu saat onun için. Yere uzanıp saatini aldı. 11'i gösteriyordu. Bu kadar yorgunluğa iyi bile uyanmıştı.

'Nasıl kafam yandıysa artık saatimi bile yere atmışım ' dedi yorgun bir sesle.

Gözlerini ovusturdu, odaya bir kez daha baktı. Yatağı fazla dağınık, kıyafetleri bir sandalyenin üstünde ve kendisi çok yorgundu. ' Dün dayak mı yedim acaba ben ' diye geçirdi içinden. Öyle yorgundu ki başka bir açıklama bulamadı. Ayağa kalkıp banyoya ilerledi. Duş almak iyi gelir diye düşündü. Musluğu açtı. Uzunca bir süre ayakta öylece durdu. Vücudundan su aktıkça yorgunluğu da umutsuzluğu da parça parça eksiliyordu. Duş jelinden bir parça alıp elini vücudunda gezdirirken belli belirsiz bir şeyler hatırlar gibi oldu.Eli boynunda bi anlığına durdu. ' Rüyamda bir kızlaydım ' diye geçirdi aklından. Yeni yetme bir delikanlıyken rüyasında ilk kez bir kadını öyle gördüğü an geldi aklına. O yorgunluğa rağmen gülümsedi. Duş almak iyi gelmişti hakikaten. Kurulanmadan odaya gidip sandalyedeki gömleğine uzanırken dünü düşündü. Sahi ne yapmıştı dün ? Halim'le buluşmuştu Fahri Abi'nin mekanında. Sonra Zülal 'i otele çağırmıştı. Heh evet Zülal! O da istemediğini söylemişti bu evliliği. Gömleğinin düğmelerini iliklerken dışarıya baktı. Derin bir nefes çekti. Bu sefer gerçekten hallolacaktı her şey. Eliyle pantolonuna uzanıp giymek için tekrar yatağa oturduğunda sisli bir havanın dağılması gibi görüntüler düştü zihnine birden. Zülal miydi yoksa rüyasına giren. Elinde pantolon yatağa oturmuş, kaşları çatılmıs suratında şaşkın bir ifadeyle kala kaldı. 'Yok canım' dedi kendi kendine. 'Bilinç altı hep bunlar. ' Sanki birileri duymuş da onlara savunmak yapmak istiyormuş gibi yüksek sesle söyledi bunu. Pantolonunu giydi. Kemerini takarken bir kez daha düşündü bunu. Sonra sandalyeye oturup kapadı gözlerini. ' Senin yaşadıklarını başkası yaşasa rüyasında anasını boğduğunu bile görür. İyisin sen. Çok iyisin. Zülal'le de konuştun. Her şey çok güzel olacak. ' İçindeki aklı selim Mirza, rahatlattı onu. Gözlerini açtı. Ayağa kalkıp tekrar dışarıya baktı. Güneş tepeye yaklaşmıştı bile. Yine Ahu geldi aklına. Ahu'nun gözleri , elleri , incecik beli , omzuna düşen saçları... Rüyamda gördüğüm Ahu muydu yoksa diye düşündü. Kuvvetli ihtimal diye düşünerek gülümsedi. Halim görse bu halimi ne dalga geçer diye düşündü. ' Yav kardeşim liseli aşıklarla zirve yarışında mısın? ' derdi kesin sırıtarak. Keyfi yerine geldi Mirza'nın. Saatine baktı tekrar. Öğlen olmuştu neredeyse. Ahu da öğle arasındadır şimdi ararsam sesini duyarım belki diye geçirdi aklından. Yorgunluğunu Ahu' dan daha iyi alacak bir şey yoktu yeryüzünde. Telefon uzun uzun çaldı. Açan olmadı. Meşgul diye düşündü. Bir hekimi sevmişti neticede. 'Her aradığında ulaşmayı unut Mirza Bey' dedi kendine. 'Hayat kurtarıyor sonuçta kız,sürekli bir elinde telefon seni mi beklesin?' Oysa Ahu'dan önceki tüm kadınlar tam da Mirza'nın aklından geçirdiği gibi ellerinde telefon onun aramasını beklerlerdi. Mesaj atayım o zaman muhakkak döner diye düşündü. 'Müsait olunca beni ara lütfen ' yazdı Mirza. 'Özledim diye eklesem mi acaba.Ama yok henüz değil.' Zaten kendini anlatana kadar akla karayı seçmişti bu kadar acele etmek korkuturdu belki onu. Hem sevda aceleye gelecek bir mesele değildi. Aklında Ahu'ya yapacağı konuşma elinde oda kartı ile çıktı odasından.

HAYAL-İ MUHALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin