6
Acıdan Güller.
Bir gün, rüzgara karışıp gideceğiz. İskeletimiz kalacak sadece toprağın altında.
Sevgilim, kaburgalarım kaburgalarına kaynasın, son nefesimi göğsünde vereyim.
Kollarımı kalın beline doladığım Şifâ, benim aksime uyuyor bu kez. Onu izleme lüksüne ben erişiyorum. Uyurken de uyanıkken de sakin olabildiğince. Nefes alış verişleriyle göğsü kalkıp iniyor. Bu adam beni neden seviyor diye düşünüyorum birden. Hali vakti yerinde bir aileye sahip, eline işini almış ve fazla yakışıklı. Çoğu zaman onu hak etmediğimi düşünüyorum.
Bazen de yaradanın onca acının arasında kıyamayıp bana onu bahşettiğini. İşaret parmağımı alnına koyup yüzünün ortasından sürükleyerek dudaklarına indiriyorum. Onun sadece benim olması, kalbimi okşuyor.
Bir arzu bu kadar güzel olabilir, diye düşünüyorum gözlerimin önündeyken.
Kıpırdanıyor güzel sevgilim. Dudaklarının üzerinde parmaklarımı hissedince gülümseyiveriyor. Sonra bir öpücük bırakıyor parmağıma. Bedenini bana doğru dönderiyor.
"Uyandığım en güzel sabah," diyor. Uzanıp boynuma da bir buse konduruyor. Onu mutlu edebilmek hayattaki tek gayemmiş gibi seviniyorum. Bedenimde bir bitkinlik var lakin umrumda değil.
Dudaklarımda güller açarken gözlerimi onunla doyuruyorum, bir daha göremeyecekmişçesine.
Midemden küçük gurultular geldiğinde doğruluyor Şifâ. "Dünden beri bir şey yemedin," diyerek mutfağa gidiyor.
Kahvaltıyı birlikte hazırlıyoruz. Neşemiz yerli yerinde. Onunla aynı ortamda bulunmak, eşsiz bir nimet. Sofraya oturup karnımızı doyururken bile birbirmizden alamıyoruz gözlerimizi. Biraz midem bulanıyor lakin ona belli etmemeye çalışıyorum.
Karşı karşıya oturmuyoruz, yan yana sandalyelerimiz. Herbir şeyimiz girift oluyor. Beni izlerken yemeyi bırakıyor birden eş zamanla yediklerim boğazıma kadar yükseliyor. Aleleacele kalkıyor, banyoya koşuyorum.
Zayıf bünyem, soğuk almış olmalı. Halbuki o bana ne de güzel bakıyor.
Eğilip az önce yediklerimi boşaltıyorum. Ardım sıra geleduran Şifâ'nın telaşlı, aynı zamanda efsunkâr sesi kulak zarlarıma çarpıyor. "Âhenk, iyi misin güzelim?"
Düşüncesinden öpmek istiyorum onu. Sevdâm kafesteki bir kuş gibi yüreğimde çırpınıyor. Kısa saçlarımı parmaklarına kıstırıp batmasını engelliyor. Ben rahatlayarak geriye çekiliyorum. Arkamızdaki lavaboya gitmeme yardım ediyor. Bacaklarıyla titreyen bacaklarıma destek olup batmış ağzımı yıkıyor.
Aynadan yüzümün kireç kesildiğini görüyorum. Sevdiğim adama baktığımda onun da yüz rengi benimkine yakın.
"İyiyim Şifâ, midemi üşütmüşüm sadece." diyorum endişesini azaltmayı umarak."Hadi yürü, hastaneye gidiyoruz." demeye kalmadan kucağına almak için hareket ediyor beni.
Kıkırdıyorum. "Alışkınım be-," diyorum, buna gerek olmadığını söyletmeyen dudakları oluyor. Hiç iğrenmeden öpüyor beni. "Benim sevgilim üşütmeye alışkın olamaz." Susturucu takılmış silah misali içime kaçıyor sesim.
Böyle susturulacaksam hep ayarsız konuşayım diye bir düşünce geçiyor zihnimden.
Onun sevgilisi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Koynunda Yaktım Ağıtlarımı
Conto|TAMAMLANDI.| Kadının kanatlarında taşıdığı kül, adamın kabri andıran göğsünde alevlendi. O günden sonra ruhları ebediyen birbirlerine öldü. ©Gecenin Koynunda Yaktım Ağıtlarımı isimli ilk ve tek kitaptır. (Ç)Alınması dâhilinde, yasal işlem başlatıla...