9, Taş Kalpli Dünya.

170 18 8
                                    


9

Taş Kalpli Dünya.

Kaçıyoruz kalabalıktan, insanların küçümseyici kör bakışlarından. Saklanıyoruz kötülüklerden, bize gelmesini istemediğimiz zararlardan.

Zira korkuyoruz, karanlığa bulanmış kainatın içinde, kaybolmaktan.

Koşuyoruz yüreklerimiz sarılı, ellerimiz birbirine dolanmış, yorulmadan.

Pürüzsüz alnı, alnıma dayalı. Göz kapaklarımızı oynattıkça gözlerimizi çevreleyen kirpiklerimiz birbirine dolaşıyor.

Üzerine uzandığımız kanepede öylece bekliyor bedenlerimiz. Nefes alış verişlerimiz duyuluyor sadece odada.

Bir süre sonra kalkıyoruz, bedenim yatmaktan uyuşmuş bir hâle gelmiş, hücrelerim ayaklanmaya can atıyor.

Elimden tutup ayağa kaldırıyor ikimizi. Gözlerime öyle güzel bakıyor ki tüm gezegenler önüme serilmiş sanki.

"Haydi güzel sevgilim, gel biraz dışarı çıkıp hava alalım. Hem markete de gideriz fıstığım sana o çok sevdiğin çikolatadan alırız. Evimizde kaldı çikolataların." Çikolatadan vurmaya çalışıyor beni lakin sevgilim ben o çikolataları sen alıyorsun diye seviyorum. Sen gittikten sonra ne anlamı kalır onların. Aklımdan çıkmayan peşimizde olan adamların bizi ayırmalarından korkarak kendimi geriye çekerek başımı iki yana sallıyorum. Gözlerim anında doluyor.

"Hayır, gitmeyelim bir yere. Hem istemiyor ki canım çikolata, oturalım burada olmaz mı? " Kendimi geriye çekmek istediğimden daha da yanaşıyor yamacıma. Bir avucunu yanağıma yaslıyor. "Âhenk'im, sevdiğim. Yapma böyle, kimseler bir şey yapamayacak bize. Bunu sana söyledim değil mi güzelliğim, yanında ben varken birisi dokunabilir mi sevdâmıza?"

Başımı yeniden iki yana sallıyorum. "Kork-" Hıçkırığım başladığım kelimeyi yarım bırakıyor. Bir kez daha dillendirmeye çalışıyorum. "Korkuyorum, çok korkuyorum. " Şakaklarımı öpüyor tek tek. Eline akan göz yaşlarım tenine geçiyor.

"Ağlama, ağlama ki içimi oymasın göz yaşların. Sen kıyabilir misin bana, canım yansın ister misin?"

Beline sarılıyor, titreyen dudaklarımı oynatıyorum. "Hayır, hayır asla istemem. Kıyamam ki. Ölürüm senin canına zarar gelse."

Yaş kirpiklerimi siliyor. "Öyleyse ağlama, olur mu? Sen ağladıkça benim canım çok acıyor." Ellerimi belinden çekip gözlerimi öyle bir siliyorum ki göz kapaklarım sızlıyor. Sızlasınlar, yeter ki onun canı yanmasın.

"Tamam, bak ağlamıyorum ki ben." Eğilip amber gözlerimi koruyan göz kapaklarımı öpüyor. "Kurban olurum seni bana bağışlayana. Gel haydi gidelim, bir şey olmayacak." Bunu o kadar güven verici söylüyor ki onunla gidiyorum. İçimden tekrarlıyorum söylediklerini.

Bize bir şey olmayacak. Sevdiğim hep benimle kalacak.

Kıyafetlerimizi bıraktığımız odaya gidiyoruz ilk önce. Bir eli parmaklarıma sarılı. Ben ise iki elimle ellerimize tutunuyorum. Buraya gelirken getirdiğimiz çantayı açıyor. Ben üzerine bir şey alacakken o çantadan siyah bir silah çıkarıyor.

Telaşla fısıldıyor dilim. "Şifâ," gözlerime dokunuyor yeşilleri. "Yok bir şey Nâme'm, sadece önlem, korkma."

Silahı kazağının altındaki çıplak tenine değdirerek takıyor ve evden çıkıyoruz. Arabaya giderken etrafımızda tehlike arz eden şeyler arıyor gözlerim lakin bulamıyor.

Gecenin Koynunda Yaktım AğıtlarımıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin