12
Buluta Yükü Sorulmazmış.
Kırık camların üzerinde yürüyoruz, paramparça olmuş ruhumuz daha da bereleniyor.
Kanayan duygularımdan öpüyor yüreği, sarmalıyor koynunda.
Sabahın kör vaktinde aralıyorum gözlerimi. Sevdiğim, hâlen yüreğimin üzerinde başı yaslı uyuyor. Ev fazla sıcak olmasa da göğsüm nemlenmiş, hissediyorum. Elim korkuyla Şifâ'mın alnına gidiyor. Hastalanmış olmasından endişe ediyorum. Lakin yanılmış olduğumu anlıyorum, sadece terlemişliğinin ıslaklığı yokluyor avucumu.
Hiç yüksünmeden siliyorum yaş tenini, saçlarını. Göğsümde öyle huzuru kucaklamış görünüyor ki dayanamayıp sevdâlı olduğum adamın âşık olduğum gözlerine öpücük bahşediyorum.
Hafifçe kımıldıyor kafası, huylanmış olmasına yoruyorum. Uykusunu bölmemek adına dudaklarımı yüzünden ayırıyor, irislerimi gökyüzüne ilkmek atan şafağa yaslıyorum. Tüm günahlardan arınmak için kaçıyor ama kurtulamıyor. Çünkü hep kanlı söküyor.
Üzerimdeki elbise yüzünden bedenim boğuluyor, bir an evvel kurtulmak için can atıyor. Sevgilimin uyanmasını kirpiklerimi oynatmadan bekliyorum.
Aşkla izliyor, her bir yüz hattını çiziyorum zihnime. Soğuk olan elimi pikenin ucuna götürüyor, morluk bıraktığım sırtı üşümesin diye çekiyorum dolu gözlerle.
Güzel tenine yanlışlıkla değiyor buz kesmiş parmaklarım. Ürpererek kaldırıyor başını, gözlerini endişeyle açıyor. Orman gözleri irislerimi bulduğunda gözle görülür bir rahatlık geliyor çeperlerine. Gittiğimi zannediyor bu ani uyanışıyla. Böylesi bir korkuyu ona yaşattığım için burkuluyor yüreğim. Kafasını kaldırdığı yere bırakıyor, yumuşak saçları sürtünüyor sineme. Yüzüne bakıyorum. "Uyandırdığım için özür dilerim, sadece üzerini örtmek istemiştim. " Gözlerini saran sık kirpiklerini aheste aheste oynatıyor, burnunu iman tahtama sürüyor derince nefesleniyor. Bıraktığı sıcak nefesi içimi kavuruyor. "Önemli değil, güzelim. Sen niye uyandın, rahatsız mı ettim?" Başımı anında iki yana sallıyorum.
Öyle bir şey düşünmesini istemiyorum. Aksine tinim daha rahat bir uyku çekiyor.
"Hayır, sen bir şey yapmadın sevgilim. Sadece zihnim senin varlığınla uykusunu olağandan fazla aldı. "
Az evvel kokladığı yeri öpüyor. "Öyleyse sar bakayım kollarını Şifâ'na, senin güzel tenin dururken neyleyeyim bez parçasını." Gülümsüyor, kocamanca sarıyorum kollarımı. Soğumuş bedenim ısınıveriyor sıcaklığında. Çıplak kolunun tekini belimin altından geçirerek iyice kenetliyor bizi birbirimize.
Hiçbir şeyin varlığını gütmeden, sevgilimin derman kokan kuytularında dinliyorum sevdâ şarkımızı.
Geçen dakikalar umrumuzda olmuyor, Şifâ kendisi için atan yürek melodimle uykuda olmadığı hâlde yosun tutmuş gözlerini kapalı tutuyor.
Hârelerini görmek için yanıp tutuşuyorum, tek parmağımla göz kapaklarını kaldırıyorum. Karnımın üzerinde duran elini yüzündeki elime götürüyor.
Gözleri gözlerimde.
Uyku mahmurluğu hâlâ silinmemiş olan güzel dudaklarını parmak uçlarımla buluşturuyor. "Neden bu denli güzelsin ki? Bir kadının parmak ucu bile sevdâ kokar mı? " Boğuk sesiyle konuşuyor, yutkunma ihtiyacımı artırıyor. "Gerçi bendeki de soru, o kadın benim, elbette kokacak. "
![](https://img.wattpad.com/cover/181174061-288-k95856.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Koynunda Yaktım Ağıtlarımı
Conto|TAMAMLANDI.| Kadının kanatlarında taşıdığı kül, adamın kabri andıran göğsünde alevlendi. O günden sonra ruhları ebediyen birbirlerine öldü. ©Gecenin Koynunda Yaktım Ağıtlarımı isimli ilk ve tek kitaptır. (Ç)Alınması dâhilinde, yasal işlem başlatıla...