Didem mutfaktan çıkarken eline aldığı kahve bardağıyla kızların bisikletlere binip sokağın köşesini dönmesini izledi.
Çağla'nın oturduğu koltuğa oturup açık terastan açık mavi, uçsuz bucaksız gibi görünen denizi izleyerek kahvesini yudumlarken Çağla da onunla aynı şeyleri yapıyordu. Uzun bir süre kendilerini huzur verici sessizliğe bırakıp, hiç konuşmadılar.
Gelen sesle ikisi de aynı anda izledikleri manzaradan kafalarını çevirerek sehpanın üzerinde çalan telefona baktılar.
-Efendim... Anlıyorum... Pekâla... Teşekkür ederim haber verdiğiniz için... İyi günler.
Didem elleri titreyere telefonu kapattığında Çağla merakla onu izliyordu. Derin, titrek bir nefes verdi. Dirseklerini dizlerine dayayarak yüzünü ellerinin arasına aldı.
Çağla anlamıştı. Uzanıp omzunu tutarak sıktığında Didem, oturduğu koltukta uzanarak başını Çağla'nın bacağına koydu. Yan uzandığı için akmaya başlamış gözyaşları çoktan sevdiği kadının dizlerini ıslatmıştı.
Çağla, kalbinin nefesini kesecek kadar sıkıştığını hissetti bir anda. O adam için ağlıyordu... Sevdiği kadın dizlerinde ölmüş eski kocası için göz yaşı döküyordu. Hayatı boyunca elinde olmaksızın nefret ettiği o adam yüzünden...
Rahatlatmak için saçlarını okşadı. Hâlâ çocukluklarındaki gibi yumuşacıktı. Eskisi gibi parmaklarını saçlarından geçirdiğinde kafasını bacağına daha çok bastırıyordu. Didem sonunda sessizliği bozup burnunu çekerek konuştu.
"Benim yüzümden mi öldü?" sesi çaresiz küçük bir çocuğunki gibi çıkmıştı.
"Hayır. Sen bir şey yapmadın. Siz ayrılmıştınız. Bunda yanlış olan bir şey yok. O... O kendine terkedilmeyi, o boyundan büyük egosuna bunu kabullendiremedi. Yakalanmak istemedi. Yaptıklarının cezasını çekmek istemedi. Kendini suçlama. "
"Teşekkür ederim... O gece yanımda olduğun için. Polisler geldikten sonra... O kafasına sıktığında görmeme izin vermediğin için..."
Bir süre ikisinden de ses çıkmamış, ölüm sessizliğini bozan Çağla'nın şefkat dolu, sakinleştirici sesi olmuştu.
"Seni seviyorum Diana..." Çağla sadece bunu söylemiş, bacağındaki ıslaklığın arttığını Didem'in titrek nefesler verdiğini duymuştu.
Bir kaç dakikalık sessizlikten sonra Çağla hâlâ parmaklarının arasında Didem'in saçları varken yutkunup ağzını araladı.
"Doğa sana benziyor... Rahat durmuyor." gülerek devam etti. "Gece kalkıp Mercan'ın odasına gitmiş."
Elleri altında yatan bedenin kıkırdaması ve derin bir nefes çekmesiyle Çağla da gülümsemişti.
"Ben de bazı geceler evden kaçıp kaçıp size gelirdim. Gün boyunca beraber olsak da özlerdim işte."
Didem doğrulup yorgun gözlerle gülümseyerek Çağla'nın gözlerine baktı.
Didem gülümsüyordu. Çağla onu gülümsetiyordu. Hayatından çıkan kişi yüzünden onun bacağında ağlamış, yüzünü güldüren ise yine o olmuştu.
İyice yanına yaklaşıp başını Çağla'nın boynuna gömüp derin bir nefes çekti. Kollarını beline dolayıp iyice sardığında Çağla sertçe yutkundu.
"Seneler oldu, büyüp kocaman kadınlar olduk ama sen hâlâ eskisi gibisin... Bazı şeyler hiç değişmiyor..."
Ayağa kalkıp dağılmış saçlarını geriye attı. "Biraz uyumak istiyorum." Çağla gözlerini onunkilere kilitlemişken elini uzattı. "Seninle birlikte."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANFİL GirlxGirl (TAMAMLANDI)
JugendliteraturSenin için her zaman burada olacağım...