-Olum gidelim ya!
-Gidelim tabi lan. Şimdi orası nasıl güzeldir. Bu sene çok kar yağdı diyorlardı. Baya eğleniriz.
-Ee? Hadi karar verin artık. Yarın ismimizi yazdırmamız gerekiyormuş.
-Tamam. Herkesin belli zaten. Bir Doğa var...
-Ya bana uyar gelmek istiyorum zaten ama anneme sormam lazım. İzmir'e gidelim falan diyordu.
Yine öğle arasında kantinde oturmuş muhabbet ediyorduk. Önceki ders nöbetçi öğrenci sınıfa gelip, Kartepe'ye gezi olduğuna dair bir duyuru yapmıştı. Bu sene İstanbul'a yeterince kar yağmamasına rağmen Türkiye'deki diğer tüm illere fazlasıyla yağmıştı ve herkes bu geziye çok sevinmişti. Ben ve Mercan hariç.
Nöbetçi öğrenciyi sınıftaki diğerleri gibi heyecanlı gözlerle dinlemiş daha sonra aklına bir şey gelmiş gibi önüne dönmüştü. Suratı asılmıştı. Neden bilmiyorum.
Benim sevinemememin sebebi ise annemdi. Annemle dün konuşmuştuk. Karneyi aldığım gün arabaya atlayalım ve İzmir'e gidelim. Arabayla gidersek yolda diğer illere, turistik yerlere uğrarız. Hem anneannemi görmüş oluruz hem de güzel bir yolculuk yapmış oluruz, demiştik.
Ama bu gezi karne aldıktan sonraki gün yani cumartesi günü sabah başlayacaktı. Yani bizim eğlenceli araba yolculuğu planımız suya batıyordu.
Gitmesem mi diye düşünüyorum. Aslında bu geziye geçen sene gidememiştim. Arkadaşlarım memleketlerine vesaire gideceklerdi ve böyle yerlere yalnız gitmek eğlenceli olmuyor. Bu sene neredeyse bütün dönem bu geziyi bekledim. Annem de biliyor aslında. Hatta o büyük ihtimalle git diyecek ama onu yalnız bırakmak istemiyorum. Bu araba gezisi muhabbeti de aslında onun kafasını dağıtması için zaten.
Eve geldikten sonra annemle konuştum. Ve... İyi haber. Annem dediki "Sen geziye gidersin. Zaten 4 gün sürüyormuş. Sen döktükten sonra gideriz anneannene. Zaten karneyi aldığın gün gidemeyiz. Uzun yola çıkacağız. Arabayı muayeneye vermem gerekiyor. Bugün aradım randevu almak için. Randevular doluymuş." söylediği şeyle çok sevinmiştim. WhatsApp'tan bizimkilere yazınca onlar da sevinmişti.
~~~
Annemden izin alalı beş gün falan oluyor. Bu beş gün hayatımın en sıkıcı beş günüydü. Aslında okul baya iyiydi. Yani zaten ilk dönemin konuları bittiği için dersler boş geçiyordu. Okulun kapanmasına sadece 8 gün kalmıştı. Mercan artık arkadaş grubumla iyiden iyiye yakınlaşmıştı. Bizimkiler zaten samimi çocuklar ve Mercan ne kadar çekingen olsa da onunla bile kolayca kaynaştılar.
Aslında onların bu huyunu seviyorum. Mercan'la ben her geçen gün daha sıkı arkadaş oluyoruz. Onlar da bunun farkındalar.
Bu arada bu beş gün içinde Mercan'ın geziye neden gelmeyeceğini öğrendim. Ona daha önce sormuştum ama neden gelemeyeceğini söylememişti. İki gün önce kendisi gibi yurtta kalan bir kızla konuştuğunu duymuştum. Kız bizim sınıfta değildi. Mercan'la beraber bizim sınıfının kapısının önünde konuşuyorlardı. Benim orda olduğumu farketmemişlerdi.
Kız Mercan'a gelip gelemeyeceğini sormuştu. Mercan ise tatilde anneannesinin yanındaki yardımcı kadının kendi memleketine gideceğini söylüyordu. Dayısı da ailesiyle beraber tatil için Uludağ'a gidecekmiş. Daha önceden bilet almışlar. Yardımcı kadın da 15 tatilde gideceğini zaten 1 ay önce söylemiş. Yani Mercan'ın anneannesinin yanında kalması gerekiyormuş.
Bunu duyduğumda gerçekten canım sıkılmıştı. O da gelseydi güzel olurdu. Eğlenirdik diye düşünmüştüm. Ama gelemiyordu hem de gelmek istemesine rağmen.
Bu aklıma tekrar gelince derince içimi çektim. Gerçekten gelmesini istiyordum. O sırada yanımdaki koltukta oturmuş meyve kesen annem bunu farketmiş olacak ki;
-Ne dertli ofladın kız... Ne oldu?
-Hiç..
-Ne demek hiç. Anlat bakıyım. Canın neye sıkıldı?
-Gezi var ya tatilde. Mercan gelemiyormuş. Anneannesinin yanındaki yardımcı kadın memleketine gidecekmiş. Dayısı da ailesiyle beraber tatile gidecekmiş. Yani Mercan'ın anneannesinin yanında kalması gerekiyormuş.
-Şu yurtta kalan arkadaşın değil mi? Hmm. Mercan'ın kendi ailesi?
-Kendi ailesi mi?
Annem böyle birden sorunca aklıma gelmemişti. Mercan'ın ailesi hiçbir zaman gündeme gelmemişti. Yani sanki onun ailesi yokmuş gibi. Anneannesinden bile bir kaç kere bahsetmişti. O da anneannesiyle yaşadığını söylemek içindi. Bir dayısının olduğunu bile bu konu sayesinde öğrenmiştim.
-Bilmem. Sanırım ölmüşler, dedim. Bir açıklamam yoktu. Ama bir ailesi olsa onlardan neden bahsetmesin diye düşünmüştüm ve en mantıklı açıklamam buydu.
Annem kafasını sallayıp önüne döndü.
-Allah rahmet eylesin. Ailesiz büyümek eminim çok zordur. Anneannesiyle yaşıyor değil mi?
-Evet. Öyle söylemişti.
Yine sessizliğe bürünmüştü salon. Uzandığım koltuktan kalktım. Annemin yanına oturup doğradığı elmalardan ağzıma atarken annem gülümsedi ve ikimiz de televizyondaki diziye döndük.
~~
Çok da yorucu olmayan bir haftanın sonunda cuma günü yine annem beni almaya gelmişti.
Danışmada oturanlara dikkat etmeden çıkış kapısına yöneldiğimde arkamdan seslenen Hayat'ın sesiyle durdum. Danışmada oturanları gösterek "Didem Teyze orada." deyip el salladı ve yanımdan geçip okuldan çıktı. Gösterdiği yere baktığımda annemi görmüştüm.
Normalde beni arabada beklerdi ama sanırım bugün havanın aşırı soğuk olmasından dolayı içeride beklemek istemişti. Ve şu an yaşlı bir teyze ile sohbet ediyordu. Teyzenin yanında oturan elindeki telefonla ilgilenen orta yaşlı bir adam vardı.
Annem, o sırada sıcak bir sohbete daldığı kadından başını kaldırıp bana baktı. Hala gülümserken karşısındaki beyaz saçlı kadının elini sıktı ve arkası bana dönük olan kadının da annemin elini iki eliyle tuttuğunu görmüştüm. Ne olduğunu anlamamıştım. Kim olduğunu da bilmiyordum. Sadece annemin yanıma gelmesini bekliyordum.
Annem sonunda kadınla vedalaşıp yüzündeki kocaman gülümsemeyle yanıma geldi ve kolunu omzuma sarıp günümün nasıl geçtiğini sordu. İyi geçtiğini söyledim. Biz tam okuldan çıkacakken elinde bavulla birlikte yurt kapısından çıkıp okula doğru gelen Mercan'ı gördüğümde kocaman gülümseyip el salladım. Haftayı onunla bitirmek harika...
Montunu üstüne giymişti ve bembeyaz atkı zarif boynunu sarıyordu. Sarı denebilecek kadar kumral saçları önüne düşmüştü. Okulun merdivenlerinin önüne valizini koyup cebinden telefonu çıkardı. O sırada beni duymuştu. Bana doğru bakıp sıcak bir gülümsemeyle aynı karşılığı verdi.
Sanırım onda en sevdiğim şeylerden biri gülümsediği zaman kalbimi ısıtıyor olması. Ayrıca gözleri kısılıyor ve neredeyse ela gözleri görünmüyordu. Çok sevimli...
~~
Yatağa uzanmış uykumun gelmesini bekliyordum. Ama bütün gün uykulu dolaşmama karşın şu an uykum gelmek bilmiyordu. Gözlerimi her defasında yaptığım gibi tavana kitleyip düşünmeye başladım.
Ve o sırada aklıma gelmişti. Kimdi annemin o danışmada konuştuğu kadın? Yani herhangi bir veli olabilir ama Mercan'ın anneannesi olduğunu düşünüyorum. Çünkü okulda ondan başka anneannesi okula gelebilecek olan kimseyi bilmiyorum. Ama bu saçma. O kadın niye okula gelsin ki. Ayrıca okulda onlarca kişi var. Mercan'ın anneannesinin oraya gelmesi ve benim annemin de hiç adeti olmamasına rağmen danışmada oturması, ayrıca sohbet etmeleri ve annemin gayet keyifli olması... Bunlar çok tesadüfî.
Bunları düşünürken uykum gelmişti. Herhangi biridir. Gereksiz detayları düşünmekte üstüme yok.
Ya aslında bölüm istediğim gibi bitmedi. Çünkü yazmak istediklerimi sonraki bölümde yazmaya karar verdim. Bu arada okumaların arttığını gördükçe mutlu oluyorum. ~ܫ~ Okuyan herkese tek tek teşekkür ederim. <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANFİL GirlxGirl (TAMAMLANDI)
Roman pour AdolescentsSenin için her zaman burada olacağım...