Her insan gibi küçük çocukta bir şeylerle uğraşıyordu. Yemyeşil ağaçlarla çevrili olan bir göl kenarına gitti ve oturdu. Çok yorulmuş gibi görünüyordu. Hızlı hızlı nefes alıp vermeye başladı. Gölün etrafında şifalı bitkiler bulunuyordu. Bitkilerden biraz aldı ve güneş ufukta kaybolduğu sıralarda evine doğru gitmeye başladı..
Bu çocuk, her gün yeşil ağaçlarla çevrili olan güzel gölün yakınlarında bedenini güçlendirmek için eğitim yapıyordu. 4 saat boyunca köyün etrafında ağırlıklarla koşuyor, sonrada baltasıyla ağaçları kesiyordu. Köyde çalışmak için fazla seçenek olmadığı için, çocuk elinde olanları kullanarak kendisini güçlendiriyordu.
Bu çocuğun adı Drake Hollis idi. Drake, 8 yaşında, gök mavisi gözleri olan sarışın bir çocuktu. Annesi ve babasını 2 yaşındayken kaybettiği için amcası Peter Hollis ile birlikte yaşıyordu.
Drake'in en büyük hayali ölümsüz olmaktı. Ölümsüz olursa sevdiği insanları koruyacaktı. Annesi ve babasını hatırlamasa da, ölümleri onu çok etkilemişti. Eğer ikisi de güçlü olsaydı, Drake'in yanında olacaklardı.
Drake, Çok fazla kitap okumayı seviyordu. Amcası Peter ona okuma ve yazma öğretmişti. Özellikle ölümsüzlük yolunda ilerlemiş kahramanlar ile ilgili olan kitapları okuyordu.
Peter hollis, yeşil gözlü, sarışın, 30'lu yaşların sonunda olan bir adamdı. Drake'in amcasıydı. Aslan Pençesi imparatorluğuna bağlı olan Chendor köyünde yaşıyordu. Xea ormanında avladığı canavarları her ay Seathr şehrinden gelen askerlere satarak yaşamını sürdürüyordu.
Peter, her zaman olduğu gibi güneş doğmadan önce kalktı. Kahvaltı hazırladı ve Drake'in odasına doğru ilerlemeye başladı. Drake, yatağında uyuyordu. Uzamış olan saçları biraz dağılmıştı. Peter yaklaşık 2 dakika kadar Drake'i izledi ve uyandırdı.
"Kaç saattir uyuyorum ben?"
Peter gülümsedi ve konuşmaya başladı:
"Dün çok geç uyumuştun drake. Eve de çok geç gelmiştin. Seni çok merak etmiştim ama geldiğin gibi uyuduğun için uyandırmak istemedim. Şimdi kalk ve geç olmadan kahvaltımızı yapıp çıkalım evlat."
Drake amcasını onayladı ve çok geçmeden kahvaltılarını yaptılar. Drake eğitim yapmaya, Peter ise avlanmaya gitti.
Drake ilk olarak baltasıyla ağaçları kesmeye başladı. 4 Ağaç kestikten sonra koşmak için ağır taşları aldı ve vücuduna bağladı. Bu programı ona Peter hazırlamıştı. Drake önce patikadan orman yoluna kadar gidecek, sonra da göle geri dönüp Chors tepesine gidecekti. Bu işlem yaklaşık 3 saat sürüyordu. Drake hızla koşmaya başladı. Yaklaşık iki saat sonra bedenini kontrol edemediğini fark etti. Biri Drake'in bedenini kontrol ediyordu. Büyük bir uçuruma doğru ilerleyince bu düşüncesinde haklı olduğunu anladı. Uçurumdan düşmeye başladığı an bilinci kapandı.
*Başka bir yerde*
Mavi gözlü çok güzel bir kadın, önünde diz çökmüş olan adama bakıyordu. Adamın yüzü korkudan sararmıştı. Kadın soğuk bir sesle konuşmaya başladı:
"Verdiğim görevleri yerine getiremiyorsun. Bu senin son şansın. Eğer tek bir hata daha yaparsan ruhunu yok ederim."
Kadının yüzünde hiçbir ifade yoktu. Adamın konuşmasına fırsat vermeden elini salladı ve adamın bedeni ortadan kayboldu.
*Chendor köyü*
Drake, gözlerini açtığında bedenini bir şok dalgası ele geçirdi. Bütün kemiklerinin kırıldığını hissedebiliyordu. Aynı anda bir ışık Drake'in bedeninden içeriye girdi. Drakenin acısı katlanarak artıyordu. Tekrar bilinci kapandı.
Toprak titredi, Drake hemen kalktı. Gözleri siyaha dönmüştü. Sırtında iki siyah kanat çıktı. Bütün köyü büyük bir öldürme isteği kaplamıştı. Peter ormanın dördüncü katmanında bunu hissedebiliyordu. Peter'in çevresindeki hayvanlar ölmeye başladı. .
Güneş Drake'in odasını aydınlatıyordu. Drake hemen kalktı ve amcasının yanına gitti. Dün uçurumdan düşüyordu, sonra neler olduğunu hatırlayamıyordu. Amcasının meraklanmaması için Peter'e yaşadıklarını anlatmadı. Kahvaltısını etti ve yine her zaman olduğu gibi çalışmaya gitti.
Eline baltasını aldı ve ağaçlara yaklaştı. Tam bir ağacı kesecekti ki çok kudretli bir ses duydu.
"Dantianın olmadan yaptığın eğitimlerin bir işe yaradığını mı düşünüyorsun?"
Drake olduğu yerde kıpırdamadan duruyordu. Etrafına baktığında kimsenin olmadığını fark etti.
"Etrafına bakmayı kes. Ben senin bedenindeyim."
Duydukları karşısında Drake'in gözleri kocaman açıldı."
"S sen ki kimsin?"
"Ben bu boyutta sıkışıp kalan bir ruhum. Ve şu an senin bedenindeyim."
Drake böyle bir olayı ne yaşamıştı, nede bir kitapta okumuştu. Bu ruh ona zarar verebilirdi. Drake'in bu konuda bilgisi yoktu.
"Velet şaşırman bittiyse anlaşmaya geçelim."
"A A Anlaşma mı?"
"Evet korkak velet, anlaşma. Ben sana bildiklerimi öğreteceğim, sen de güçlendiğinde benim bu boyuttan çıkmamı sağlayacaksın."
Drake bu ruhun çok güçlü olduğunu anlamıştı. İçinde anlaşma yapmak için büyük bir istek vardı ama bir yandan da korkuyordu.
Drake ruhun teklifini düşünürken mavi gözlü güzel bir kadın Drake'i izliyordu.
***
Merhaba arkadaşlar. Kitabın ilk bölümünü paylaştım. İlk kitabım olduğu için hatalarım olabilir. Sorularınız olursa bana yazabilirsiniz. Haftada en az 1 bölüm atmaya çalışacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehr-i İblis: Karanlığın Çöküşü
FantasíaBuzul mavisi gözleri göklerden bile daha berrak olan adam önündeki heyecan, korku ve endişelerini belli eden ancak krallıklarını koruma umuduyla dolup taşan orduya bakıyordu. Büyük, acı dolu ve kaybın bol olacağı bir savaş yine insanlığın kapısında...