17.Bölüm: Dönüş

590 63 30
                                    

Güneş batmaya başlamıştı. Drake, Jack ve rosaleen hala savaşıyorlardı. Drake, Jack'in kanlar içindeki bedenine bakıyordu. Çok ağır yaralanmıştı. Yanına gitmeye çalıştığı sırada başında büyük bir acı hissetti, daha sonra yere yıkıldı.

Rosaleen ve Hares savaşmalarına küçük bir ara vermiş, tuhaf bir şekilde olanları izliyorlardı. Rosaleen'in yüzünde üzüldüğünü gösteren bir ifade yoktu. Hares'in saldırmaya başlamasıyla dikkatini rakibine verdi.

 *** 

Genç adam elindeki balyozunu sallıyordu. Yüzündeki kocaman gülümseme ile kadına bakmaya başladı. Daha sonra gözü Hares'e takıldı. Hiç sevinmiş gibi durmuyordu. Savaştığı için buna fazla takılmadı. Genç kadına yaklaştı ve bir süre bekledi.

"Ailenin intikamını aldık hayatım. Önce lider Hares, daha sonra da kara iblis bizi ödüllendirecek."

Genç kadın konuşmaya fırsat bulamadan Hares'in sert sesini duydular.

"Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz! Boş boş duracağınıza saldırın."

İkisi de şaşırmışlardı. Çok geçmeden Rosaleen'e saldırmak için harekete geçtiler. Bir anda etraflarını görememeye başladılar. Büyük bir sis vardı. Hares'in sesini duyuyorlardı. Çok geçmeden sis kayboldu. Şaşkınlıktan gözleri kocaman açıldı.

"Jack, bu aptallar illüzyonun etkisinde çok fazla kalmadılar mı?"

Genç adam kaşlarını çattı

"Birde bu yetenek üzerinde fazla çalışmadığını söylemiştin sikik."

Drake yüzündeki gülümsemeyi hiç bozmadan cevap verdi.

"Adamın kıçını kurtaralım, o gelsin bize sövsün."

"se... se... senin enerjin bitmedi mi?"

"Bu illüzyonu baban için mi yaptım lan? Senin enerjini çekmek için yaptım."

Bunları söylerken bir eli adamın başındaydı.

"e... enerji... hırsızı."

Hiç beklemeden adama saldırmaya başladı. Teknik kullanmıyordu. Bir anda adamın elindeki balyoz kayboldu. Öfkeli bir şekilde Drake'e bakıyordu.

"Rakibini hafife almaman gerektiğini sana söylemiştim velet!"

Drake bir şey anlamamıştı. Adamı izliyordu. Bir anda kalbine saplanan okla toza dönüştü.

Gökyüzünde duran ejderhalardan biri indi ve Gizli oklar ejderhayı da yaraladı. Adam daha güçlü saldırılar yapıyordu. Hedefi bulan oklar patlamaya başlamıştı. O kadar şiddetliydi ki, atılan her ok patladığında kraterler oluşturuyordu.

"Bu tekniği sadece hayalet okçuları birliğine katılanlar kullanabilir velet. Tekniğin üçüncü seviyesindeyim. Artık kaçışın yok. Klonlar da, gökyüzü de seni kurtaramaz."

Drake artık savaşın daha fazla tehlikeli olduğunun, ve bu tehlikenin her saniye daha da arttığının farkındaydı. Yüzündeki gülümsemeyi bozmadan cevap verdi.

"Rakibini hafife almamalısın."

Bir anda Drake'in binlerce kopyası belirdi. Adam bu kadar klon ile baş edemezdi. Çaresiz saldırmaya başladı. Ama bunlar toz haline dönüşmüyordu. Oldukları yerde duruyorlardı. Adama zarar veremiyorlardı. Bunların ne olduğu hakkında hiçbir düşüncesi yoktu..

"Bu... bu... bu nasıl bir teknik böyle?"

Drake kahkaha atmaya başladı.

"Bu tekniğin adı çöl serabı. Bakalım beni öldürebilecek misin."

Zehr-i İblis: Karanlığın ÇöküşüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin