Emre Gelmeyecek

44 5 2
                                    

2 Ay Sonra

Doğa  ve Esin benim için İstanbul'a geldiler. Biraz oturduk sohbet ettik. Doğa'nın ve benim son senemdi. Esin'in daha 2 senesi vardı. Baya konuştuktan sonra konu Emre'ye geldi.

"Başak üzülerek sorucam. Emre'den haber yok mu?" 

"Hayır Doğa"

"Neden hala vazgeçmiyorsun?" dedi Esin.

"Esin sen iyi misin? Tenine değen rüzgarı bile kıskandım nasıl vazgeçmemi beklersin?"

"Seven sevdiğinden kopar mı Esin?"

"Haklısın Doğa. Kusura bakma Başak"

"Ya anlamıyorum özlenmeyi haketmeyen birisi nasıl olurda delicesine özlenirdi ki? Bunun adı neydi?"

Başımı öne eğdim.

"Aşk"

Doğa'nın dediğiyle başımı kaldırdım. Sonra lafına devam etti.

"Aşk kalbinin paramparça olmasıdır. Ona kavuşamamaktır. Özlemektir. Acı çekmektir."

Sonra uzun bir sessizlik oldu. Bu sessizliği Esin bozdu.

"Ya tamam hadi kahve yapıyorum."

"Ben ç-"

"Tamam Başak sana çay yapıyorum"

Gülümsedim. İçeceklerimizi içtikten sonra gece geç saatlere kadar oturduk. Sonra çok geç olduğunu fark edince yattık. 

"Eksiliyorum, tükeniyorum, özlüyorum Emre. Seni çok özlüyorum"

"Başak bitti artık bitti. Vazgeç benden"

"Senden nasıl vazgeçmemi beklersin?"

"Senden nefret ediyorum!"

"Hayır nefret etmiyorsun. Vazgeçmek istemiyorum. Hayır!"

"Hayır!"

Sıçrayarak uyandım.

"Rüyaymış"

Gözlerimi ovuşturdum. Hemen yanımdaki komidinin üzerindeki sürahiden bardağa su doldurup içtim. Yataktan kalkıp banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkadım. Bugün seneye staj için gideceğim hastaneye bakmalıydım. Hemen giyindim. Ceketimi ve çantamı alıp evden çıktım. Doğa ile Esin'i uyandırmadan çıktığım için çıkarken masaya bir not bıraktım. Yakınlardan bir hastaneye gittim. Elimde sicilim aldığım bir kaç belge ve bir kaç kağıt daha vardı. Hepsini hastane müdürünün sekreterine verdim. Numaramıda verip hastane çıkışına yöneldim.Hastane önündeki bankta biri tek başına oturuyordu. Emre'ye çok benziyordu. Belki de odur diye hızlı adımlarla ona ydoğru yürümeye başladım. Birden Emre gibi uzun boylu birine çarptım. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Emre gibi kokuyordu. Ellerim hala çarptığım kişinin göğsündeydi. Bütün kokusu burnuma dolmuşken nerden geldiği belirsiz bir şarkı sesi duydum. Emre ile benim şarkımdı bu.

"Benim gönlüm sarhoştur yıldızların altında. Sevişmek ah ne hoştur yıldızların altında"

Çarptığım kişi beni sarsıp,

"İyi misiniz? Biraz solgun gözüküyorsunuz"

"B-ben şey"

O sırada arkamdan tanıdık bir ses geldi. Cihat'tı bu."

"Tamam bey efendi siz kusura bakmayın"

Beni kendine çevirip başımı göğsüne koydu.

"Başak iyi misin?"

"Cihat nerden çıktın sen?"

"Esin burda ona gelmiştim Bu hastanede de tanıdığım var onu görüp gidicektim"

Gözlerimden yaşlar süzülmeye başlarken Cihat'a baktım.

"Cihat canım çok yanıyor. Her yerdde onun kokusu var."

"Ağlama lütfen artık"

O banka tekrar baktım boştum. 

"Emre gelmeyecek Cihat biliyorum ama onu çok özledim"


Ya Gökkuşağı Siyaha Aşıksa ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin