Merhaba geçmiş bayramınız kutlu olsun.. Kısa bi bölüm olduğunun farkındayım. Telefondan yazdım. Umarım beğenirsiniz...
#Ateş'in Ağzından
Güneşin odama vurduğu ışıkla uyandım. Fakat Azra yanımda yoktu. Gece ona sarılarak uyuduğumu çok iyi hatırlıyorum.
Yavaşça kalkıp aşağıya iniyordum ki merdivende burnuma annemin yaptığı gibi gozlemenin kokusu geldi. Acaba beynim bana bir oyun mu oynuyor? Rüyada mıyım yoksa?
Gülüşme sesleri duydum. Birden hızlanıp mutfağa girdim. Annem ve babam karşımdaydı. Her zaman ki gibi annem gözlemeyi yaparken babam da onun yanında domates doğruyordu. Nasıl yani? Şimdi o yaşadıklarımın hissettiklerimin hepsi rüya mıydı?
"Günaydın oğlum "
"Anne baba siz nasıl? "
"Neden bu kadar şaşırıyorsun ki Ateş ilk kez mi böyle görüyorsun onları "
Azra da burda masada oturup benim bu halime gülüyor. Bunların hepsi kötü bir rüya, kabusmuş meğer. Koşup onlara sarıldım. Ama bir anda elim boşluğa düştü. Etraf karardı. Azra yanı başımda ağlıyor. İleriye bakıyorum. Babamın arabası ters dönmüş, paramparça olmuş.
#Azra'nın Ağzından
Kolumdaki acıyla gözlerimi açtım. Ateş terler içindeydi. Kolumu sıkıyordu. "Anne baba hayır " diye sayıklıyordu. O an anladım ki kabus görüyordu. Git gide kolumu daha çok sıkıyordu. Canım acıdı. Durtmeye başladım.
"Ateş, Ateş uyan kabus görüyorsun " dayanamayıp hafif bir tokat vurdum. Bir anda yatakta oturur pozisyona geldi. Hızlı hızlı soluk alıp veriyordu. Bir süre kendine gelmesini bekledikten sonra yanımdaki suyu ona uzatıp içmesi için yardımcı oldum.
"Sakin ol Ateş sadece bir kabustu. Ben yanındayım. Buradayım. "
"Gitme Burda kal. Yanımda ol. "
Dayanamadım sanki karşımda ufacık bir çocuk vardı. Sevgiye, ilgiye muhtaç küçük bir çocuk, sarıldım. Kafasını boynuma gömdü. Orada oluşan ıslaklıktan anladım ki ağlıyordu. Ateş Varol, o güçlü yıkılmaz adam artık bir enkazdan ibaretti.
İnsan düşünmeden edemiyordu. O böyle olunca bende ister istemez etkileniyorum. Gerçekten de ne zaman ne olacağı belli olmuyordu. Bunu artık çok iyi anladım. Sırtımı yatak başlığına dayayıp Ateş'in kafasını da bacağıma koydum. Saçlarını okşamaya başladım. Biraz olsun rahatlamıştı.
"Kötüydü Azra. Çok kötü onlar karşımdaydı. Gülüyorlardı. Sen de vardın hatta koştum. Sarıldım. Ama daha onlara doymamışken yok oldular. Kollarımın arasından uçup gittiler.
"Biliyorum ve anlamaya çalışıyorum seni. Sana söz verdim. Beraber atlaticaz bu süreci farzet ki onlar hala hayatta eskisi gibi sadece başka sehirdeler, her hafta gideriz ziyaretlerine alışacaksın, eskisi gibi güçlü olacaksın Ateş hem onlarda böyle olmasını isterdi. "
"Haklısın. Teşekkür ederim. Yapacağım eskisi gibi güçlü olacağım Azra "
Cevap vermedim. Sadece hafif bi tebessüm ettim. O da bana karşılık verdi. Uzun bir süre böyle durduk. Öyle ki güneşin ışıkları yavaş yavaş odaya giriyordu. Ateş hala uyumamıştı. Düşünüyordu sadece.
"Hadi kalk bakalım tembel şey bir duş al. Ben de kahvaltı hazırlayım istediğin bir şey var mı? "
"Zehirlenmem değil mi ?"
"Ateş! İyilik de yaramıyor ha"
"Tamam tamam kızma fark etmez istediğini yapabilirsin. "
Kafamı olur anlamında sallayıp mutfağa indim. Güzel bir omlet yapıp masayı hazırladım. Bu sırada da Ateş çoktan gelip yerine oturmuştu. Servisi yapıp bende karşısına oturdum. Yemeyip tabağını karıştırıp duruyordu.
"Bakın Ateş bey. Yiyorum ve zehirlenmedim. Sende yiyebilirsin yani. "
Bilerek sitem eder gibi söylemiştim. Zaten uzun zamandır yemiyor. O tabak bitecek arkadaş!!!
"Eminim ama pek yemek istemiyorum. İştahım kapalı sanırsam. "
"Offf onu bunu bilmem, aç iştahını ye, yeni gelin gibi nazını çekemem senin Ateş "
Ne dedim ki ben şimdi böyle Ateşi güldürecek? Azarladım diye mi gülüyor? Neyse Buda demek oluyor ki eski haline geri dönüyor.
"Yeni gelin Nie naz yapar ki aciklasana bana bi "
"Konuyu saptırmada yap şu kahvaltını o tabak bitecek bayım "
"Emredersiniz efendim"
Şuan kızardıgıma eminim ben ona güçlü haline dön dedim. Gıcıklığına devam et demedim ki. Uyuz orangutan ne olacak. Kahvaltıyı bitirip masayı topladım. Hayır adam anadan doğma kalas sanki. Hiç sorma zahmetine bile girmedi "yardım edeyim mi? "diye. Geçti televizyon izliyor.
"Azra işin bittiyse şirkete gidelim. "
İçimden kalas diye geçirmeden edemedim.
"Tamam telefonumu bulamıyorum ama bir arasana "
Çalıyor sesi geliyor ama yok telefon. Yukarı çıktım. Ateşte odadaydı. Telefonu bulup ekrana baktı. Sonra tek kaşı kalkık bir şekilde bana döndü.
"Beni By Orangutan diye mi kaydettin Azra ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HADİ HAYIRLISI..(ASKIYA ALINDI)
ChickLitAzra ve Ateş hiç olmayacak bir anda karşılaşırlar. Ve Ateş'in ağzından dökülen kelimeler: "Evet Azra Yıkılmaz bilmesen de hayatıma hoşgeldin."