Ben öylece durmuş giden arabanın arkasından bakakaldım. Yaklaşık beş dakikanın ardından olanların farkına vardım. Ben ne yapmıştım öyle resmen dediklerini kabullenip yapmıştım. Ah salak Azra!! Bu sinirle arkamı dönüp eve girdim. Uzun zamandır yüzmüyordum. Beni rahatlatacak tek şey buydu kesinlikle. Odama çıkıp üzerimi değiştirdikten sonra arka bahçede ki havuza indim. Direk balıklama bir dalış yapıp yarım saat yüzdükten sonra kenara geçip ayaklarımı suya bıraktım. Bedenimi de arkaya bırakıp sırt üstü yattım. İzmir sıcak olduğu için hiç bir sorun olmuyordu.
Yarın Ateşle konuşmalıyım. Ona hiç kimseye bir şey söylemeyeceğimi eğer yapacak olsaydım çoktan yapacağımı derim. Sonra da birbirimizi tanımıyormuş gibi yaparız.
Eğer ki kabul etmezse bugün olduğu gibi davranmam. Gerçekten ben neden kimden korkuyorum ki. Sonuçta koskaca bir ülkede yaşıyoruz. Bu ülkenin polisi jandarması ne güne duruyor. Bunların hepsi sonradan aklıma gelir zaten. Aynı kavga da söylenecek sözlerin sonradan geldiği gibi. Lanet olası şok!! Ateş
Gerçekten çok yakışıklıydı. Bir o kadar da küstah. Nefret ediyorum ondan beni korkutmasından sonra bir anda ortağım olarak karşıma çıkmasından nefret ediyorum nefret!!
Ne kadar süredir bu şekil de duruyorum bilmiyorum. Fakat her tarafım da özellikle bel kısmım da öyle bir ağrı vardı ki bu uzun süredir durduğumun kanıtı herhalde. Hadi kızım Azra ayağa kalk ve kendine gel dedim içimden. Odama çıkıp ılık bir duş aldım. Bu gerçekten belime iyi geldi. Sonra da yatağıma geçip uyku modunu aldım. Ee yarın güçlü olmam lazım değil mi??
Sabah telefonumun lanet sesiyle uyandım. Kimin aradığına bakmadan açtım. Ve açar açmaz karşımda ki hayvan bağırmaya başladı.
-"Sabahtan beri seni arıyorum kızım. Ben dün sana ne dedim. Yarım saat içinde hazır ol ve aşağıya gel "
Evet tahmin ettiğiniz gibi bunu Ateş söyledi ve ben daha itiraz edemeden telefonu suratıma kapattı salak çocuk, psikopat, dengesiz, hayvan, öküz, orangutan ne olacak!!! Yataktan kalkıp lavaboya gittim. Oradaki işlerimi halledip üstümü giyindim ve saçlarım uçlarına hafif dalgalar yaptım. Birazda makyaj ve işte hazırım. Telefonumu elime alıp ilk olarak Ateş'in numarasını kaydettim ve mesaj attım.
Gönderilen: By Orangutan
"Beni almaya gelmene gerek yok şirketin adresini atman yeterli ben senin her isteğini yapacak kölen değilim "
Cevap anında geldi.
Gönderen: By Orangutan
"Kapının önündeyim aşağıya gel "
Şuna bak ya bir insan ancak bu kadar vurdum duymaz olabilir. Sinirle aşağıya inip dışarı çıktım. Karşımda arabasına yaşlanmış takım elbiseli Ateş vardı. Sinirimi kaybetmeden karşısına geçip aklıma ne geldiyse konuşmaya başladım.
-"Sen ne hakla bana emirler yağdırıyorsun ya sen kimsin. Bak oğlum ben senin kölen değilim olmaya da niyetim yok derdin ne senin!! O gün yaptıklarını kimseye anlatmadım en yakın arkadaşlarıma bile bundan sonrada anlatmam bırak "demeye kalmadan Ateş beni omzuna aldı.
Ateş'in Ağzından
Azra o gün ve dünden sonra nasıl böyle oldu anlamadım. Herhalde şoku yeni atlattı. Ama nede çok konuştu böyle. Daha fazla dayanamayıp omzuma aldığımla arabaya attım. Ufak bir şokun ardından kendine geldi ve tekrar konuşmaya başladı. Allah'ım yoksa hatamı yapıyorum ben??
-"Hey sen dinlemiyor musun beni?? Kime diyorum oğlum ben ahh salak gibi niye durup izledim ki orda bırak kim ne yaparsa yapsın al işte bak başına neler geldi salaksın kızım hem salak hem şanssız "dedi.
Kendimi tutamayıp öyle bir kahkaha attım ki. Öylece durmuş bana bakıyordu. Kendimi toparlayıp ona ufak bir bakış attım ve
-"Bir insan kendini ancak bu kadar iyi tanır " dedim.
Bir anda kaşları çatıldı. Kızarmaya başladı. Galiba onu tekrar sinirlendirdim.
Ozan'ın Ağzından
Artık Busem yanımdaydı. O gün iyi ki içimde ki herşeyi anlatmışım. Benim miniğimin hisleri de benimle aynıymış. Ama itiraf etmeliyim ki çok iyi gizledi. Beni sevdiğini söylediğinde hiç bu kadar sevinecegimi tahmin etmiyordum. Sabah uyandığımda Azra kapıdan çıkıyordu. Hiç seslenmedim çünkü oldukça sinirliydi. Simdi onun çenesini hiç çekemem miniğimin odasına gidip onu öperek uyandırdım.
Beraber kahvaltı hazırlamaya karar verip mutfağa indik. İlk olarak kahvaltılıkları masaya koyup beraber krep yapmaya karar verdik. Buse yumurtaları çırparken bende azar azar un döküyordum. Sonra aklıma gelen fikirle parmağımı una batırıp burnuna sürdüm. Oda;
-"Demek öyle Ozan bey gün intikam günüdür " dedi.
Un kabına elini daldırıp yüzüme sürdü. Bu sefer bende ona aynısını yapacaktım ki koşmaya başladı. Mutfakta ordan oraya koşturup birbirimize elimize geçeni atıyorduk. Hatta Buse çırptığı yumurtayı üstüme fırlatmıştı. Elimizdeki herşey bitince olduğumuz yere yıkıldık ve gülmeye başladık.
-"Ozan Azra bizi öldürecek şuranın haline bak" dedi.
-"Biz onu tamamen unuttuk miniğim ya hadi kalk kalk Azra sultan bizi keser "dedim.
Açıkçası onu sinir etmek en son isteyeceğim şey olur herhalde. Etrafı toplayıp okula gitmeye karar verdik. Orda Demirle görüşeceğiz. İlk başlarda ters davransam da sonradan alıştım iyi çocuk kerata...
Azra'nın Ağzından
Gelene kadar susmamıştım. Fakat o sesimi bastırmak için müzik açtı. Geldiğimiz yer kocaman bir şirketti. İçeri girdiğimizde herkes bize selam verdi. Asansöre binip en üst kata çıktık. Odalarımız karşılıklıydı. Bir süre daha şirkette durduktan sonra okula gitmek için aşağıya indik.
-"Şirketin yerini gösterdiğin için saol ama okulun yolunu biliyorum ben kendim gidebilirim. Sana iyi günler "dedim.
-"Ahh ne kadar çok konuşuyorsun sen öyle gel seninle bir anlaşma yapalım ama önce bin şu lanet arabaya "dedi.
Arabaya bindim. Ne tür bir anlaşma yapacağımızı merak ediyorum doğrusu. Fakat bir süre sonra İzmirin dışına çıkmaya başladığımızı fark ettim.
Umarım yazdıklarımı begeniyorsunuzdur. Aklıma geldiği gibi yazıyorum. Vote ve yorum yaparsanız sevinirim ne düşündüğünüzü bilmek istiyorum şimdiden teşekkürler
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HADİ HAYIRLISI..(ASKIYA ALINDI)
Romanzi rosa / ChickLitAzra ve Ateş hiç olmayacak bir anda karşılaşırlar. Ve Ateş'in ağzından dökülen kelimeler: "Evet Azra Yıkılmaz bilmesen de hayatıma hoşgeldin."