Yapacaklarımı unutmamak adına bütün programlarımı bir ajandaya kaydediyordum .İçinde Yoongi'ye yapacaklarıma kadar her şey yazıyordu. Ama nedense bugün hiçbir şey yazmak gelmiyordu içimden.
Sanırım yoongiyle arama soğukluk girmişti. Ve bunun tek sorumlusu Tae'ydi.
Onu da kaybetmek istemiyordum bu yüzden bir şey anlatmamaya karar verdim. Böyle bir oyuna karşı çıkabilirdi.
Düşüncelerinden sıyrılarak aynanın karşısına geçtim ve yüzümü incelemeye başladım.
Çok mu yoruluyordum acaba? Yüzümün hali neydi böyle! Ayrıca bütün giysilerim temizlik malzemesi gibi kokuyordu.
Yok vazgeçtim! Yoongi daha kötüsünü hakediyordu. Yaptığı hamle basit ama etkili olmuştu. Hala başka adım atmamasına şaşırıyor olsamda bu işimi kolaylaştırıyordu.
Hazırlandıktan sonra çantama ajandamı koyarak evden çıktım. Onu kimsenin okumasını istemiyordum. Yoongi'yi geçtim içinde çok özel şeyler yazıyordu.
Ekibiminde bulunduğu odanın içine girerek hepsine selam verdim. Üzerime iş kıyafetimi de giydiğime göre yorucu bir gün daha beni bekliyordu.
Akşam molasına kadar ayaklarım kopmuştu. Molanın başladığını belirten sesle derin bir nefes almış ve olduğum yere oturmuştum.
Arkamdan omzuma dokunan elle irkilmiştim. Bir anda ayağa kalkmamla arkamdan gelen bağırmayla önümü döndüm.
"Ah! İyi misin cidden çok özür dilerim."
"Sorun değil, sadece birlikte yemek yemek istemiştim. "
Şuan çok suçlu hissediyordum. Burnunu kanatmayı nasıl başarmıştım?
"Hala benimle yemek istiyorsan eğer seninle gelebilirim."
Yüzünde hafif bir tebessüm oluşmuştu. Bunu ona borçlanmış hissediyordum.
İçinde bulunduğum durumsa fazla boktandı. Acıkmıştım yalan yoktu. Biriyle birlikte yemeyi de seviyordum.
Çocuğun burnunu kırmasamda kabul ederdim.
Birlikte yürümeye başladık sanırım yemekhaneye gitmiyorduk. Şirketten dışarı çıktığımızda en sevdiğim kafeye doğru ilerliyorduk
Tek sorun şu meşhur iki kişi arasında yaşanan sessizlikti. Acaba burnu hala acıyor muydu?
Kafede bir masa bulduktan sonra yanıma a gelen garsona birbirimize öyle bir bakış attık ki sayamayacağım kadar yemek sipariş ettik.
İşte bu benim tanıdığım Jungkook'tu.
İkimizde yemeğe gömüldükten sonra telefonuma gelen mesaja baktım. Şirkette kurul toplantısı olduğu için diğer çalışanlara izin verilmişti.
Ellerimi havaya kaldırdım ve bağırarak bir şişe içki istedim. Jungkook ne yaptığımı anlamaya çalışır gibi bakıyordu.
Şişe geldiğinde kendime bir bardak doldurdum ve Jungkook'a şişeyi uzattım. Bardağı tam ağzıma götürecekken bileğimi tuttu.
"Hana içemezsin biliyorsun değil mi!?
Daha şirkette bir ton işin var."Elimde bardakla kollarımı havaya kaldırdım.
"Bu gece istediğimiz kadar içebiliriz Kookie çünkü..."
Diyerek mesajı ona gösterdim ve ardından bağırmaya başladım. Bulunduğumuz ortam biraz bar havası içerdiği için sorun etmiyordum.
Jungkook'ta elindeki bardağa içkisini doldurduğunda kaç şişe içtiğimizi bile sayamıyordum.
Sadece bunun sonunda pişman olacakmışım gibi geliyordu.
〰️〰️〰️〰️〰️〰️〰️〰️〰️〰️〰️〰️〰️〰️
Yoongi'nin Anlatımından :
Toplantıdan çıktığım gibi Jin'in odasına gitmiştim bugün halletmem gereken evraklar ondaydı ama ben sadece uyumak istiyordum.
Odaya girer girmez yerdeki çanta dikkatimi çekmişti kim unutmuş olabilirdi ki?
Aradığım dosyayı bulduğumda merakıma yenik düşüp çantayı açtım ve içindeki cüzdandan kimliğini çıkardım.
Sanırım bugün şanslı sayılırdım . Anlaşılan çanta Hana'ya aitti. O kızla uğraşmayı gerçekten seviyordum ama kim çantasında defter taşırdı ki?!
Açıp içine baktığımda birkaç sayfa okudum. Bunun özel eşyası olduğunu anlamak zor değildi. Eminim başkalarının okumasını da istemiyordu.
Demin şanslı sayılırım demiştim değil mi? Kesinlikle bugün şans sıçıyordum.
Defteri ve çantayı alarak çıkışa yöneldim. Acele etmeliydim yoksa bu dosyayı asla gözden geçiremiyecektim.
Şirketten çıkıp evimin bulunduğu sokağa adım attığımda duyduğum sarhoş kahkahaları yüzümü buruşturmama sebep oluyordu.
Hiç işleri yoktu galiba bu kadar vakti nereden buluyorlardı. Anlaşılan bu kız normalden daha fazla içmişti. Bugüne kadar duyduklarımdan daha farklı gülüyordu ama sanki tanıyormuş gibiydim.
Arkamı dönerek baktığımda gülenin Hana olduğunu görmem pek uzun sürmedi. Ama yanındaki çocuk kimdi?
Bu geçen gün şirkete gelen de değildi! Hiç kız arkadaşı yok muydu bunun! Onlara doğru bir iki adım atacakken tanımadığım çocuk Hana'nın bileğinden tuttuğu gibi kendine çekti ve dudaklarını onun dudaklarıyla buluşturdu.
İçime dolan anlık sinirin sebebini bilmiyordum ama geçen günkü çocuğu sevgilisi sanmıştım, sanırım şuan gördüklerime göre yanılmışım.
Eh! Bu kadar meşgul olduğuna göre Hana hanım defterinle biraz uğraşamama izin verirsin sanıyorum.
〰️〰️〰️〰️〰️
Selam Minnoşlarım,
Bölümü zar zor yazdım aklıma hiçbir şey gelmiyor😣
Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yazarsanız sevinirim.
Yorum atmadığınız için de yazasım pek gelmiyor.
Eğer devam ettiremezsem silmeyi düşünüyorum ama ilk hikayem olduğu içinde kıyamıyorum.
Bu yüzden de alttaki küçük yıldıza basabilirsiniz😏
*Öpüldünüz💋*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Menacing Game ✓
Fanfiction"Bu oyunda sadece birimiz kalıcak Min Yoongi" "Aynen öyle güzelim yenilmeye hazır ol!"