" Hana az önce neyden bahsetti o?"
"Jungkook bak en iyisi sana her şeyi anlatmalıyım."
"Daha neyi anlatacaksın ha! Birkaç güne evleneceksin. Bana ne zaman söylemeyi düşünüyordun?"
"Jungkook ben..."
"Seni arkadaşım sanmıştım Hana. Bana hiç mi değer vermedin!?"
Ellerimle ağzını kapattım ve gözlerine baktım.
Beni dinlemesi gerekiyordu. Ona herkesten daha çok değer veriyordum.
İşte bu yüzden ona her şeyi anlatıcaktım. Anlatmazsam işler iyice boka dönecekti.
Anlamazsa da zorla anlamasını sağlayacaktım. Çünkü ben bile ne olduğunu tam anlayamamıştım.
Onun küçücük beyniyle bunları anlamasını beklemek saçma olurdu.
Elimi ağzından çekerek sessiz ol işareti yaptım ve onu arabaya doğru sürükledim.
Sürücü koltuğuna geçmiştim kookienin arabayı kullanabilecek bir ruh halinde olmadığını düşünüyordum.
Jungkookların evine geldikten sonra Se Yeon'un kolunun altına girerek yatağına kadar getirmiştim.
Ev çok büyük ve gösterişliydi. Yoongi'nin ki kadar olmasada şirket yöneticileri hayatlarını istedikleri gibi yaşıyordu anlaşılan.
Daha sonra jungkook'u kolundan tuttuğum gibi saloma getirdim.
"Yoongi'ye inanmadın değil mi?"
"Nasıl inanmam..."
"Bak jungkook sana her şeyi özet geçeceğim beni anlamanı bekliyorum."
Kafasını hevesle aşağı yukarı salladı. Derin bir nefes aldım ve anlatmaya başladım.
...
"Anladın mı?"
"Pek sayılmaz... Hayır!"
"Anlasan şaşardım Kookie!"
"Sen ve o... Çocuk musunuz ya! Koskoca şirket sahibiyle oyun oynuyorsun resmen."
"Onu bunu geçte bana yardım edeceksin değil mi? Nasıl çıkacağım şimdi bu işin içinden!"
"Yardım ederim etmesine de sorunun arap saçından daha karışık ben ne yapabilirim!"
"Kookie çok bağırma!"
"O zaman sen de bana bağırma!"
"Tamam sustum. Sakin ol."
Kafasını sallayarak kendini koltuğa bıraktı. Ben de onun gibi yaparak telefonumu açtım.
Tae'den on iki cevapsız arama. Hmmm...
Ne! On iki mi? Neden bu kadar aramıştı ki? Bir şey mi olmuştu Off! Merak ettim ama...
En iyisi mesaj atmaktı.
LeeHN: Taehyung bir şey mi oldu?
KTH:Hayır sadece merak
Etmiştim iyisin değil
mi?LeeHN: İyiyim merak etme.
Yarın akşam yemek yiyelim mi?KTH: Olur.Yarın evinden alırım
seni o zaman.LeeHN: Tamam. Sonra görüşürüz.
KTH: Görüşürüz.
Tae ile psikoloğuma uğrasam güzel olurdu da biz hiç sevgili gibi değildik. O beni önceden tanıdığını söylemişti. Ama ben onunla ilgili pek bir şey bilmiyordum.
Sanırım yemek bahanesiyle onu tanımayı deneyecektim.
Jungkook'un kalkmasıyla tüm dikkatimi ona yönelttim.
"Ben birazdan döneceğim."
Diyerek evden çıktı. Bir de bana diyordu. Kendisi bana hiçbir sırrını söylemiyordu.
Ama bir derdi olduğu belliydi.
Jungkook'un Anlatımından:
Babamın yanına giderek karşısına oturdum. Ciddi bir konuşma yapmam gerekecek gibiydi.
Ve ben ciddiyet konusunda bile ciddi olamıyordum.
"Ben Kore'den gitmeyeceğim."
"Sana tercih hakkı sunduğumu sanmıyorum oğlum."
"Beni tüm sevdiklerimden ayırabileceğini nasıl düşünürsün!"
"Şirketin batmasını mı istiyorsun?"
"Senin o değersiz şirketini..."
"Değersiz dediğin şirket sayesinde istediğin hayatı yaşıyorsun. "
"Demek ki gerçekten değersizmiş. Çünkü benim istediğim hayat bu değil!"
Kapıyı çarparak dışarı çıktım. Onunla anlaşamayacağımı bile bile yine de şansımı denemiştim.
Bunu yapanı bulursam belki gitmek zorunda kalmazdım.
Kesinlikle bu iyi bir fikirdi. Bunu yapanı bulacaktım.
Ayrıca kardeşime zarar vereni de bulacaktım.
Herkes cezasını çekecekti.
Merhaba Minnoşlarım,
Sizce nasıl gidiyor?
💬 ➕ ⭐
*Öpüldünüz💋 *
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Menacing Game ✓
Fanfiction"Bu oyunda sadece birimiz kalıcak Min Yoongi" "Aynen öyle güzelim yenilmeye hazır ol!"