2.Bölüm/Dönsen Bile

2.9K 217 170
                                    

Bölüm Şarkısı: Emircan İğrek/Dönsen Bile

Bölüm Yayım Tarihi: 26 Aralık 2020.

Bölüm Yazım Saati: 15:45- 17:30

Keyifli Okumalar.

*****

Karşımda bulunan adam bas baya beni suçluyordu. Ne dersem umursamadan kendi istediği gibi kelimeleri kullanıyor, benden kendi istediği gibi cevaplar bekliyordu. 

Benim yaptığım hiç bir şey yoktu.

Ablam kendi gitmişti, uyuşturucuyu da gitmeden önce içmişti, görmüştüm. Nereden buldu, nereden aldı bilmiyordum ki. Ancak bağımlıydı, bunu biliyordum farkındaydım. Karşımdaki adama ablamın bağımlı olduğunu söylersem sonrasında ne olurdu? 

Lanet olsun ki hiç bir şey bilmiyordum! 

"Ben bir şey yapmadım." birkaç kelimelik sessiz fısıltılarım arasında karşımdaki adam, üzerime eğilmeyi bırakıp ayağa kalktı. "Ben...beni suçladığınızın farkındayım." birkaç saniye gözlerimde bakışlarını tutup, kendi masasına doğru ilerledi. Bense konuşmama devam ettim. "Ancak ben ablama hiç bir şey yapma..."

"Seni suçlayan yok!" adiden bana dönüp, az önceki konuşmalarımıza inat daha sert bir üslupla devam etti. "Sen beni tanımıyorsun ancak ben seni çok iyi tanıyor, hatırlıyorum Berrak!" sözlerini tamamlar tamamlamaz, aniden gözlerimiz birbiriyle temas ettiğinde onu sesiyle hatırlamanın vermiş olduğu ikinci bir şaşkınlıkla ağzımı şaşkınlıkla araladım. "Sen..." bir müddet idrak etmek adına bekledim, ardından cümleme devam ettim. "Te...telefonda konuştuğum o adam sen miydin?"

Ata Cihangir Kılınç...

Adını bile bilmediğim, sadece telefondan konuştuğum, bütün derdimi döktüğüm bir adamdı. O da benim adımı bilmiyor diye düşünüyordum ancak çok yanılmıştım. O benim her şeyimi en başından biliyormuş, bense ablamın ölümüyle beraber hem adını öğrenmiştim. Yüzünü profil fotoğrafından biliyordum ancak adını ona daha önce hiç sormamıştım. 

Onu üç yıl önce yanlışlıkla aramıştım. Sonrasında özür dilemiştim, ve telefonu ikimizde karşılıklı olarak kapatmıştık. Aradan bir yıl geçtiğinde ise bu defa benim telefonum onun tarafından aranmıştı. 

Daha sonrasında ise mesaj yoluyla hep konuşmaya başlamıştık. Uzun uzun konuşma olmasa dahi, gün içinde benim nasıl olduğumu sorar, ardından da konuşma biterdi. Ben ona pek soru soramazdım. Babaannem ölene kadar ise onunla sürekli konuşmuştum. Babaannem öldüğünde ise, bir daha ne telefonu elime alabilmiş nede onunla bir daha iletişime geçmiştim. Uzun bir mesajla onunla bir daha konuşmak istemediğimi yazıp engellemiştim.

"En azından sesimi unutmamışsın." 

"Beni buraya bu yüzden mi getirttin yani!" 

"Seni kendim için buraya getirttiğim yok Berrak!" ikimizde şuan sinirliydik. Benim sinirim kime, neyeydi? Benim şuanda hissettiklerim bile belli değildi ki. Ablamın ölmüş olduğunu duymuştum, şimdi de karşımdaki adamla daha önce konuştuğumu öğreniyordum. Henüz bayılmamış olmam, bile büyük bir mucizeydi. "Birileri ablanın ölümünü senin üzerine atmaya çalışıyor." ellerini masasında sabitleyip bıçak etkisindeki sözlerine sertçe devam etti. "Ben buna izin vermem anladın mı?" bu sözünden sonra hıçkırıklarımı serbest bırakarak, gözlerimi sıkıca birbirine bastırdım. "Bu olayı çözüp seni rahat bırakacağım." dediklerini duyduğumda gözlerimi araladım. "İstediğin gibi seni bir daha rahatsız etmeyeceğim."  önüme birkaç boş kağıt ve kalem uzatıp koltuğuna oturdu. "Şimdi bunları imzala." 

MÜBREM |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin